Basa translate Turkish
6,301 parallel translation
Прости, просто я подумала, что у тебя целый шкаф с одеждой.
Üzgünüm, tıka basa dolu dolabın var diye düşünmüştüm
Её жизнь не была сложной. Она не приспособлена к подобному дерьму!
Böyle boktan işlerle başa çıkabilecek gücü yok!
Заноза в заднице, вся эта охрана.
Tüm bu güvenlikler tam bir başa bela.
Это невозможно.
Başa gelen çekilir.
А потом ее мама умерла и у меня не было возможности поговорить с ней об этом и я не знаю лучше способа обсудить это.
Sonra annesi öldü, ve onunla bunun hakkında konuşma şansım olmadı. Bununla en iyi nasıl başa çıkılır bilmiyorum.
Не думаю, что она справляется с этим так хорошо, как она считает.
Zannettiği kadar başa çıkabildiğini düşünmüyorum.
Я погуглил, как справляться с эмоциональной болью и прочитал, что если написать всё в письме, а потом сжечь его, то можно исцелиться.
Duygusal acılar ile nasıl başa çıkılacağını araştırdım. Ve söylenene göre her şeyi bir kâğıda döküp kâğıdı yakarsan iyileşirmişsin.
Ты должна разбираться с ними.
Onlarla başa çıkmalısın.
Что если тебе придется превратиться, а меня не будет рядом, чтобы тебя вернуть назад.
Peki ya sen başa dönersen ve ben seni geri döndürmek için orada olmazsam?
В зверя превратишься?
Başa mı dönersin?
Признаю, было приятно не спасать тебя от превращения, хотя бы раз.
İtiraf ediyorum bir defalığına başa dönmediğini görmek güzeldi.
Она не приспособлена к подобному дерьму!
Böyle boktan işlerle başa çıkabilecek gücü yok!
И... как ты справляешься?
Nasıl başa çıkıyorsun?
Такие вещи нельзя похоронить.
Bu şekilde bazı şeyleri gömemezsin. Bununla başa çıkmalısın.
Так, и что мы будем делать с этим газонокосильщиком?
Tamam o zaman bu adamla nasıl başa çıkacağız?
То есть ты вернулся к тому, с чего начинал.
- Demek yine en başa döndün.
И когда мы прокетимся с тобой вдвоём?
Ne zaman ikimiz baş başa sürüşe çıkacağız?
Как же ты справишься?
Bununla nasıl başa çıkacaksın?
Так что оставьте себе эту коробку с обманом, а меня - в покое.
O yüzden şimdi üçkâğıt kutunuzu da alın ve beni kendimle baş başa bırakın.
Я снова впереди.
Başa döndük.
Наедине.
- Baş başa.
Он не хотел возвращаться. Не мог терпеть семью.
Ailesiyle başa çıkmayı bilmiyor.
Смерть собаки, это возможность объяснить смерть.
Çünkü köpeğin ölümü bir fırsat. Çocuklarınızla ölümle başa çıkma fırsatı.
"Он просто не может осознать, настолько ты потрясная"
"Harikalığınla başa çıkamıyor."
"И любой, кто не отвечает мне на эсэмэсы, просто не может осознать, настолько я потрясная"
"Mesajıma hemen cevap yazmayanlar harikalığımla başa çıkamayanlar."
Я уверена что могу справиться с этим
Eminim başa çıkabilirim.
Назад к нулю.
Başa dön.
Я вас оставлю, пожалуй.
İkinizi baş başa bırakayım ben.
Я рад, что мы остались наедине.
Baş başa kaldığımıza sevindim.
Я вас оставлю, пожалуй.
Sizi baş başa bırakayım.
Но лечебное крыло Аркхэма полностью готово её принять.
Ama Arkham'daki hastane onun şu anki durumuyla başa çıkacak kadar donanımlı.
- Я снова главная.
- Tekrar başa geçtim.
Помаринуем ее и наведаемся к ней завтра.
Onu kendiyle baş başa bırakalım ve yarın tekrar geri geliriz.
Жена последней жертвы, ты ее еще попотеть заставила, видимо не зря, она засуетлиась.
Kendiyle baş başa bıraktığınız son kurbanın karısı ki böyle yapmakla çok iyi iş çıkarmışsınız çünkü kontrolden çıkıyor.
Слушайте, меня назначили всего полгода назад и уже 2 человека погибли.
Başa geçeli 6 ay oldu ve iki adam öldü.
А сейчас мы остались ни с чем. И наше прошлое по прежнему загадка.
Şu an en başa döndük ve geçmişimiz bir gizem olarak kaldı.
Вы знаете, мой психиатр говорит, что это самое провальное поколение, которое он видел, потому что родители настолько упростили им жизнь, что они не могут справиться с неприятностями.
Psikiyatristim, bana bu çocukların gördüğü en kafayı yemiş nesil olduğunu söylüyor. Çünkü aileleri hayatlarını çok kolaylaştırmışlar. Sanki zorluklarla başa çıkamıyorlar.
Я смогу справиться с этим.
Ben olacaklarla başa çıkabilirim.
Я готовлю для тебя и Глории, и у вас будет романтический вечер наедине.
Baş başa romantik bir gece geçirmeniz için Gloria'yla sana yemek pişiriyorum.
Да, она реагирует на давление, как сладкий Аравий Я должен вернуться домой...
Zorlamalarıma tatlı bir Arap gibi karşılık veriyor, başa dönüp duruyorum...
В Сирии правитель ввёл войска парфян, чтобы разрешить сложную ситуацию.
Suriye'de, Vali onlarla başa çıkmak için Part topraklarını işgal etti.
Ты видела, как я поступаю с моими врагами.
Düşmanlarımla nasıl başa çıktığımı gördün.
Простите, я просто пытаюсь сообразить, как психологически справиться с кошмарным фактом того, что через мой живот воткнут иглу в шею моего ребенка,
Üzgünüm, ben sadece yürütmeye çalışıyoruz oldu nasıl zihinsel başa kabus senaryosu
Обстановка на работе стала невыносимой.
İş hayatıyla başa çıkmak çok zormuş herhalde.
Делай с ним, что хочешь.
- Onunla başa çıkmanın bir yolunu bulursun.
Я с собой-то не знаю, как быть.
Ben kendimle nasıl başa çıkacağımı bile bilmiyorum.
- Не лезь к ней, а то пожалеешь.
Onunla başa çıkmak için yeterince zorlanacaksın nasıl olsa.
И кто теперь главный?
- Kim başa geçti?
Смогут ли наши сложные машины справиться с жарой, с очень горячими песчаными бурями?
Acaba arabalarımız bu uçsuz bucaksız... aşırı sıcak, tozlu alanla başa çıkabilecek miydi?
Расскажи, что случилось. Только мне.
Baş başa kaldık, neler olduğunu anlat bana.
И великий грех против нашей великой страны – быть в устрашении и в подчинении у ложных пророков.
Büyük ülkemize yapılan büyük günah korkutularak başa getirilmiş sahte peygamberler tarafından kontrol ediliyor.