English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Portuguese → Turkish / Woodbury

Woodbury translate Turkish

96 parallel translation
- Pergunta ao woodbury, sim?
- Evet, Woodbury demiştin, değil mi?
Registado no nome de Robert Woodbury, professor de filosofia.
Kadrolu felsefe profesörü Robert Woodbury'ye kayıtlı.
Professor Woodbury, você deu a volta ao quarteirão seis vezes.
Profesör Woodbury o gece burada altı tur atmışsınız.
Professor Woodbry, a sua mulher trabalha?
Profesör Woodbury, eşiniz çalışıyor mu?
Sra. Woodbury, tem as chaves do carro do seu marido?
Eşinizin arabasının anahtarı sizde var mı?
Sra. Woodbury, acho que não nos está a contar tudo.
- Bayan Woodbury,.. ... atladığınız bir şey var bence.
E seguimos outra pista para dar a outro beco sem saída.
- Yine çıkmaza girdik. - Bayan Woodbury hâlâ şüpheli.
A Sra. Lanahan não pôde comprar alface para o almoço... e foi até Woodbury comprar alface a um mercado concorrente.
Bayan Lanahan öğle yemeğinde yiyeceği marulu bulamadı. Arabasına binip Woodbury'deki rakip markete gitti.
Corre o boato que ela disse a outros clientes do Mercado Doose... que a alface de Woodbury era mais tenra.
Üstelik diğer müşterilerime de Woodbury marulunun daha çıtır çıtır olduğunu söylemiş.
A mãe dela está na Feira de Antiguidades de Woodbury até Domingo.
Annesi pazar gününe kadar Woodbury'deki antika fuarında.
- Onde estão todos? Um espectáculo de camiões em Woodbury levou grande parte das pessoas.
- Wodbury de canavar kamyon gösterisi varmış.
Viste que trouxeram outra vez aquela vidente maluca de Woodbury? Brincas?
Hey, Woodbury'deki çılgın medyumu gene getirtmişler, gördün mü?
O município de Woodbury deveria ser o anfitrião este ano, mas devido às recentes inundações cancelaram à última da hora... e eu propus Stars Hollow como anfitrião.
- Bu sene Woodbury kasabası ev sahipliği yapacaktı. Ama sel felaketi nedeniyle bunu son anda iptal ettiler. Ben de Ev sahipliğini Stars Hollow'un yapmasını teklif ettim.
Já garanti ao Hank, que é o Taylor Doose de Woodbury, que o faremos com êxito.
Hank'e bunu garanti ettim. Kendisi Woodbury'nin Taylor Doose'sidir. Bunu başarıyla gerçekleştireceğiz dedim ona.
O Hank, de Woodbury, jura que estão a caminho, mas com aquele tipo há que confirmar duas e três vezes.
Woodbury'li Hank yola çıktıklarına yemin etti. Ama o adamı iki üç kez kontrol etmek gerek. - Woodbury'nin Taylor'ı olan Hank mi?
- O Hank equivale a si em Woodbury.
- Tam bir mızmız.
E com o Hank de Woodbury em cima de mim, não vou correr riscos.
- Bütün kasaba gördü. Zaten Woodbury'deki Hank'in gözü üzerimde. Böyle bir risk alamam.
- Como uma luva. Juro que se me deixa ficar mal em frente ao Hank de Woodbury... - nem sabe o inferno que lhe espera.
Eğer Woodbury'li Hank'in önünde beni küçük düşünürsen, sana bunu pahalıya ödetirim.
É culpa do Hank de Woodbury. Aquele rato expediu apenas metade da mesa de propósito.
Bilerek masanın yarısını gönderdi.
Aquele Hank de Woodbury está sentado na primeira fila, a ver se me intimida.
Woodbury'li Hank en ön sıraya oturmuş. Beni sinirlendirmeye çalışıyor. - Herkes hazır.
