Translate.vc / Portuguese → Turkish / Ías
Ías translate Turkish
94 parallel translation
Henry importar-te-ías se te pedisse que te fosses?
Harry, gitmeni rica etsem? Gitmeli miyim Bay Gray?
- Para quê se não ías concordar.
- Fakat etrafta gevezelik etmeni istemedim.
- É o que ías dizer?
- Beni kastettin değil mi?
Pensei que te ías encontrar com o Johnny.
- Johnny'yle buluşacağını sanıyordum. - Nerede o?
No Saloon pensei por momentos que ías disparar contra mim.
Birahanedeyken bana ateş edeceksin sandım.
Porque não ías ganhar nada com isso.
Çünkü sana bir faydası yok.
Eu pensava que tu ías gostar de eu começar a familiarizar-me com computadores.
Bilgisayarlara alışmamı takdir etmen gerekiyor.
Pensei que ías ter comigo ao lago.
Düşündüm de, gölde benimle buluşacaktın.
Não ías acreditar. Estava numa grande cratera, sabes.
Bana inanmayacaksın ama... büyük bir kraterin içindeydi.
Não percebi que ías trazer tudo contigo.
Bunları da yanında getirdiğini fark etmedim.
Acho que não ías compreender.
Anlayacağını sanmıyorum.
Tu disseste que lhe ías chamar Acampamento da Liberdade!
Kampın adını Özgürlük yapacağını söylemiştin!
- Não ías achar interessante.
- İlginç bulacağını sanmam baba. - Belli olmaz.
Não ías telefonar-me ontem?
Meredith'le buluştuktan sonra beni arayacaktın.
Quando a tua mãe morreu, todos pensaram que te ías revoltar.
Annen öldüğü zaman, herkes isyan edeceğini biliyordu.
- Pensei que te ías casar.
- Evlendiğini zannetmiştim.
Eu quero dizer, dar-lhe-ías cona?
Yani, onunla çıkmak istermisin?
Eu sou apenas uma criada. Pensei que, como és um vendedor importante já não ías gostar de mim, e por isso...
Ben sadece bir hizmetçiyim ve... büyük bir işadamı olduğun için beni beğenmeyeceğini düşündüm
Hey, Casper, ouvi dizer que ías embora.
Ayrıldığını duydum.
Ías usar um feitiço em mim?
Bana büyü mü yapacaktın?
Ías odiar-me para sempre?
Benden sonsuza dek nefret eder miydin?
O que ías dizer, Ben?
Ne söylemeye hazırlanıyordun Ben?
Porque ías querer ser como eu?
Neden benim gibi olmak istiyorsun ki?
- Não ías querer saber.
- Bunu asla öğrenmek istemezsin.
Achaste que ías saír com a nossa mãe?
Annemizle çıkabileceğini mi sandın?
- Eu sabia que tu ías voltar.
Geri geleceğini biliyordum.
A Lindsey achou que não ías, mas eu sabia que tu ías voltar.
Lindsey sanmıyordu, ama ben biliyordum.
Tu disseste que não ías cortar a barba.
Sakalını kesmeyeceğini söylemiştin.
Tu disseste que não ías comprar aquela mesa de jantar.
Sen şu oturma odası masasını almayacağını söylemiştin.
Eu devia saber que me ías surpreender antes de te conseguir encontrar.
Ben seni bulmadan önce senin sürpriz yapacağını tahmin etmeliydim.
Por 500 Dls, ías querer que o teu encontro fosse fresco como uma margarida.
500 dolar için çıkacağın kızın papatya kadar taze olmasını istersin.
Ías fazer aquilo?
Sen bunu yapacak mıydın?
Pensei que ías ficar satisfeita.
Ayrılma olayına memnun olacağını düşünmüştüm.
Pensava que ías estudar hoje à noite.
Bu akşam ders çalışmayacak mıydın?
Certo, tu apenas me ías envolver num esquema de organização dum jantar beneficiente falso, e deixavas-me a arcar com as consequências enquanto fugias da cidade.
Evet. Beni, sadece, sahte bir hayır gecesi düzenlemekte kullanacak ve sonra ben bunun derdi ile uğraşırken sen de şehirden kaçıp gidecektin.
Ías adorar viver essa fantasia clichê de adolescente, seu pila mole.
O klişe, delikanlı fantezisini yaşamaya bayılacağından eminim.
Bem, eles disseram que ías agir assim.
Kendini beğenmişliğini duymuştuk.
De qualquer modo, penso que ías sentir-te melhor se falasses com a família dele.
Neyse, bana sorarsan adamın ailesiyle konuşunca kendini daha iyi hissedersin.
Não ías ver a minha mãe hoje.
Bugün annemle tanışacaktın.
Spencer, eu sabia que ías ser tu que virias até à cabana para saber de mim.
Spencer, beni merak edip kulübeme gelenin sen olacağını biliyordum.
- Ías para a cadeia?
- Hapse girmek mi istiyorsun?
- Tu ías dar o meu nome?
- Birisinin adını sen verdin?
Ías dizer-me que raio se está a passar?
Neler olduğunu anlatacak mısın?
Sabes, eu não sabia se ías lá estar, portanto...
Burada olacağını bilmiyordum...
Então eras tu que me ías deixar leite e biscoitos!
Bisküviler ile sütü bırakan sen misin?
Ao menos percebe que esta não é a melhor maneira de lidar com a tua fúria, a maneira que disseste que ías fazer.
En azından kabul et, yapacağını söylediğin şey, öfkenle baş etmenin yolu değil.
Disseste que ías parar de bater em coisas quanto te irritasses!
Sinirlendiğinde eşyalara vurmaktan vazgeçeceğini söylemiştin?
É deste modo que me ías ajudar?
Bu mudur senin yardımın?
destroçar-me-ías completamente.
Beni de yok ediyor olursun.
OH, supu-lo. Supunha que era isso que ías dizer.
Böyle söyleyeceğini tahmin etmiştim.
Ías me mostrar o que é ser uma caçadora.
Hani bana avcının gücünü gösterecektin?