Fact translate Turkish
51 parallel translation
Каждая группа в этой стране которая её составляет и доходит до определённого уровня имеет свой собственный журнал. У нас есть журнал "Работающих матерей", журнал "Чёрных антрепренёров",
In fact, any activity, Hatta bu ülkede, her türlü, aklınıza gelebilecek her türlü ve en az dört kişinin yaptığı her aktivitenin bir dergisi var.
" In fact, I married three
Aslında üç kez evlendim.
I mean, in fact, I think that everyone should cut their food like this :
Aslında, bence herkes yiyeceklerini... ... bu sekilde kesmeli.
А Генерал Кёртис Лемей, у которого я служил... And General Curtis LeMay, whom I served under под непосредственным руководством, во время Второй Мировой Войны, сказал : ... as a matter of fact, in World War II, was saying :
Dünya Savaşı'nda emrinde hizmet ettiğim General Curtis LeMay ise diyordu ki :
Фактически, я знаю что у них такого понимания нет. In fact, I know they don't.
Aslında olmadığını biliyorum.
When the legend becomes fact, print the legend.
- Aynen!
But I think that part of me sort of liked the fact that you turned into the troublemaker, because I was finally able to be the good one.
Sanırım bir parçam senin bir sorun çıkarıcı olmanı istiyor böylece ben iyi evlat olabiliyorum.
She thinks your reaction, the fact that you've- - well, you've given up, it's the reason why we have dropped out, why we are stuck out here in the middle of nowhere.
Tepkinizin, ya da sizin pes etmenizin geminin FTL'den çıkmasına ve ıssız bir yerde kalmamıza neden olduğunu düşünüyor.
Независимо от того, что у меня есть лучший автомобиль из представленных здесь, насколько же он выдающийся?
regardless of the fact bu sıradaki en iyi araca sahibim, ne kadar muhteşem bu?
So hot, in fact, it led to a torrid affair With Sarah's director husband.
Öyle ateşli ki bu durum, Sarah'nın yönetmen kocasıyla ihtiraslı bir ilişkiye sebep oldu.
In fact, you probably planned it all along.
Muhtemelen bunu uzun zamandır planlıyordunuz.
Point of fact - - I was against the plan from the incepti- -
Şimdi aslında - - ben plana taa en başından beri - -
Прошло уже 40 лет с момента выхода альбома Cold Fact Родригеза.
Rodriguez'in Cold Fact isimli albümünün yayınlanmasının üzerinden 40 yıl geçti.
"Как вам понравился Cold Fact?"
"Cold Facts'i beğendiniz mi?"
( Cегермен ) Остается загадкой, как первая копия Cold Fact попала в Южную Африку.
Cold Fact'in ilk kopyasının Güney Afrika'ya nasıl geldiği hâlâ gizemini koruyor.
И каждый раз вы бы нашли Cold Fact Родригеза.
Ve Rodriguez'in Cold Fact albümünü de görürdünüz.
Каждой революции нужен гимн и в Южной Африке Cold Fact стал альбомом, позволившим людям освободить сознание и начать думать иначе.
Her devrim bir şarkıya ihtiyaç duyar. Ve Güney Afrika'da, Cold Fact insanlara farklı düşünmeye başlamaları ve akıllarını özgür bırakma iznini veren albümdü.
( Сегермен ) Cold Fact был лишь одним альбомом в наших коллекциях, на протяжении 10, 20 лет он оставался просто записью, которую мы слушали и любили.
Cold Fact, koleksiyonumuzda sadece bir albümün olması ve 10, 20 senedir dinleyip zevk aldığımız tek bir kayıt olmasıydı.
Сидели на пляже и моя подруга, она сама из Южной Африки, но вышла замуж и переехала в Лос Анжелес, спросила меня : "Где можно купить Cold Fact в Южной Африке?"
Plajın oralarda oturuyorduk ve evlenip Los Angeles'e göç etmiş Güney Afrikalı bir bayan arkadaşım,... bana dedi ki,...'Cold Fact'i, Güney Afrika'da nereden satın alabilirim?
На Cold Fact было четыре имени.
"Cold Fact"'in üzerinde 4 isim var.
"Вокруг него нет ауры интриги и тайны нигде больше в мире" "потому что его два альбома, Cold Fact и Coming From Reality, " с треском везде провалились ".
