English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Portuguese → Turkish / Vós

Vós translate Turkish

11,234 parallel translation
Devia ter deitado abaixo o septo em cima da cabeça do Alto Pardal, em vez de os deixar fazerem-vos aquilo, como vós teríeis feito por mim.
Sana onu yapmalarına müsaade etmeden o septi Yüce Rahip'in başına yıkmalıydım. Sen olsan benim için öyle yapardın.
Não para vós?
Seninle olmaz mı?
Eu sei que alguns de vós trouxeram artigos pessoais que gostariam de partilhar com ela.
Anladığım kadarıyla birkaçınız kendisiyle paylaşmak için birkaç özel eşya getirmiş.
- Vós destruístes-nos as nossas vidas!
- Hayatlarımızı mahvettin! - Miranda...
Procurei por vós no Tridente.
Üç Dişli Mızrak'ta sizi aradım.
Porque essa é a única forma de fazer-vos a vós e a Dom... felizes.
Çünkü ancak bu sayede seni ve Dom'u mutlu edebilirim.
Mas aqui entre nós, querida, vós conspirastes para matar soldados da Rainha.
Ancak aramızda kalsın canım, kraliçenin askerlerine karşı komplo kurdun.
Por isso, sou morta por vós ou por eles.
Yani ya sen öldürürsün, ya da onlar.
Vós dois passam muito tempo juntos.
Mesela ikiniz, birlikte epey bir zaman geçiriyorsunuz.
Nunca fazem jogos, nenhum de vós?
Oyun oynamıyor musunuz siz? İkiniz de mi?
Vós não sois a Rainha porque não estais casada com o Rei.
Kral ile evli olmadığın için sen kraliçe değilsin.
E vós não podeis obrigar-nos a ficar.
Ama biz de zorla kalmıyoruz.
E o que significa isso para vós?
- Peki bu sana ne anlam ifade ediyor?
Mas quando fala de vós, o amor de mãe ofusca tudo o resto.
Ancak sizden bahsederken, Anne sevgisi hepsini gölgeliyor.
O amor dela por vós é mais real que qualquer outra coisa neste mundo porque não vem deste mundo.
Size olan sevgisi, bu dünyadaki her şeyden daha gerçek çünkü bu dünyaya ait değil.
Mas vós sabeis disto.
Tabii bunu da biliyorsunuz.
Vós senti-lo.
Hissettiniz.
Vossa Graça, vós... Posso? Importai-vos?
Majesteleri, müsaade eder misiniz?
Quando a vossa mãe percorreu o caminho da expiação, ela fê-lo para regressar a vós.
Anneniz kefaret yürüyüşünü yaptığında size kavuşabilmek için yaptı.
E vós, Lorde Karstark.
- Peki sen, Lord Karstark?
Tenho um presente para vós.
Sana bir hediye getirdim.
Vós trouxestes um exército de selvagens para as nossas terras.
Bir yabani ordusunu topraklarımıza soktun.
Mas vós, Lorde Snow, ireis lutar as batalhas deles para sempre.
Ama sen, Lord Snow sen ölene kadar onların savaşını vereceksin.
Então, não há ninguém entre vós que continue disposto a ficar do lado do vosso príncipe, do vosso rei legítimo e do vosso Deus?
Yani aranızda hâlâ prensiniz, gerçek kralınız ve Tanrınızın tarafında durmak için istekli kimse yok mu?
Cada um de vós foi escolhido a dedo.
Her biriniz büyük özenle seçildiniz.
Prometo aos dois que nenhum de vós se lembrará disto.
Söz veriyorum, bunların hiçbirini hatırlamayacaksınız.
E, na nossa obediência, Vós sereis inimigo dos nossos inimigos.
Sana olan sadakatimizden..... düşmanlarımıza düşman olacaksın.
Que Vós sereis contra aqueles que se opõem a nós.
Bizlere karşı çıkanlara karşı çıkacaksın.
Seguiremos em frente pela tribulação, reconhecendo somente a Vós como nossa fonte e força.
Küçük bir çileyle ileri bakacağız, yalnız seni güç ve kaynak olarak tanıyacağız.
Agora, apercebi-me que para alguns de vós isto é meramente folclore.
Farkındayım ki bazılarınız için bu yalnızca bir halk hikâyesi.
Decerto que é por isso que muitos de vós estão aqui, porque eu não costumo ter tanta assistência.
Eminim çoğunuz bu yüzden burada. Çünkü ben bu kadar büyük bir kalabalığın önünde konuşamam.
Ao vosso pai, mãe, e agora a vós.
Babanıza, annenize ve şimdi de size.
Não temos escravos em Westeros há centenas de anos e eu cresci mais rico que qualquer um de vós.
Westeros'ta yüzlerce yıldır hiç köle yok ama ben hepinizden daha zengin yetiştim.
Talvez deva traduzir para vós.
İstersen ben çevireyim.
Podemos fazer mais do que isso. E vós ireis ajudar-me.
Fazlasını yapabiliriz ve siz de bana yardım edeceksiniz.
Claro, mas para vós significa procurar dinheiro adornos, poder.
Elbette, ama senin için bunlar paraya, şıklığa, güce koşmak anlamına geliyor.
Então retirai-vos e permiti que as pessoas que o roubaram de vós sejam destruídas.
O zaman kenara çekil ve oğlunu elinden alanların yok olmasına müsaade et.
Uma carta para vós, Senhor Comandante.
Size bir mektup geldi Lord Kumandan.
Para vós, minha senhora.
Size geldi leydim.
Já não acredito em vós.
- Artık sana inanmıyorum.
Já não preciso de vós. Não podeis proteger-me.
Artık sana ihtiyacım yok, beni koruyamazsın.
Começo a achar que em vós não devia ter confiado.
Şimdi ise güvenmemeye başladım sana.
Quando eu tomar os Sete Reinos, preciso de vós ao meu lado.
Yedi Krallık'ı geri aldığımda yanımda olmanı istiyorum.
E vós, uma serva honesta do Senhor, porque hei de confiar que sabeis mais do que a sacerdotisa que aconselhou o Stannis?
Peki sen, tanrının saf hizmetkarı Stannis'in yanındaki rahibeden farklı olduğuna neden inanayım?
O meu tio falará convosco e vós sabereis como falar com ele.
Dayım seninle konuşur ve sen de nasıl konuşacağını bilirsin.
É maior guerreiro do que algum de vós alguma vez será.
İkinizin de hiçbir zaman olamayacağı kadar iyi bir savaşçı.
Não passaria de peidos, vómitos e estaladas sem vós.
Siz olmasanız anca osurur, geğirir ve tokat atarlar.
E vós não tendes autoridade para os levar.
Siz de onları alacak yetkiye sahip değilsiniz.
Quem sois vós?
Kimsin sen?
Ora, digamos que ameaço bater-vos a não ser que caleis essa boca... Mas vós continuais a falar.
Şimdi mesela çeneni kapatmazsan ağzına vururum dedim diyelim ama sen konuşmaya devam ettin.
"Tende cuidado de vós mesmos e de todo o rebanho sobre o qual o Espírito Santo vos estabeleceu como epíscopos para pastoreardes a Igreja de Deus, que Ele comprou com o sangue do seu próprio filho."
"Kendinize ve Kutsal Ruh'un sizi..." ".. gözetmen olarak görevlendirdiği... " ".. bütün sürüye göz kulak olun. "

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]