Translate.vc / Portuguese → Turkish / Ñunca
Ñunca translate Turkish
231,602 parallel translation
A mãe dele desertou, ele fez com que fosse preso, e agora chega aqui para ver o pai que ele nunca conheceu.
Annesi iltica etti, kendini tutuklattı şimdi de hiç görmediği babasının peşinden buraya geldi.
Que ele nunca viu.
- Onun oğlu o. Hiç görmediği oğlu.
Eu nunca tive um namorado antes.
Önceden hiç erkek arkadaşım olmadı.
Quero dizer, isso pode nunca mais voltar a acontecer.
Bir daha böyle bir şey yaşanmayabilir.
Aquilo nunca mais pode voltar a acontecer.
Böyle bir şey bir daha olamaz.
A mãe dele desertou, ele fez com que fosse preso, e agora ele chega aqui para ver o pai que ele nunca conheceu.
Annesi iltica etti, kendini tutuklattı şimdi de hiç görmediği babasının peşinden buraya geldi.
Nunca mais comprar cereais ao Ocidente.
Batıdan tahıl almak yok.
E não se passa nada de errado contigo... nunca.
Ayrıca sende hiçbir sorun yok, hiç de olmadı.
Eu nunca lhes menti antes.
Onlara hiç yalan söylememiştim.
Assim que eles começam a preocupar-se com alguém, eles nunca mais param.
Biriyle ilgili endişeye başladılar mı, bir daha durmazlar.
Tu sempre foste um crânio, Henry. Só que ninguém o dizia porque tu nunca fazias nenhum trabalho.
Sen hep zekiydin Henry ama çaba göstermediğin için kimse anlamadı.
Isso nunca irá funcionar, Henry.
- Bu iş böyle yürümez Henry.
A minha mãe... na verdade nunca falava sobre ele... mas eu ando a ter estas recordações.
Annem ondan pek bahsetmezdi ama sürekli bazı anıları hatırlayıp duruyorum.
Eu nunca vi registos como esses.
O tarz kayıtları görmedim.
Eu sabia que a América fazia coisas terríveis, mas eu nunca pensei...
Amerika'nın feci şeyler yaptığını biliyordum ama aklımdan geçmezdi...
A maioria das pessoas nunca chega a perceber isso.
Çoğu insan hayatı boyunca çözemez bunu.
Então eu nunca poderei ter um namorado?
- Yani hiç erkek arkadaşım olamaz mı?
Não posso acreditar que nunca mais o iremos voltar a ver.
Onu bir daha göremeyeceğimize inanamıyorum.
Nunca ninguém disse isso.
Kimse öyle bir şey demedi.
Eu acho que é mais... há uma parte em mim... na qual eu nunca tinha pensado.
Bence daha çok içimde önceden düşünmediğim bir parçam varmış sanki.
Nós nunca tivemos a mesma opinião neste assunto.
Ortak yolu bulamıyoruz bir türlü.
Nunca mais?
Hiç mi?
Eu nunca pensei muito sobre isso.
- Onu pek düşünmedim.
Nunca?
- Hiç mi?
Credo! Nunca tinha visto nada assim.
Tanrım, ben hayatımda böyle bir şey görmemiştim.
Ele é um velho e querido amigo, e nunca está demasiado ocupado para ajudar alguém em apuros.
Çok sevdiği eski dostudur kendisi ve birinin yardıma ihtiyacı varsa asla geri çevirmez.
Credo. Nunca tinha visto nada assim.
Tanrım, ben hayatımda böyle bir şey görmemiştim.
Nunca tão ocupado que não possa ajudar alguém em apuros.
Birinin yardıma ihtiyacı varsa asla geri çevirmem.
Nunca fui.
Hiç evlenmedim.
E por favor, nunca mais voltes.
Lütfen bir daha da gelme.
Estava a desenvolver com ele a criação de uma fonte... mas nunca o recrutou.
Onu bir kaynak yapmaya çalışıyordun ama tarafımıza katamadın.
Todos estes anos... eu nunca mais vi nela a rapariga que conheci.
Bunca yıldır onu bir daha göremedim, o tanıdığım kızı.
Porquê tu nunca me contaste?
Bunu bana niye hiç anlatmadın?
Quero dizer, ajuda que nós nunca nos vemos um ao outro...
Birbirimizi görmememizin de faydası var.
Apenas nunca querer parar.
Durmak istemeyiz.
Ela nunca viaja...
Hiç seyahat etmemiş.
Achamos que não devias ter que andar perto dele nunca mais.
Artık o adamın yanında bulunmaman gerektiğini düşünüyoruz.
E nunca o iremos fazer se tu não quiseres que o façamos.
Ayrıca sen istemezsen hayatta yapmayız.
Eu nunca ouvi falar disto antes.
- Ben böyle bir şey duymadım hiç.
Ele nunca quer ir.
Hiç gitmek istemiyor.
Bem, nunca iremos saber.
- Hiç öğrenemeyeceğiz ama.
Ouve, desiste. Eu nunca vou fazer karaoke.
Pes et o zaman, asla karaoke yapmam.
Tu podes mudar toda a vida dele e ele nem sequer nunca o iria saber.
Hayatını tamamen değiştirebilirsin ama haberi bile olmaz.
Ele nunca irá deixar os justos vacilar. "
"Doğru insanın sarsılmasına asla izin vermez."
Nós nunca conseguimos ultrapassar isso. Mas desde a nossa última tentativa há três anos, nós temos estado a trabalhar uma nova abordagem.
Bunları hiç aşamadık ama üç sene önceki son teşebbüsümüzden beri yeni bir yaklaşım üstünde çalışıyoruz.
Nós nunca discutimos operações.
Operasyonlardan bahsetmedik.
Na minha área. Nunca me falaram dele.
Benim alanıma giriyormuş ama hiç ismi söylenmedi bana.
Nós nunca faríamos algo assim de animo leve. Obviamente.
Bunu hiçbir zaman öylesine kullanmayız tabii.
Nunca o fiz, nunca farei.
Hiç yapmadım, yapmayacağım da.
Eu nunca conheci essa pessoa, eu nunca antes ouvi esse nome.
Dediğiniz kişiyle karşılaşmadım hiç, bu ismi daha önce duymadım.
- Eu nunca estive em Dyatkovo.
- Dyatkovo'ya hiç gitmedim.