Translate.vc / Portuguese → Turkish / Íris
Íris translate Turkish
1,299 parallel translation
Mas, na realidade, Gretchen... Não é mais disparatado do que um cão encontrar um arco-íris.
Ama işin aslı, Gretchen bu iş bir köpeğin gökkuşağını keşfetmesinden daha delice değil.
Eu sou o cão que viu o arco-íris.
Ben gökkuşağını gören o köpeğim.
- Tinha um lindo arco-íris com " "Adoro-te, Bob" "...
İçinde "Seni seviyorum, Bob" yazan bir gökkuşağı çizecektim ve...
Espera, vou buscar-te suspensórios do arco-íris.
Dur sana Ramo'nun pantolon askısını getireyim.
- Está bem. Vamos vestir camisolas iguais, dar passeios nas montanhas e só voltamos para casa depois de vermos um arco-íris.
Aynı süveterlerden giyeriz, dağlarda yürürüz ve gökkuşağı buluncaya kadar eve dönmeyiz.
A Aliança do Arco-íris.
Şu, şu... Gökkuşağı Koalisyonu.
Uma bola flutuante que reflectia todas as cores do arco-íris e mais umas novas tão belas que eu me ajoelhei e chorei.
Gökkuşağı renkleriyle yanar söner kocaman bir top. O kadar güzeldi ki dizlerimin üzerine çöküp ağlayıverdim.
Ela está bem e de momento contempla um lindo arco-íris. Que sobrevivente.
Artık iyiymiş ve çok güzel bir gökkuşağına bakıyormuş.
A nossa casa, um arco-íris, uma mão branca a apertar uma negra.
İşte evimiz. Gökkuşağı. El sıkışan beyaz ve siyah iki el.
Neste momento, a íris está mesmo em frente ao horizonte plano.
- Şu an için, göz ufuk çizgisinin oluştuğu düzlemin hemen önünde.
A íris estará no lugar?
Göz takılmış olacak mı?
Abram a íris.
Gözü açın.
Eu estava quase a fechar a íris.
- Gözü kapatmak üzereydim.
Fechem a íris.
Gözü kapatın.
Se a íris sucumbe ao calor e perde a sua integridade, não teremos maneira de impedir que a radiação se espalhe pela base. Temos de evacuar.
Eğer göz ısıya dayanamaz ve parçalanırsa..... üssü radyasyondan korumak için hiç bir yol bulamayız.
A íris ainda está a aguentar, mas está a aquecer.
Göz hala yerinde ama ısınmaya devam ediyor.
- O calor acabará por derreter a íris.
- Isı eninde sonunda gözü eritecek.
Obrigado por abrirem a porta, que vocês chamam íris.
O, "Göz" dediğiniz giriş aletini açtığınız için sizlere teşekkür ederim.
- Abram a íris.
- Gözü açın.
Os sistemas de controlo do portal estão inoperativos, até a íris.
Yıldız Geçidi kontrol sistemleri ve fazlalıkları çalışmıyor, göz de dahil.
Os Goa'uid tentaram fazer com que os Tollans nos mandassem uma bomba pela íris.
Goa'uldlar Tollan'lara gözden bir bomba göndertmeye çalıştılar.
Foram os Tollans que tentaram mandar o engenho explosivo pela vossa íris.
Göz'ünüzden içeri patlayıcı aygıt göndermeye teşebbüs eden Tollanlardı.
Senhor, não consigo fechar a íris.
Efendim, gözü kapatamıyorum.
Eu gostaria de saber por que, em nome de Deus, não conseguimos fechar a íris.
Bilmek istediğim tanrı aşkına gözü neden kapatamıyoruz?
Somente fechar manualmente a íris.
Tek çözüm gözün elle kapatılması.
Abram a íris.
- Gözü açın.
Com pintas das cores do arco-íris...
Gökkuşağı renklerinde süslenmiş...
Estão à procura de Peixes arco íris, e a sua defesa é juntarem-se em cardumes caóticos de Peixes arco íris.
Savunmaları, akıl karıştıran parlak gümüş sürüler halinde bir araya gelmek olan gümüş balıklarını ararlar.
Os Carangidaes tentam contornar isso conduzindo os Peixes arco íris para o recife.
Jack'ler bununla, gümüş balıklarını resiflere doğru sürerek başa çıkarlar.
Mas percebe que não lhe posso dar novas íris.
Sana yeni irisler veremeyeçeğimi anlıyorsun, değil mi?
No meio do arco-íris.
Gökkuşağının içinde.
Estava muito barulho no arco-íris. Como se houvessem trovões.
Gökkuşağının içi çok gürültülüydü, sanki içeride gök gürlüyordu.
O arco-íris.
Gökkuşağına.
Isso é um arco-íris?
O bir gökkuşağı mı?
Isto é um arco-íris?
Bu bir gökkuşağı mı?
Para o arco-íris?
Gökkuşağına mı?
É um arco-íris.
Gökkuşağı.
E ela quer que tu te encontres com ela dentro de um arco-íris.
Anlıyorum. Onunla gökkuşağında buluşmanı istiyor.
É o arco-íris.
Gökkuşağı.
Todas as cores do arco-íris do magenta ao azul.
Leylaktan maviye gökkuşağının renkleri gibidirler.
Garanto-te que o filho da puta do Randolph viu o seu último arco-íris ( Rainbow ).
Yemin ederim o kahrolası Randolph son gökkuşağını gördü.
Pareces um arco-íris.
- Öyle mi? Gökkuşağına benzedin.
E há lotes de chupa-chupas e arco-íris lá fora, também!
Ve dışarda bir sürü... renkli lolipoplar var.
Aquelas perguntas super difíceis sobre relações espaciais, as razões da ocorrência de arco-íris e porque temos de estar atrás do Sol para os ver.
Saçmalık derecesinde zor olan uzaysal sorular var ya? Hani gökkuşakları neden olur ve niye onu görmek için güneşin arkasında durmamız gerekir falan?
"Porque o arco-íris só pode ser visto quando o sol está atrás da pessoa?"
"Gökkuşağı neden gözlemci güneşi arkasına alınca görülür?"
Íris prejudicada, provável ruptura do globo.
İris hasarlı. Muhtemel yuvar yırtılması.
proteínas em todas as cores do arco-íris.
Gökkuşağının her bir renginden protein içeren.
Proteínas com as cores do arco-íris.
Gökkuşağının her bir renginden protein içeren.
E que a Emily... que ele a encontrou num arco-íris e o enviou de volta para me dizer algo.
Hayata döndürüldüğünde beni tavandan izlediğini ve Emily'nin bana bir şey söylemesi için onu geri getirdiğini söyledi.
Num arco-íris.
Tünelde mi?
Mas a trajectória de um projéctil é arqueada, como um arco-íris.
Aslında mermi yolu gökkuşağı gibi kavislidir.