Translate.vc / Portuguese → Turkish / Yusuf
Yusuf translate Turkish
800 parallel translation
José, Jesus e Maria. Ajudem o meu amigo, Sr. Bailey.
Yusuf, İsa ve Meryem, arkadaşım Bay Bailey'e yardım edin.
Olá, José. Problemas?
Merhaba, Yusuf, bir sorun mu var?
José, chame o Clarence.
Basit. Yusuf, Clarence'ı çağır.
Como é que me estou a sair, José?
Nasıl gidiyor, Yusuf? Teşekkür ederim.
Bastarão os mil dinares para fechar a boca de Yuseff?
Fakat bu Yusuf denen hırsıza güvenebilir miyiz? Ödediğin bin dinar dilini tutmasına yetecek mi?
Amanhã ninguém ousará vos levantar a voz. E ele muito menos.
Yarın Tunus'ta yaşayan hiç kimse size sesini yükseltmeye cesaret edemeyecek, buna Yusuf da dahil.
A quem, Yussef?
Şeye... - Kime Yusuf?
São mais complicados que um laberinto.
Bu parmaklıklar karmakarışık, Yusuf.
Tens a Yuseff?
Yusuf'u buldun mu?
Este é Yuseff, conhecido como rei dos ladrões.
Bu Yusuf. Hırsızların ustası olarak bilinir.
A tua cara é me familiar.
Yüzün yabancı gelmiyor, Yusuf.
Isso é tudo.
Hepsi bu kadar, Yusuf!
- Esqueces a recompensa?
Ama ödülü düşün, ey Yusuf!
- Por que tenho da tratar com carinho?
Onu etkilememe gerek yok, ey Yusuf.
Yussef é o culpado.
Bunların altında Yusuf var!
Não quero que pense que suspeitamos dele.
Yusuf'un ondan şüphelendiğimizi anlamaması için.
Um tal Julna pede justiça e solicita ser ouvido.
Yusuf'un oğlu Julna adında biri adalet aradığını ve sizinle görüşmek istediğini söylüyor
- Sou Julna, filho de Yussef.
Ben Julna, Yusuf'un oğlu, inananların komutanı.
Quem diria que seja filho do feio de Yuseff.
Bu çocuk keçi suratlı Yusuf'un oğlu mu?
Julna.
Yusuf'un oğlu Julna!
Mas teve demasiado coração e em lugarl de fazê-lo adotou-me como filho.
Ama Yusuf çok yufka yürekliydi. Bunun yerine o ve Mirza, Allah razı olsun, beni yanlarına aldılar.
É Yasmin. via os teus olhos tanta perfeição?
Bak Yusuf. Prenses Yasemin. Gözlerin daha önce böyle bir güzellik gördü mü?
Alá foi a minha testemunha, fui aquele assassino.
O suikastçi bendim, Yusuf!
E Yussef será guarda do guarda da tesouraria.
Ve Yusuf da hazinenin koruyucusunun koruyucusu olacak.
Querem que me vigie a mim, e quem vigiar-lhe-á a ele?
Cehennemin cinleri! Yusuf'u bana gözcü yapıyorsun. Peki Yusuf'a kim göz kulak olacak?
São os ossos de José, para que repouse na sua terra.
Kendi ülkesinde huzura erecek Yusuf'un kemikleri.
Josias, vamos para Jerusalém.
Yusuf, Kudüs'e gidiyoruz. - Yaşasın Adonijah, İsrail'in Kralı.
Era o Emir Ben Yusuf.
O, Afrika Emiri Ben Yusuf idi.
Então Ben Yusuf marchou a Valencia para pedir a ajuda de Al Kadir, rei mouro, para ter certeza que poderia desembarcar sua armada às costas da Espanha.
Korkuyla saklanmış olan Berberi kralı El-Kadir'e yardım etmek üzere... Valencia'ya gelen Ben Yusuf'la birlikte vakit de gelmişti. Büyük ve güçlü ordusunu İspanya kıyılarına çıkarabileceğine emin olmak zorundaydı.
Meu Senhor Ben Yusuf, é uma honra.
Efendim Ben Yusuf, bu ne büyük bir şeref.
Senhor, durante todos estes anos esperei sua chamada, e ainda mais agora que Ben Yusuf chegou a nossas costas.
Lordum, uzun yıllardır sizin beni çağırmanız ümidiyle yaşadım. Özellikle de tam şimdi, Ben Yusuf kıyılarımıza çıkmışken.
Ben Yusuf desafiou-nos no Sagrajas.
Ben Yusuf, bizimle Sagrajas önlerinde savaşmak istiyor.
Ben Yusuf pode nos atacar e apoderar-se da Espanha.
Ben Yusuf oradan çıkarma yapabilir ve tüm İspanya'yı istila edebilir.
Eles também temem ao Ben Yusuf.
Onlar da bizim gibi Ben Yusuf'tan korkuyor.
Quando dermos procuração de Valência, que o tente Yusuf.
Öncelikle Valencia'yı alalım, sonra da Ben Yusuf almayı denesin.
Podíamos ter vencido ao Yusuf.
Ben Yusuf'u yenebilirdik!
Ben Yusuf é o inimigo que lhes trará morte e destruição.
Düşmanınız, Ben Yusuf. Size kan ve yıkım getirecek!
Cid necessita sua ajuda para defender Valência.
Valencia'yı Ben Yusuf'a karşı savunmak için lordumun yardımınıza ihtiyacı var.
Enviei-lhe a vigiar ao Ben Yusuf.
Onu, Ben Yusuf'u gözetlemesi için göndermiştim.
São os navios do Ben Yusuf.
Tamamen karaya çıkmadan şafakla birlikte saldırmalıyız.
Oxalá vivesse para ver uma Espanha em paz.
Kimse bizim önümüzde duramaz artık. Ben Yusuf'u denize dökeceğiz!
Rechaçaremos ao Ben Yusuf, de volta ao mar.
İspanya bir krala sahip artık.
José, filho de Davi, não temas receber Maria por esposa... pois o que nela foi concebido vem do Espírito Santo.
Ey Yusuf, Meryem'i kendine eş olarak almaktan çekinme. Çünkü onun rahminde oluşan, Kutsal Ruh'tandır.
Não são seus irmãos... Tiago, José, Simão e Judas?
Kardeşleri de Yakup, Yusuf, Simon ve Yahuda değil mi?
És o filho de Maria e José.
Sen Meryem ve Yusuf'un oğlu değil misin?
O filho de José... há muito ido, e de Maria.
Yusuf'un oğlu. Uzun zamandır Meryem'den ve bizlerden uzaklardaydın.
O que José fez de mal? E Abraão? E Moisés?
Yusuf ne yanlış yapmıştı, ve İbrahim, ve Musa?
Yussef.
Yusuf!
Yussef ir-se-á.
Yusuf gidecek.
Queria esse posto para Yuseff.
O mevkiyi Yusuf'a verecektim.
- Yussef?
Yusuf mu?