Ahead translate Turkish
39 parallel translation
Когда путь кажется трудным.
# When the road looks rough ahead #
I never had the go-ahead to terminate.
Yoketme girişiminde bulunma şansım olmadı.
Уходите!
I'm not in the mood. Go ahead!
Это правда, так что все мы здесь в журнале думали... Вы должны продолжить и прислать больше этого.
Evet, ve dergideki arkadaşlarla düşündük de... you should go ahead and send over a fuckin'shitload of it.
- Go ahead!
- Tamam.
Теперь, позвольте мне перепрыгнуть вперед. Now, let me jump ahead.
Şimdi ileriye atlayayım.
THREE- - DON'T GET AHEAD OF ME. FOUR-
Benden hızlı gitmeyin.
But you haven't solved the problem, and yet you're pressing ahead.
Ama sorunu çözmedin ve devam etmekte kararlısın.
But just because one threat is behind you doesn't mean there isn't another ahead.
Ama bir tehdidin geçmiş olması başka birinin gelmediğini göstermez.
d I don't care what you say anymore d d this is my life d d go ahead with your own life d d leave me alone d
"Benim hayatım bu." "Kendi hayatına devam et." "Yalnız bırak beni."
Ah, way ahead of you.
Çoktan önünüzdeyiz.
Go ahead.
Sen anlat.
No, go ahead, please.
Lütfen, otur.
Here, go ahead...
İşte, alın...
Давайте, мадам.
Go ahead, Madam.
There's a weigh station half mile ahead of the place the body was discovered.
Cesedin bulunduğu yerin yarım mil ilerisinde bir yük kontrol merkezi var.
Wait a second, Shaw, half mile ahead of the body? - That doesn't do anything for me. - No.
Shaw, cesetten yarım mil ilerideyse bunun bana bir faydası yok.
Я снимался в "На всех парах" у мистера Кинга.
Lasky'de Bay King ile birlikte "Full Steam Ahead" di çektik.
* * *
â ™ ª there's no win or lose â ™ ª so go ahead, make your move â ™ ª â ™ ª let's just pray that it's good enough â ™ ª
Убедитесь что вы перевели часы вперед.
Make sure you turn those clocks ahead.
You stick that knife of judgment in me, go ahead, but make no mistake, his blood is just as much on your hands as it is on mine.
Sapla o eleştiri oklarını kalbime, durma. Ama sakın hata yapayım deme. Kanı benim elimde olduğu kadar seninkinde de var.
So, I'm gonna go ahead and blame my behavior on the heat.
Biraz daha ileri gidip, davranışlarım için sıcağı suçlayacağım.
Go ahead and write it down for us, Frank.
Devam et ve bizim için bunları yaz, Frank.
Go ahead.
Devam et.
All right, you go ahead to the hospital.
Adamı görmüş. Tamam. Sen hastaneye git.
So, from tomorrow, it's full speed ahead for the ball.
Yarından itibaren, baloya tam hız hazırlanacağız.
Даже думал, что это больно, Вы знаете, он держал - he kept reassuring me that, yeah, we're still ahead, we still got this.
Acımasna rağmen, biliyorsunuz, o beni - rahatlatmaya devam etti, evet, hala öndeyiz, hala başarabiliriz..
Wow. Always one step ahead.
Her zaman bir adım önde.
Go ahead, call it in.
Hadi, içeriye haber verin.
Так, Миллс, продолжай.
Pekala, Mills, go ahead.
Ye, I'm way ahead of you, Dad, and thank you for stopping by.
- Evet, onu anlamıştım baba. Uğradığın için sağ ol.
Just tell me your assigned number, I can go ahead and do it for you.
- Numaranızı söyleyin, adınıza yapayım.
There's still plenty of road ahead.
Hala önümüzde yol var.
And they're ahead of me on the waiting list.
Ve bekleme listesinde benden öndeler.
Go ahead.
Hadi.
Иди и ответь ему.
Go ahead ve kendisine cevap.
Давай
Go ahead.
Let's get him with a sketch artist. Way ahead of you, bro.
- Robot resim için çağıralım.
Переводчики : vernita, kalibr, xomjk07, Angel _ ck, GreenAlien, claude01
d There's a beautiful river d d In the valley ahead d d There'neath the oak's bough d d Soon we will wed d d Should we lose each other d d In the shadow of the evening trees d d I'll wait for you d d Should I fall behind d d Wait for me d