Translate.vc / Portuguese → Turkish / Wilden
Wilden translate Turkish
270 parallel translation
Na aldeia, existe uma estalagem chamada Zum Wilden Hirsch.
Köyde, Zum Wilden Hirsch adında bir han var.
Como é que sabes acerca dessas coisas, a Zum Wilden Hirsch e o barracão?
Bütün bunları, Zum Wilden Hirsch'i ve odunluğu nereden biliyorsun?
A tua prima chama-se Heidi e trabalha em Zum Wilden Hirsch.
Zum Wilden Hirsch'te çalışan Heidi adında bir kuzenin var.
Lembras-te daquele miúdo nosso vizinho, o Mike Wilden?
O komşu çocuğu, Mike Wilden vardı ya?
- Sou o Detective Wilden.
- Dedektif Wilden.
Seguem-se outras notícias. O Detective Darren Wilden de Rosewood esteve presente numa conferência de imprensa, esta manhã.
Şimdi diğer haberler Rosewood Dedektifi Darren Wilson bugün bir basın toplantısı düzenledi.
Agora vou ter uma conversa com o Detective Wilden e descobrir porque é que ainda não encontraram o Toby.
Ben şimdi Dedektif Wilden'la konuşup Toby'yi neden hala bulamadıklarını öğrenmeye gidiyorum.
Detective Wilden.
Dedektif Wilden.
O Wilden não devia ter-me dito mas foi fácil intimidá-lo. Como a maior parte dos rufias.
Wilden bunu bana söylememeliydi, ama pek çok polis gibi onu da kafaya almak çok kolay.
Pensei que o Detective Wilden tinha sido despedido.
Dedektif Wilden kovuldu sanıyordum.
O bombeiro Paul Satterfield arriscou tudo para tirar um homem inconsciente da sua casa em chamas, em Wilden.
İtfaiyeci Paul Satterfield Wilden'deki alevler içindeki evden baygın birini kurtarmak için her şeyi riske attı.
Porque foste falar com o Wilden?
Neden Wilden'la konuşuyordun?
Claramente, alguém está a tentar usar isso para nos magoar, por isso dei-o ao Wilden.
Birileri onu ; seni ve beni inciltmek için kullanmaya çalışıyor, bu kesin, bu yüzden onu Wilden'a verdim.
Dar esse relatório ao Wilden é tudo menos seguro.
Hayır, o raporu Wilden'a vermek güvenin tam tersi.
O Wilden corre tanto perigo como nós.
Wilden da bizim kadar tehlikede.
Ai não? Se foste ter com o Wilden, também não sabes.
Wilden'a gittiğine göre, sen de bilmiyormuşsun.
- O Wilden pediu-te...?
Bunu yapmanı Wilden mı- -
- Isto não se trata do Wilden, trata-se de ti e de mim.
Hayır, bunun Wilden'la ilgisi yok, bu seninle benim aramda bir şey.
Deu-o ao Wilden.
Onu Wilden'a vermiş.
- Sim, mas porquê o Wilden?
Evet ama neden Wilden?
Ou se o Wilden descobrir alguma coisa?
Ya da Wilden bir şeyler bulursa falan?
O Wilden voltou.
Wilden geri dönmüş.
O Wilden vai continuar a andar atrás de nós.
Wilden hep peşimizde olacak.
Achei que foi um bocado estranha a maneira como o Wilden apareceu hoje.
Wilden'ın bugün böyle uğraması çok garipti bence.
- O Wilden estava atrás de mim.
Wilden benim peşimdeydi. - Dur.
- Espera... Achas que o Wilden esteve por trás disso?
Peşindeki Wilden mıydı sence?
O que achas que a Mona disse ao Wilden?
Mona'nın Wilden'a ne söylediğini düşünüyorsun?
Spence, não te deixes assustar pelo Wilden.
- Spence seni korkutmalarına izin verme.
Esteve, mas cruzou-se com o Wilden e ele assustou-a.
- Buradaydı. Wilden'a tosladı ve korktu.
Sim, mas se o Wilden saiu, isso significa que o Garrett também saiu e temos de ver o que está escrito no cartão que acompanha as flores.
Ama Wilden gittiyse, büyük ihtimalle Garrett'ta gitmiştir. O kartta ne yazdığını görmek zorundayız.
O que acham que a Mona disse ao Wilden?
Mona sizce Wilden'a ne söyledi?
O Toby vai começar a suspeitar e o Wilden anda à coca.
Toby şüphelenmeye başladı, ve Wilden izleyip duruyor.
O Wilden está aí?
Wildan orada mı?
- Pastor. - Detetive Wilden, certo?
- Dedektif Wilden, değil mi?
O Detetive Wilden teve um papel importante no caso Alison DiLaurentis.
Dedektif Wilden, Alison Dilaurentis davasının önemli bir parçasıydı.
- Detetive Wilden, certo?
- Dedektif Wilden, değil mi?
O Wilden disse que a família da Ali está a apertar com ele.
Wilden, Ali'nin ailesinin onu fırçaladığını söyledi.
Acho que a mãe dela não consegue ter mais influência sobre o Wilden.
Annesinin artık Wilden'ı yoldan çekebileceğini sanmıyorum.
Acreditas em tudo o que o Wilden diz.
Wilden'ın söylediği her şeye inanıyorsun.
Estou farta que faça da minha filha um alvo, Detetive Wilden.
İyi değilim. Kızımı hedef almanızdan bıktım, Dedektif Wilden.
Disse-lhe que se ela entregasse aqueles vídeos, o Wilden e a sua gangue ver-te-iam a mudar de biquíni.
Ona eğer videoları teslim ederse Wilden ve arkadaşlarının bikinini değiştirmeni sürekli izleyeceklerini.
Gravou um momento entre mim e o Detetive Wilden.
Ben ve Dedektif Wilden'ı da bir an için kayda almış.
Vi um homem com esse nome atirar para a taça Wilden, há cerca de dez anos, e tenho a certeza que nunca jogou como segunda base pelos Yankees... em 1925.
O isimde Wimbledon Kupası'nda atış yapan bir adam görmüştüm. On yıl önce falandı. 1925'te Yankees'te atıcılık yaptığınızı da sanmıyorum.
Acham que o Wilden já leu o caderno?
Sizce Wilden o defteri okumuş mudur?
Havia uma fotografia do Wilden em Cape May.
Cape Bay'de çekilmiş bir fotoğrafı vardı.
É o Detetive Wilden.
Dedektif Wilden.
Detetive Wilden, se está a perguntar se estamos a pensar em mudar-nos...
Dedektif Wilden, eğer taşınmayı düşünüp düşünmediğimizi soruyorsanız...
Do Detetive Wilden.
Kim... Detektif Wilden.
Conheces o Darren Wilden, certo?
Darren Wilden'ı tanıyorsun, değil mi?
Tipo o Wilden?
Wilden gibi biri mi?
O Wilden leu o caderno.
Wilden defteri okumuş.