English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Russian → Turkish / [ E ] / Eat

Eat translate Turkish

68 parallel translation
Закажу себе что-нибудь.
Eat-a-Pita'dan bir şeyler paketletirim.
Он пригласил ее на "Все, Что Сможете Съесть", а они захотели с нее тройную цену? !
Nişanlısı onu "All You Can Eat" e davet etti ve üç katı fatura mı ödemek istediler?
"Пожалуйста, не ешь маргаритки", второй и четвертый сезоны.
"Please Don't Eat the Daisies" 2. ve 4. Sezon.
Let Them Eat Cake Пусть едят пирожные
Bırakın Pasta Yesinler Çeviri :
Now can you stop this foolishness and make me something to eat that isn't leftovers?
Şimdi şu aptallığı kesip, bana artık olmayan bir şey hazırlar mısın?
мужчину по телевизору :... Большая Собака, чтобы поесть. ( Лай )
Big Dog to eat.
I eat cheese But only on pizza, please
Peynir yerim Ama sadece pizzanın üzerinde
Джо? Пожуй говна, урод!
Joe-Eat a bag of shit, cunt face!
. . .
# but you know you're into me # #'cause I am in the species known as sapien # # dogs used to eat me, but now they bring the paper in # * it's gonna take a lot to get me away from you * -
Та да да да.
* But I'm gonna eat it *
Я разговаривал с ней по телефону.
Kendisi, "Eat, Pray, Love" turunda.
И когда появился Брандо, заиграла "Жри, давай".
Brando'nun ilk göründüğü sahnede "Weird Al" ın "Eat It" parçası çalmaya başladı.
Не ешь, умник Ты не сможешь разговаривать
Don't eat, genius. You won't be able to talk.
Бери пример с меня не ешь неправильные шарики.
Take it from me, don't eat the wrong balls.
Ешь правильные.
Eat the right balls.
- Теперь я могу съесть?
Can I eat now?
" дарник, с которым € спала был парень из Jimmy Eat World.
Benim yattığım baterist... -... Jimmy Eat World'deki adamdı.
Положу это в книжку "Ешь, молись, люби".
"Eat, Pray, Love" kitabımın içinde saklayacağım.
Eat my ass, everybody!
Götümü yiyin!
Eat my ass, Silas!
Götümü ye, Silas!
"Съешь это" изменило мою жизнь... "
'Eat It'hayatımı değiştirdi. "
Lu Chan Let's get this battle over with and eat
Lu Chan, savaştan sonra öğle yemeğini ye.
What are we supposed to eat?
Ne yiyeceğiz?
Ну как он уже делал с Eat It Майкл Джексона Someone likes food Адель.
Michael Jackson'nın "Eat it" i ya da Adele'nin "Someone likes food" şarkısı gibi.
Ешьте побыстрее, девочки.
Well, eat up, girls. Peki, yiyin bakalım, kızlar.
Now, wipe that tragic look off your face and eat some catfish.
Şu yüzündeki hüzünlü ifadeyi sil de balığını ye.
You didn't eat anything yesterday.
Dün de hiçbir şey yemedin.
I'll eat in my room.
- Odamda yiyeceğim ben.
Eat it, Mom.
- Ye şunu anne.
Eat it.
- Ye şunu.
Eat it, you fucker.
- Ye dedim sana sürtük.
Eat that catfish.
Ye şu balığını.
Eat that fucking fish.
Ye şu lanet balığını.
Eat that fucking fish.
Ye lanet balığını.
Did you eat your fish?
Yedin mi sen balığını?
"Tryin'to get something to eat"
Tryin'to get something to eat
"Eat at Anne's" with an arrow.
"Anne'de yiyin" yazıp aşağı doğru ok koyacağız.
I might rather eat a different thing.
Başka bir şey yemeyi tercih ederim.
I don't eat the rabbits either.
Ben de tavşan yemiyorum.
Well, we eat rabbits at every meal.
Her öğünde tavşan yeriz biz.
And I am starving'cause all you have to eat in your house is your pet rabbit, and I'm an undiagnosed hypoglycemic.
Açlıktan da ölüyorum ayrıca. Çünkü evinizde evcil tavşanınızdan başka yiyecek bir şey yoktu. Ve teşhisi koyulmamış bir hipoglisemiye sahibim.
Well, we'll bring you something to eat.
Sana yiyecek bir şeyler getireceğiz.
Let's bring him something to eat.
Ona yiyecek bir şeyler getirelim.
Если я выиграю, я смогу выплатить долг и комиссионные.
What if I eat the spread, take them at even, .. ve faizini de temizleyemez miyim?
99 % of the times I've seen Linden eat, it's been in a car.
Linden'ı yemek yerken en çok gördüğüm yer arabası.
Все что ему надо - это не съесть кусок до меня.
All he has to do is not eat a piece before I do.
The entire thing falls apart if I send you to the store to get cake and you eat it on the way home.
Seni pasta almaya yolladığımda eve gelene kadar onu yersen her şey berbat olur.
как бы объяснить... hit в данном случае eat... рифма...
Hüpletmek değil, yemek o. Bu bir deyiştir. İngilizce'de vardır ya "Eat!" ve "Hit!", işte öyle.
Я заскочила спросить, не хочешь ли ты сходить на "шведский стол без ограничений".
All-You-Can-Eat'de ( sınırsız büfe ) yemek isteyip istemediğini sormak için şöyle bir uğradım.
I mean, like, I can't take bagged blood through security and pretending to eat and faking human for that long. It's just exhausting.
Güvenlikten torbalanmış kan geçiremem... ve o kadar uzun süre insan yiyeceği yiyemem.
♪ They just wouldn't eat their greens, you see ♪
Yeşil sebzelerini yemiyorlar

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]