Translate.vc / Portuguese → Turkish / Yara
Yara translate Turkish
5,461 parallel translation
A vítima tinha inúmeros ferimentos anteriores à morte.
Maktulümüz ölmeden önce pek çok yara almış :
Pode ser a faca de Danny Beck e pode conseguir uma acusação por tentativa de homicídio, mas o ferimento foi superficial.
Bıçak Danny Beck'in olabilir. Onu cinayete teşebbüsle de suçlayabilirsin. Ama yara yüzeysel.
Esta ferida é a causa da morte?
Ölüm nedeni bu yara mı?
Esta cicatriz parece-se com um tigre!
Bu yara aynı bir kaplan gibi gözüküyor
Sem cicatriz.
Yara izi yok.
- Eu vi a cicatriz.
- Yara izini gördüm.
O ferimento é superficial, a lâmina deve ser pequena.
Yara yüzeysel, yani bıçak büyük ihtimalle küçüktü.
Uma cicatriz. No mesmo sítio das vítimas do voo.
Uçaktaki kurbanlarda bulunan yara izinden var.
Sim, por causa da compressão do corpo com força, a medida de profundidade pode ser maior que o comprimento da lâmina.
Evet çünkü vücudun baskısıyla yara derinliği bıçağın derinliğinden daha fazla olabilir.
Os meus pulsos estão doridos.
Bileklerim yara oldu.
É uma ferida grave, meu amigo.
O ağır bir yara dostum.
É só uma ferida superficial.
Sadece yüzeysel bir yara.
E até agora, nada que possa ser a causa da morte? Não.
Şimdilik ölüm sebebi olabilecek bir yara yok mu?
Temos pensos rápidos, lenços de limpar o cu macacos de peluche, é claro.
Pekala, yara bandımız, popo mendilimiz ve tabii pelüş maymunumuz burada.
Outra cicatriz para mostrar aos netos.
Evet, torunlarımıza göstereceğimiz başka bir yara izi daha oldu.
Há uma cicatriz redonda e sem relevo na parte inferior da nádega esquerda, com uma polegada de diâmetro.
Kalçasının sol tarafında yuvarlak ve düz bir yara var yaklaşık 25 mm çapında.
A causa da morte da vítima parece ser exsanguinação devido a várias lesões afiadas.
Kurbanın cesedinde birden çok yara izi var. Kan kaybından ölüm gibi gözüküyor.
Todos temos um lugar frágil nos nossos corações, para esse primeiro grande amor.
İlk büyük aşklarımız, hepimizin kalplerinde ince bir yara bırakır.
Além disso, ela tinha várias cicatrizes e marcas de queimaduras nas extremidades.
Ayrıca, el ve ayaklarında bazı yara ve yanık izleri vardı.
O meu diagnóstico... hematoma, contusão.
Teşhisim hematoma ve yara.
Se tiverem o mesmo furo atrás do pescoço, talvez ele descubra o que é que os matou.
Eğer aynı yara onlarda da varsa, neyle öldürüldüklerini buluruz belki.
A vir-tópsia revela que os sete... têm o mesmo ferimento, na base do pescoço.
Sanal otopsi hepsinin kafasında aynı yara izinin olduğunu gösteriyor.
O fim das rugas.
Yara ve lazer izleri olmadan işlemleri yapmaktı.
Pelo menos não visíveis.
Tek bir yara bile olmadan. En azından dışarıdan bakıldığında.
Na vítima, encontrámos uma marca mesmo na... Na base do crânio.
- Maktulde bir yara izi vardı, tam kafatasının altında.
Paragem cardíaca, pequena ferida atrás do pescoço. John...
Kalbi durmuş, ensesinde de yara var.
Está a tentar lavar as mãos.
Fakat sende biliyorsun ki kapanmayan tek yara vicdandır.
É estranho sair com alguns arranhões enquanto os seus companheiros são atacados e mutilados.
Arkadaşları sakatlanmış, yaralanmışken hiç bir yara almaması daha da garip.
Acho que até ouvi algo sobre cataplasma.
Hatta yara lapasından bile bahsetti.
- Tens um penso? - Mesmo ali.
- Yara bandı var mıydı burada?
Entretanto, esta ferida foi produzida por ter sido arremessada no peito dela.
Buradaki yara izinin oluşmasına neden ise bıçağın uzaktan fırlatılması.
Vejo tatuagens, cicatrizes.
Dövmeler, yara izleri.
Esta é uma cicatriz muito incomum.
Bunlar çok sıra dışı yara izleri.
- Porque é que a cicatriz é incomum?
Bu yara izini bu kadar sıra dışı yapan nedir?
Esta cicatriz pontilhada aberta é o resultado de uma técnica chamada desbridamento.
Bu tarz açık ve çizgili yara izi debride tekniğinin bir sonucu.
Eu não encontrei nenhuma ferida defensiva. Então, se houve luta, não acredito que este tipo estivesse metido.
Savunma kaynaklı hiçbir yara bulamadım, yani eğer burada bir kavga olduysa bu adamın o kavgayla bir ilgisi yok.
Todo tatuado até ao pescoço, uma cicatriz grande na bochecha.
Boynu dövmelerle kaplı, yanağında büyük bir yara izi vardı.
Ainda sem indicação de ferimentos defensivos, mas encontrei isto quando procurei ADN nas suas unhas.
Hala savunmaya bağlı yara izi bulamadım ama DNA için tırnaklarına bakınca bunu buldum.
Então, ele foi ferido lá, e, em seguida, morto no armazém.
Orada yara almış, sonra depoda öldürülmüş.
Duas feridas no meio, seguidas pela garganta rasgada.
Karın bölgesindeki iki yara, boğazı kesen bir kesici tarafından izleniyor.
É um penso-rápido numa ferida imensa.
Akciğer hastalığı için yara bandı gibiler.
- Um pouco magoada, mas está bem.
- Yara beresi var, ama evet, iyi.
Nunca vi uma mulher além dos oito ou nove anos com uma pele tão imaculada de feridas e doenças.
Cildinde sekiz ya da dokuz kadar yara veya hastalık izi olmayan bir kadın görmemiştim.
As cicatrizes.
- Yara izleri.
Eu, uh... eu vou precisar de um penso rápido.
Yara bandı lazım olacak galiba.
As tuas cicatrizes.
- Yara izlerin. - Ne?
- O que foi? - Do teu ex-marido. Desapareceram.
Eski kocandan kalma yara izlerin yok olmuş.
Dificilmente isso é um ferimento mortal.
Ölümcük bir yara falan değil.
- É muito fixe. Primeiro entramos via oral e depois vamos pelo umbigo para reparar o refluxo sem deixar cicatriz.
İlk olarak oral yoldan gireceğiz sonra göbek deliğinden geçip, çocuktaki reflüyü yara izi bırakmadan iyileştireceğiz.
É por isso que Catarina perguntou se estáveis ferido.
- daha iyi olmuştum... ama yara lapası işe yarayacak mı bi denerim
As cicatrizes dela desapareceram.
Yara izleri yoktu.