Translate.vc / Portuguese → Turkish / Ópera
Ópera translate Turkish
1,570 parallel translation
Sra. Loretta Forbes, de Encino, 46 anos, gosta de ópera, balé...
Bay. Loretta Forbes of Encino, 46, opera, baleden hoşlanır
Para uma coisa temporária... algo como ópera, tênis, balé... mas nada de... sabe?
Bilirsin, belki bir temel aralıkta gibi opera gibi bir şey... Tennis, bale, ama sadece değil.. bilirsin.
A ópera não é muito popular aqui, pois não?
Opera burada pek revaçta değil, değil mi?
O Sr. D também adorava ópera, era um fã ferrenho de ópera.
Bay D operayı da severdi, son derece opera fanatiğiydi.
Então ele envolveu-se, com uma estrela de ópera.
Derken, bir opera sanatçısı ilgisini çekti.
Ópera é agora oficialmente tabu no andar de cima.
Opera yukarıda artık resmen tabu haline geldi.
Sempre que quaisquer cantores de ópera quebram o contrato, ele fica um pouco...
Ne zaman bir operacı kontratını bozsa,
Alguns prédios deste fundo não estão no lugar certo... para esconder a Ópera e a ponte do Porto de Sydney.
Birkaç binanın yeri değişti. Opera ŞaIonu'nu ve Şyndey Rıhtımı Köprüsü'nü kapattık.
Gosta de ópera, Miss Cluny?
Opera sever misiniz bayan Cluny?
Queres ir à ópera no sábado?
Cumartesi operaya ne dersin?
Gosta de ópera, Leo?
- Leo, opera sever misin?
E agora ele só reza para que fique com o contrato com o Ballet Ópera de Paris.
Şimdi de Paris Opera ve Balesi'ndeki şu işi almam için dua ediyor.
Oh, e Ópera da Terra.
Oh, ve Dünya operası.
Aqui é uma parte interessante da ópera.
İşte operedan ilginç bir bölüm.
Às vezes, sentam-se a ouvir ópera e choram!
Bazen oturup opera dinliyor ve ağlıyorlar.
Parece que isto o aborrece um pouco. Ópera!
Galiba bu seni biraz rahatsız ediyor Frank.
Um tom novo para a ópera.
Operaya yeni yüz.
Não sei se vamos à ópera ou ao ballet.
Opera mı olur yoksa bale mi? Bilemiyorum.
- É melhor do que ver ópera.
- Hey... Oprah'ı izlemekten daha iyi.
O Doutor sugeriu que o acompanhe durante sua próxima apresentação de ópera.
Doktor, sonraki operası için refaket etmemi teklif etti.
Nada de ópera.
Opera yok.
Como em O Fantasma da Ópera, um personagem atormentado que é acalmado pela música.
"Operadaki Hayalet'e" göre müzik tarafından yatıştırılan ezilmiş bir kişilik.
Pratico as minhas línguas, tenho a ópera e estou a iniciar-me no ioga.
Dilimi geliştiriyorum, opera izliyorum ve yogaya başlıyorum.
Como a ópera.
- Görmek ve duymak. Opera gibi.
Esperava que ele aparecesse a dirigir "La Scala" ou a ópera de Berlim.
Ondan La Scala'yı yada Berlin Opera'sını bekliyordum.
- Falo, pensas que isto é uma ópera?
Şimdi de Oprah mı oldun?
A maior cantora de ópera!
En bütün opera şarkıcısı!
Maria Callas em filme, a maior estrela da ópera... cantando as suas grandes interpretações.
Maria Callas sinemada, en büyük opera sanatçısı en büyük rolünde şarkı söylüyor.
- Num teatro de ópera?
- Bir opera binasında mı?
Ele é uma personagem de ópera, é uma ficção, não é?
O operada bir karakter, hayali bir şey.
A ópera é voz, a ópera é musica.
Opera sestir, opera müziktir.
A casa de ópera que eu estava a renovar para ouvir a música que a minha mulher Maria gostava.
Onardığım yuvam. Tatlı karım müziği çok sevmişti.
Eu adorava-o. Eu levava-o a eventos desportivos e ao ballet e à ópera.
Maçlara, baleye, operaya götürüyordum.
Eu canto na Ópera Metropolitana e a Blake Media contribui com 50 % do orçamento.
Metropolitan Opera'da söylüyorum ve Blake Media bütçemizin yüzde ellisine katkı sağlıyor.
Portanto, em nome da Ópera :
Bunun için, tüm opera adına :
Se têm ambos, sentem-se culpadas e angariam dinheiro para a ópera.
Eğer ellerinde her İkisi de varsa, kendilerini suçlu hissedip operaya yardımda bulunurlar.
Há pouco tempo, um homem sábio disse-me que as pessoas só se preocupavam com sexo, dinheiro... e ópera.
Kısa bir süre önce bilge bir adam bana insanların yalnızca para, seks ve operayı umursadığını söyledi.
Eu não tenho dinheiro, porque sou um swami e... os swamis não gostam de ópera porque... não dá para dançar.
Benim hiç param yok, çünkü ben bir Suami`yim. Biz, Suami`ler, operadan hoşlanmayız çünkü dans etmeye uygun değil.
Uma ópera.
Bir opera binası.
- Alguma vez foi à ópera?
- Hiç operaya gittin mi?
Ela tinha sido cantora na Ópera Kolozsvár.
Önceden Kolozsvár Operası'nda şarkıcıydı.
Mas também não há ópera nenhuma que não acabe mal.
Ama bana hep mutlu olacak bir şeyler bulmam gerektiğini söylerdi...
Fundada em 1853, esta jóia do Estado Centenário foi a região do país com os primeiros teatros de ópera as mais antigas minas de ouro, o terceiro maior chili cozinhado, e um mundialmente famoso neurocirurgião.
1853'te kurulan bu değerli Colorado eyaleti ülkenin ilk opera binalarından birinin, en eski altın madenlerinin, üçüncü en büyük biber yarışmasının ve hatta tesadüfen de olsa dünyaca ünlü bir beyin cerrahının yuvasıdır.
Lembro-me do ano em que tive lições de ópera. Vá lá, Deb...
Opera dersleri aldığım yılı hatırladım.
Na minha opinião, é a melhor ópera do século XVIII.
Bence 18'inci yüzyılın en iyi operası.
A ópera é do melhor.
Opera cızırtısı.
Também estão juntas no comité da ópera, no conselho do hospital e na sociedade horticultural. Já percebi.
Aynı opera komitesinde, aynı hastane kurulunda ve aynı bahçıvanlık topluluğunda.
Para o tecto da Ópera.
Opera binasının tavanı için.
- É ópera!
- Bu opera!
- Gostou da ópera?
Peki, operayı nasıl buldun?
Estamos na casa da ópera.
Opera evindeyiz.