Como saberão, o município de Woodbury seria o anfitrião do festival este ano, mas devido às inundações recentes, Woodbury teve de recuar.
Bildiğiniz gibi bu sene, Woodbury kasabası, bu festivale ev sahipliği yapacaktı. Ama sel felaketinden ötürü Woodbury vazgeçti.
Assuntos com o banco em Woodbury.
Banka işlerim var. Woodbury'de.
Liga de Bowling de Woodbury.
Woodbury Bowling Ligi.
Woodbury.
Woodbury.
Mantêm-no em Woodbury.
Woodbury'de tutuluyor.
Tem um restaurante em Woodbury.
Woodbury'de lokantası var.
Só havia um cinema em Woodbury e só passava filmes familiares.
Woodbury'de sadece bir sinema var, ve bütün oynattıkları aile filmleri.
Bem-vindo à Escola de Woodbury, Agente Booth.
Woodbury Okuluna hoş geldiniz, Ajan Booth.
Então, ainda pensas mandá-lo para Woodbury?
Onu hala Woodbury'e göndermeyi, düşünüyor musun?
Achas que teria sido portadora da chave do clube Hamilton se se soubesse que vou a casa de comboio duas vezes por mês?
İnsanlar eğer kuzeye Woodbury pazarına ayda iki kere metroyla ile gittiğimi bilselerdi benim Hamilton evinde anahtar sorumlusu olabileceğimi cidden düşünür müydün?
Talvez usar um vestido teu mesmo que seja dos baratos.
Belki, Woodbury pazarından olsa bile gerçekten senin olan bir elbise giyersin?
O veículo está registado em nome de um empreiteiro. Mark Woodbury, de Franklin.
Araç Franklin'den bir müteahhidin üzerine kayıtlı Mark Woodbury.
Acabou de ser emitida uma queixa a dar conta do desaparecimento do proprietário daquela pickup, Mark Woodbury.
Şu kamyonetin sahibi Mark Woodbury için kayıp kişi raporu daha yeni dosyalanmış.
John Woodbury.
- John Woodbury. - Adam Smith.
A jurada número 3, a Ann Woodbury, por exemplo.
Mesela 3 numaralı jüri üyesi Ann Woodbury.
Tens de apanhar a jurada número três, a Ann Woodbury.
Peşinde olduğun kişi 3 numaralı jüri üyesi Ann Woodbury.
A Sra. Woodbury é mãe solteira de um rapazinho.
Bayan Woodbury sadece genç oğluyla yaşayan bekâr bir anne.
- A senhora é Ann Woodbury? - Sim.
- Siz Ann Woodbury misiniz?
Bem-vindas a Woodbury.
Woodbury'ye hoş geldiniz.
Woodbury começa a crescer dentro de ti.
Woododbury'yi sevmeye başladın, değil mi?
Está a pensar dominá-la? Mudar Woodbury para lá?
Orayı ele geçirip Woodbury'yi oraya mı taşımayı düşünüyorsun?
Preciso que tu e algumas unidades vão até ao 435 Woodbury Drive.
Birkaç birimle beraber 435 Woodbury Yolu'na gelmeni istiyorum.
A Andrea está em Woodbury?
- Ne? Andrea Woodbury'de mi?
No futuro, quando escreverem sobre esta praga nos livros de história, vão escrever sobre Woodbury.
Yıllar sonra, bu salgın tarih kitaplarında yer aldığı zaman Woodbury'yi de yazacaklar.
- Sim, vão. - Woodbury.
Yazacaklar tabii.
- Sra. Woodbury.
- Bayan Woodbury.
Ainda temos a Sra. Woodbury.
- Ya da kocası.
Pode ser maior que a de Woodbury mas é tudo, juro.
Belki Woodbury'yi geçebiliriz o kadar.
Que seca.
Bu kesin Woodbury'li Hank'in işi.
- Woodbury.
- Woodbury.
- Mrs Woodbury Langdon.
- Nasılsınız? - Bayan Woodbury Langdon.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]