English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Portuguese → Turkish / Zoom

Zoom translate Turkish

873 parallel translation
Tem lentes, e pode dar zoom.
Hallettim. Üç objektif bir de zoom var.
Faça um zoom meu.
Bana zum yap.
Agora somos os cavaleiros que dizem "Ecky, Ecky, Ecky, Pakang, Zoom-ping."
Biz artık "Ecky, Ecky, Ecky, Pakang, zoom-ping" Diyen Şövalyeleriz
Faz zoom.
Yakınlaştır.
Comece com uma tomada geral, e depois dê um zoom no portão.
Pek kötü! Geniş açıyla başlayalım, sonra parmaklıkların yakın çekimi.
Mas admite... és um idiota neo-maxi-zoom.
Ama itiraf et, azami derece yoğunlaşmış bir aptalsın.
- Ai. - Zoom!
Yakınlaştırsana!
Onde fica o zoom desta coisa?
Bu şeyin zumu nerede?
Ka-za-zoom!
- Ka-za-zoom!
Para. Agora faz zoom.
Şimdi hareket ettir.
- A outra com lente de zoom.
- Diğeri de zoom mercekli.
- Tem lente de zoom. - Certo.
Zoom merceği var.
TATUAGENS DO GORDO ED
Tamam durdur. Biraz zoom yap.
Aproximar...
Zoom la.
Zoom.
Zumluyor.
O gizmo usa-se... para fazer zoom.
Gizmo kullanarak yakın plan alırız.
As câmaras estavam lá e com zoom.
Oh, kamera... ordaydı.
dá-me uma imagem panorâmica e depois faz um zoom.
- Geniş açı istiyorum, sonra da zumlayıp... - On. Yaylan buradan!
Foguetões. - Zoom!
- Roket gemileri.
- Um zoom de celebração.
- Kutlama zoom'u.
Sobe e faz zoom in.
Yana yatır ve yakınlaştır.
Helen, faz zoom. Faz!
- İnanın, şifreyi bilmiyorum!
Sabes funcionar com o zoom?
Nasıl yakınlaştıracağını biliyor musun?
- Uma objectiva zoom...
- Zumlu objektif...
Para o filme, quero ver se arranjo uma novas lentes de zoom.
Filmi çekmek için şu kamera lenslerini almayı düşünüyorum.
Faz um zoom atrás.
Küçültmeye çalış.
Outro zoom atrás.
Uzaklaştır.
Parece, sei lá, 3.000 quilómetros de zoom.
3000 km'ye zum yapabilen bir mercek galiba.
Feche a zoom.
Ön plan.
Me dê bons primeiros planos e você, um zoom lento.
- Haklısın. Özürdilerim. Güzel bir yakın çekim yap.
E também não fiz parte dos Zoom.
Ben o "Gözde" çocuklardan biri değildim.
Carrega no zoom.
Yaklaştır.
Agora não te enganes. Ali vai o Powell com o Ministro Kirkland. Faz "zoom" sobre eles.
Powell, Bakan Kirkland'la beraber içeri giriyor.
Ou é como uma zoom?
Kaydırma mı desem?
Um "zoom" falhado do padre durante a cerimónia.
Kimse törende papazı yakın plan görmek istemiyor anlaşılan.
- Estás desfocada, vou fazer um zoom.
- Bulanık çıkıyorsun. Görüntüyü uzaklaştıracağım.
Zuum... zuum...
Zoom... zoom...
- Olha aí! Faz zoom!
- Şuraya yakınlaştır!
Sim, whoosh, zoom.
Evet, whoosh, ekranı büyüt.
Jack, o maior.
- Teşekkürler. Bakın zoom yapınca ne oluyor?
Amplie o espelho.
Aynaya zoom yap.
O recurso à lente zoom é interessante...
Zum merceğinin kullanılması ilginç.
... porque não era habitual usar uma lente zoom no passado.
Çünkü geçmişte zum merceği kullanmak hiç düşünülmez.
Não, a lente zoom dá um aspecto ao de um quadro do século XVIII.
Zum merceği görüntüyü 18. yüzyıl tablosu gibi düzleştirir.
- Zoom!
Zuuum! - Zuum!
E isso é difícil de armazenar. Da última vez, zoom, sumiram.
Peki ya gümrük muhafızları, işime burunlarını sokarsa, ne yapmamı...
Dinamite, zoom...
Hop, elli bin!
- Faz um zoom à esquerda.
- Sola zum yap.
- A fazer um zoom.
- Zum yapıyorum.
Façam "zoom."
Yaklaşın.
Amplie a porta.
Kapıya zoom yap.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]