Answer translate Turkish
53 parallel translation
If I answer right or wrong
Doğru ya da yanlış cevap vermem
There ain't nothing you could ask I could answer you, but I won't
Sorabileceğin bir şey yok yanıtlayabilirim, ama yanıtlamam
There ain't nothing you could ask I can answer you, but I won't
Sorabileceğin bir şey yok yanıtlayabilirim, ama yanıtlamam
Лучшие ящики и коробки. После, когда они его прочтут, они смогут его использовать для утепления одежды. Это хорошо звучащее бизнес-решение.
That's the kind of answer you get Muhafazakâr bir Amerikalı... from a conservative American businessman,... işadamından duyabileceğiniz bir cevap bu : "Evet, bırak okusunlar okumayı bitirdikleri zaman da, yaşadıkları piyano kutularındaki delikleri tıkayabilirler."
I always answer "yes".
~ Hep "evet" diye cevaplıyorum. ~
If the answer's yes.
~ Eğer cevap evetse. ~
Я не знаю ответа на это. I don't know the answer to this.
Bunun cevabını bilmiyorum.
Лемэй ответил-бы, конечно-же, - "Надо." LeMay's answer would be, clearly, "Yes."
LeMay'in cevabı kesin olarak "Evet." olurdu.
Откровенный ответ это : мы не знаем что там происходит. The frank answer is we don't know what is going on out there.
Dürüst cevap şu ki, orada neler oluyor bilmiyoruz.
My answer is'Yes'. But my judgment is'No'.
Ama kanaatim "hayır".
И во-вторых... And secondly никогда не отвечай на вопрос который задан тебе. ... never answer the question that is asked of you.
İkinci olarak asla sana sorulan soruyu cevaplama.
Отвечай на вопрос который ты хотел-бы что-бы тебе задали. Answer the question that you wish had been asked of you.
Sana sorulmasını istediğin soruyu cevapla.
Oh, I need know the answer Where I'll be laid
Oh, cevabı bilmeliyim Nereye yatırılacağımı
You answer the door.
Kapıya sen bak.
# А если он не отвечает?
And if he doesn't answer
# А если все еще не отвечает?
And if he still doesn't answer?
All you have to answer to is yourself.
Sadece kendine hesap veriyorsun.
Violence isn't the answer.
Şiddet çare değildir.
Violence is the only answer.
Şiddet tek çaremiz.
Pilar just doesn't disappear and no one has to answer.
Pilar, kaybolduğunda kimsenin umursamayacağı birisi değil.
Someone has to answer.
Birileri konuşacaktır.
С помощью манипулирования они добиваются желаемого ответа, прежде чем будет задан сам вопрос. О, Гая.
They maneuver them to proper answer them before question that is ever per to tongue
But I guarantee when you do, she's not gonna answer you. She's only gonna question you back, Ray.
Ama eminim ki sana cevap vermeyecek ve seni sorgulayacak.
She doesn't want to answer your question.
Sorunu cevaplamak istemiyor.
Now, that's a question only you can answer.
Bu soruyu sadece sen cevaplayabilirsin.
Джафар участвует в переписи.
Jafar Answer the Census
And there's your answer.
Ve işte cevabın.
Doing it his way, refusing to take no for an answer,'cause that's how he got his fortune.
İşleri onun yöntemiyle yapmayı, hayır cevabını kabul etmemeyi öğrenmem lazım. Çünkü adam servetini böyle yapmış.
Could you give him a polite answer?
Ona kibarca bir cevap verir misin?
Just need an answer.
Evet mi, hayır mı?
Answer your phone, babe.
Telefonuna cevap versene tatlım.
Well, that's a funny answer.
- Ne tuhaf bir cevap.
Mr Levinsonwants you to come to America to cook for him. You must promisenot to answer straightaway.
- Düşünmeden cevap vermeyeceğine söz vermelisin.
I'll be coming back at the end of the day to get your answer, okay?
Günün sonunda cevabı almak için geri geleceğim, tamam mı?
I didn't really answer.
Tam olarak cevap vermedim.
Why didn't you just answer that you were in love?
Neden ona oğluna aşık olduğunu söylemedin?
No answer.
Cevap yok.
You don't have to answer that.
Cevap vermen gerekmez.
Hey, Stewie, now that we're pals, maybe you can answer me something.
Stewie, artık dostuz. Şimdi belki bana bir şeyin cevabını verebilirsin.
That requires an answer.
Bunun hesabı verilmesi gerekiyor.
- Ok, that is not an answer!
- Bu bir cevap değil!
I can't answer that for you.
- Buna cevap veremem.
* Ищущий ответа *
♪ Searching for the answer ♪
That's not a real answer.
Bu, gerçek bir cevap değil.
Elena hired you to drive her around, answer the phones.
Bize hapishaneden çıktıktan sonra Elena'nın şoförlük yapman ve telefonlara bakman için işe aldığını anlattın.
I'm not sure what I want, to answer your question.
Sorunu cevaplayabileceğimden emin değilim.
My... my entire life just went enron, and... that's your answer?
Tüm hayatım alt üst oldu ve senin cevabın bu mu?
We'll discuss amongst ourselves and come back to you with an answer.
Aramızda tartışıp size bir yanıtla döneceğiz.
That man has a goddamned answer for everything.
O adam her sorunun cevabı.
Not to answer what?
- Neye?
♪ You only answer ♪
Cevabın sadece