"Dünyada başka hiç bir yerde onun etrafındaki kadar gizem yoktur,... çünkü iki albümü, Coming From Reality ve Cold Fact,... diğer her yerde feci bir hayal kırıklığıydı."
Из-за Cold Fact.
Hayatın gerçek yüzünü görmek.
Целая очередь из людей, несших свои гитары на подпись, компакт диски и... ( Риган ) Самым невероятным был мужчина с татуировкой Cold Fact.
Yani, gitarlarını imzalatmak için getirmiş bir dizi insan CD'lerini getirmeleri... Gördüğüm en inanılmaz şey... Cold Fact dövmesi yaptırmış bir adamdı.
У меня с собой находится для вручения Родригезу, за продажи альбома Cold Fact.
Ben buradayım, Rodriguez'in Cold Fact albümünü satışa sunuyorum.
In fact, how about I go downstairs and make a four course meal for all of you.
Hatta, aşağıya inip hepinize 4 kâse yemek hazırlayayım mı?
As a matter of fact, I saved an old couple's Christmas today.
Esasında bugün yaşlı bir çiftin Noel'ini kurtardım.
In fact, you don't know anything.
Aslında sen hiç bir şey bilmiyorsun.
- We blew the fact check.
- Bilgi kontrolünde hata yapmışız.
- We blew the fact check and there's a virus.
- Bilgi kontrolünde hata yaptık ve bir virüs var.
You blew the fact check on DSK.
Strauss Kahn'da bilgi kontrolünü unuttun.
- But to your second point, the fact that drones are...
- Ama bir diğer şey, bu insansız hava...
As a matter of fact, I can.
Aslına bakarsan, inanıyorum.
But listen, I'm man enough to accept the fact that the game has changed, that maybe I still got something to learn.
Ama dinle, Oyunun değiştiği gerçeğini kabul etmeye yetecek kadar adamım bu yüzden hala öğrenecek bir şeyim vardır.
In fact, this may be your only one ever.
Aslında bu senin için tek olabilir.
Ahh. [Chuckles] Virginia : Taking it, in fact, for credit...
Ya da dersi alıyorum diyelim, şimdilik kredi için.
In fact, I'm open to anyone, everyone.
Hatta herkese açığım, herkese.
I thought it was wonderful.As a matter of fact, I'm in Newport quite a lot.
- Bana sorarsanız harikaydı. - Aslında ben daha çok Newport'tayım zaten.
In fact, he's going to bea lot more eligible than I am.
Hatta benden daha uygun bir aday.
In fact, I'm not surewe've had our last.
Hatta daha çocuğumuz bile olabilir.
In fact, I'm wondering if you're hearing a word I say.
Aslında, söylediklerimin bir kelimesini bile duyuyor musun emin değilim.
In fact, it is that dtente which brings us all here tonight.
Aslında bizi bu gece buraya getiren o çıkışımdı.
The fact is that you knew that your brother had a medical condition, so you thought you could scare him so you can get away with murder.
İşin aslı, kardeşinizin tıbbi sorunu olduğunu biliyordunuz. Onu korkutup, cinayetten sıyırabileceğinizi sandınız.
I know for a fact that I was not wrong, so how can I look him in the eyes and say that I was?
Hatalı olmadığım gerçeğini bilirken nasıl olur da gözlerinin içine bakıp hatalıydım diyebilirim?
In fact, I have a hot date tonight.
- Ayrıca bu gece ateşli bir randevum var.
So the fact that Henry was eating at her restaurant every day is not a coincidence.
- Yani Henry'nin her gün o restoranda yemek yemesi bir tesadüf değil.
Я даже название нашей звездной паре придумал.
In fact, I came up with a power couple name for us.
In fact, I already am.
Aslını istersen, duyuyorum bile.
In fact, it was a pain in the ass.
Tam bir baş belasıydı.
Более того, она ушла потому, что у них с её парнем закрутился страстный роман.
In fact, the reason she quit is, Aslında bırakmasının nedeni, sevgilisine karşı arzu dolu olmasıydı.
Interesting fact :
İlginç bir gerçek :
In fact, you can take out the trash for the whole house.
Bundan böyle sen boşaltabilirsin.