Translate.vc / Portuguese → Turkish / Ára
Ára translate Turkish
30,020 parallel translation
Por estranho que pareça, ele telefonou. Um mês antes...
Tuhaf bir şekilde, bir ay öncesinde ara- -
Gaby, liga ao Richard.
Gaby, Richard'ı ara.
Está a começar a ser frequente.
Evet, şey, bu gibi şeyler çokça oluyor bu ara.
Procura a verdade e vais ter as respostas.
Gerçeği ara ve sen aydınlanacaksın.
Desde que descobriram que estou grávida, sinto como se me tivesse tornado na "Bernadette Grávida."
İnsanlar çocuğum olacağını öğrendiğinden beri Hamile Bernadette gibi hissediyorum. Bu gecelik ara vermek iyi geldi.
Apesar de nunca me ter fartado disso, portanto acho que não compreendo.
Fakat buna ara vermek istemedim. Yani seni anlamıyorum.
Se precisares de uma referência, avisa-me.
Referansa ihtiyacın olursa ara.
Tenta contactar o Dr. Miller novamente.
Dr. Miller'ı tekrar ara.
Faça a sua dança da vitória, e quando as "massas imundas" se voltarem contra si, ligue-me.
O yüzden zafer dansını yap ve o iğrenç kitleler sana düşman olduğunda beni ara.
"Cobra", o Croft está a seguir pelo corredor norte.
Akbaba, Croft kuzeydeki ara sokağa girdi.
Talvez apenas goste de ser outra pessoa de vez em quando.
Belki ara sıra başka biri olmaktan hoşlanıyorumdur.
Talvez deviamos sair novamente... alguma vez.
Belki bir ara tekrar takılmalıyız.
Tenho mesmo que insistir numa pausa, agora.
Ara vermek için gerçekten ısrar ediyorum.
O interrogatório está a ser suspenso às 15h47 para que o Paul Spector se possa consultar com o seu advogado.
Paul Spector'un avukatına danışabilmesi için görüşmeye 15 : 47'de ara veriliyor.
Excelência, queremos solicitar um curto intervalo.
Kısa bir ara rica ediyoruz Sayın Hakim.
Adorava-te ter nele alguma vez.
- Bir ara sizi de çağırmak isterim.
Seth, liga-me!
Seth, beni ara!
- Audrey, chama alguém!
- Audrey, birini ara!
Mas ouça, se alguém tiver notícias do Andrew, ligue-me imediatamente.
Ama birinin Andrew'dan haberi olursa... lütfen hemen beni ara.
Segundo os guardas, sou de longe o correspondente mais frequente dela.
Gardiyanlarına göre ben onun, uzak ara en istikrarlı mektup arkadaşıyım.
Meu Deus... Liga para o 112!
Tanrım... 911'i ara!
- Liga-me quando chegares.
Varınca ara beni.
Liga-lhes, mãe.
Ara onları, anne.
Preciso de uma pausa.
Ara vermem gerek.
Não, não... agora não.
Hayır, hayır, şimdi olmaz. Ara veremeyiz.
- Preciso de uma pausa.
- Şuan ara veremeyiz.
- parar agora. - Mitch!
- Ara vermem gerek, Mitch!
Fiquei a saber.
Bir ara duymuştum.
Adorava fotografar-te um dia destes.
Bir ara fotoğraflarını çekmek isterim.
- Quando te tornaste tão ingénua?
- Ne ara bu kadar saf biri oldun?
Ou então... eu posso subir.
Ben..... bir ara uğrayabilirim.
O Bos tem razão, vamos parar um pouco, acalmar-nos...
Pekala Bos haklı. Biraz ara verelim...
Vai acabar por aprender.
Bir ara öğrenecek.
Às vezes, fumamos um pouco de erva.
Ara sıra ot da içiyoruz.
Liga-me.
Ara beni.
Temos de sair do hiperespaço em Sereeda e calcular outro salto.
Sereeda ara noktasında hiper uzaydan çıkmalı ve yeni bir sıçrama gerçekleştirmeliyiz.
Nas últimas horas, o Esquadrão Phoenix... destruiu naves da Guilda de Mineração... ao usar o Entreposto Hiperespacial Sereeda.
Son birkaç saat içinde Phoenix Filosu Sereeda hiperuzay ara noktasını kullanarak Madenci Birliği gemilerini yok etti.
Liga ao Júnior e manda-o vir cá.
- Güzel. Küçüğü ara. Buraya gelsin.
Como é que ela passou de um lobo mau para um cordeiro perdido?
Ne ara kötü niyetli kurttan kayıp kuzuya döndü bu kadın?
Por isso acho que precisamos de falar mais tarde.
O yüzden bir ara oturup konuşmalıyız.
Talvez devias de deixar a Lux um dia, e nós...
Bir ara Lux'a da uğrarsın belki.
Um chat de Facebook com a Maze.
Maze'i görüntülü ara.
Liga-me depois.
Ara beni.
Lembra-me depois de te dar um refresco por causa da lealdade.
Bir ara hatırlat da sadakat ne demek açıklayayım sana.
Apenas... telefona-me quando quiseres remarcar.
Sen de... Yeniden görüşmemiz gerekirse ara.
Faremos um intervalo de dez minutos.
On dakikalık bir ara vereceğiz.
- Liga para o 911.
- 911'i ara.
Vinny, por favor liga-me.
Vinny lütfen beni ara.
- Chama-nos se precisares.
- İhtiyacın olursa bizi ara.
Se alguma vez precisares de algo, qualquer coisa, liga-me, sim?
Eğer bir şeye ihtiyacın olursa beni ara tamam mı?
Ela respondeu : "Querida, liga-nos".
Bana tatlım bizi ara yazmış.