Translate.vc / Portuguese → Turkish / Ésa
Ésa translate Turkish
47 parallel translation
Ésa foi a primeira vez que saí ao palco.
Ve ilk kez sahneye çıkmıştım o zaman.
# Tu, tu ésa causa das minhas muitas dores, #
Sen, sen acılarımın sebebisin.
Onde esá ele agora?
Şimdi nerede?
Paramos a brincadeira, esá bem?
Hadi keselim mi şunu?
Esá bem, minha querida, dou-lhes três meses.
Tamam, tatlım. Sana istediğin üç ayı veriyorum.
Chama-se Esa.
Adı Esa.
George, esa mujer com o Doc é a mãe do rapaz.
O küçük çocuğun annesi. Sanırım dilimizi bir tek o konuşuyor.
-'esa'.
- esa.
Trabalho para a AST. Para a AST?
ESA için çalışıyorum.
Está cá por causa da chanceler.
ESA mı? Başkan yüzünden buradasın.
Esse casaco e esta Glock 18 automática dizem que és da AST...
Bu ceket ve otomatik Glock 18 "ESA" dan olduğunu gösteriyor.
A AST encontra-te logo no primeiro Censo.
Sense ilk kontrol noktasında ESA ya yakalanırsın.
A AST pensa que sou um robô Centauri.
ESA benim bir Centauri robotu olduğumu düşünüyor.
São as drogas! A AST deu-me psicotrópicos.
ESA bana psikoterapi ilaçları vermişti.
Quantos vês? Da AST.
ESA kaç kişi görebiliyor musun?
Sabes... Começo a pensar que a AST é que tem razão.
Şimdi ESA'nın yanılmadığını düşünmeye başladım.
Saiu com os AST há cerca de meia-hora.
Bir buçuk saat önce ESA'nın adamlarıyla birlikte gitti.
Eu vou chamar a AST.
Ben ESA'yı getireceğim.
É a minha filha.
Esa es mi hija.
Querida, nós já sabemso que o teu Dia dos Namorados esá arruinado.
Tatlım, Sevgililer Günü'nün berbat olduğunu öğrendik.
Mas se já esá vendido...
Ama zaten satılmışsa...
Bem, esa é uma razão.
Evet, sebeplerden biri bu.
O que esá a acontecer?
Neler dönüyor burada?
Força, tigre... esa.
Hakla onları, kaplan. Dişi...
Prinþesa a mais bela do universo!
Evrenin en güzel prensesi!
Prinþesa da história.
Masallar prensesi.
Fala.
Cuéntanos lo que tú viste esa noche.
Chin... esa.
Çin-emek.
- O que você esá a fazer?
Ne yapıyorsunuz?
Aquela não tem mãe.
- ESA, ESA NO TIENE MADRE. - Evet.
Prezada Srta. Sarah Wise : A E.S.A. estende a sua gratidão a si e ao Sr. Sam Talbot pelo sacrifício... feito para criar o sistema de segurança.
Sevgili bayan Sara Wise, ESA size ve eşinize gelecekte olacaklar için özür borçludur
- Manda foder esa puta, mano.
Becer şu kaltağı, köpek.
As imagens de satélite ESA indicam que ambas aumentaram de tamanho, sem dúvida devido à passagem por águas pouco profundas.
ESA uydu görüntülerine göre ikisini de büyüklüğü arttı. Şüphesiz sığ sulardan geçtikleri için.
- Enquanto isso, acedemos a um satélite ESA para triangular a área.
- Siyah Mercedes'i. Aynı zamanda bir de ESA uydusu kullanıyoruz. Bölgeyi üçgenlere ayırıp taraması için.
Espiritu Esa-ala.
Espiritu Esa-ala.
ESA ALA - transporte do dia 34 Caving
ESA-ALA - Mağara dalgıçlığı GÜN 34
Cave Esa-ala.
Esa-ala Mağarası
À uns dois anos atraz ninguém teria acreditado que esa tribo errante de músicos Jamaicanos encheriam o Maple Leaf Gardens em Toronto.
Birkaç sene önce kimse bu yırtık pırtık müzisyen gurubunun Toronto'da Maple Leaf Gardens'ı dolduracağı düşünülemezdi.
Vamos, há helicópteros. ¡ Saca esa câmara de aquí! Vamos, vamos, vamos.
Hadi helikopter var geti r kamerayı
- E o major esá a tua procura
- Ve binbaşı seni arıyordu.
- Bem, ela... ela esá estável, mas é um traumatismo craniano muito severo.
Sabit. Ama geçirdiği kaza çok ciddi.
Digo, não faço ideia do que está a fazer esa coisa funcionar.
Bu şeyi ne çalıştırıyor bilmiyorum.
Na verdade, eu entendo o que ele esá a dizer.
Aslında dediğini anlıyorum.
Esá bem, então explica-me como é que ela estava no teu carro a sair da cena de um homicídio e de um rapto?
Peki. O zaman cinayet ve kaçırma olayının yaşandığı yerden nasıl senin arabanla ayrıldığını açıklar mısın?
O que esá a acontecer, não é agora.
Aslında olanlar şimdi olmuyor.
- Esá sozinho.
- Tek başına.