Walkin translate Turkish

Lori's just walkin'

* Yürümeye başladı Lori *

- A uma curva na linha dos comboios, um cruzamento que liga Ashby Picard à pequena estação de Ashby Le Walkin.

- Yerel demiryolundaki bir virajdan bahsediyorum. Ashby Picard'ı küçük istasyon Ashby Le Walkin'e bağlayan bir kavis.

* Continue taII do waIkin

# Keep on walkin'tall

I'm walkin'down the street... [high-pitched elongated notes]

Caddede yürüyorum... Söyleyin bakalım Bay James, ne elde ettiniz?

Eu vi-te a andar em Chinatown.

/ l seen you walkin'down / in Chinatown.

She walkin'around like Michael with your money

* Senin paranla etrafta Michael gibi geziyor *

# You can say what you want I'm not walkin'out #

* İstediğini söyle, gitmiyorum hiçbir yere *

Este foi, naturalmente "Limmie e Família" com "O Milagre Walking".

Limmie The Family Cookin grubu "A Walkin'Miracle" şarkısı için alkışı hak etti.

Ela vai andar por aí com um pau na perna?

Bacağında bir sopayla etrafında Walkin'?

I'm walkin'down the street...

Caddede yürüyorum...