English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Russian → Turkish / [ I ] / I mean

I mean translate Turkish

208 parallel translation
So, if I hadn't made Linux available, I mean, Ну, если бы я не сделал Linux доступной, я думаю, что не получил бы денег вообще.
Şey, ben Linuxu kullanılabilir yapmasaydım, Para da kazanamayacaktım, her ikisi de olabilir
I mean, my house is built on an old lndian burial ground.
Yani, evim eski bir Hint mezarının üzerine inşa edildi...
I mean... Sorry.
Yani...
I mean, a Ph.D. Is just as good as an MD.
Doktora da tıp doktoru kadar iyidir.
I mean, I finally find a real relationship.
Sonunda ciddi bir ilişki yakalamıştım.
I mean, that you would trust me with your child.
Bana çocuğunuz konusunda güveniyorsunuz.
I mean, we all know that Monica and I have been trying to have a baby of our own.
Hepimiz Monica ile kendi çocuğumuz... ... olması için uğraştığımızı biliyoruz.
I mean, I'm your sister and you would give your baby to these strangers over me.
Kardeşinim... ... ve sen, benim yerime bebeğini bu yabancılara mı veriyorsun?
I mean, in fact, I think that everyone should cut their food like this :
Aslında, bence herkes yiyeceklerini... ... bu sekilde kesmeli.
I mean, these things happen.
Böyle şeyler olur.
I mean, it's just a plate.
Sadece bir tabaktı.
Странный. Роберт Странный МакНамара. " Well, I mean, it is Strange.
Robert Strange McNamara.
I mean, Norman Morrison is'65. This is'67.
Bu 1967'de.
В смысле, I mean, on so many levels!
Yani kaç kere söyledim!
No, I mean, I guess it was, well, weird when когда ты начал перечислять по порядку всех президентов.
Hayır, hayır. Ama sanırım Amerikan başkanlarının adını saymaya bağladığında biraz garip gelmişti.
Я имею в виду, даже у меня есть награда за второе место за самое большое количество проданных подписок на Спортс Иллюстрейтед.
Yani benim bile I mean, even I have a second-place trophy for most Sports Illustrated subscriptions sold.
Я думаю, что я сделал в своей жизни, ведь все говорили о моем большом будущем?
I mean, what have I done in my life that anyone would say was great?
I mean, Это не имеет смысла.
Bu çok anlamsız.
I mean, it's gonna be great.
Yani herşey harika olacak.
Верхняя половина... I mean those melons, they were the real deal, but down the old goal end...
Üst tarafı yani kavunları falan, onlar harbiydi, ama altı...
Это потому, что она опустошена.
Adamım bizde gidiyorduk zaten. I mean who are we to get in the way of Woodward and Bernstein right?
Я имею в виду, он всегда выбирает самых слабых.
Yani, I mean, onlar herzaman en zayıf sürülere gider.
I mean, um, save-zilla?
- Kolpa-zilla da nedir?
I mean, for him.
Yani, onun için.
I mean, there's no way of knowing how long this winter will last.
Bu kışın ne kadar süreceğini bilmemiz mümkün değil.
I mean, I think we pretty much both have that covered.
Ben oldukça biz düşünmek demek çok hem de örtülü olduğunu belirtmişsiniz.
I mean, she's figured out how to power the planet out of stuff that we try to get rid of.
Kurtulmaya çalıştığımız şeylerden nasıl yakıt yapılacağını bulmuş.
I mean, I paid a lot, you know?
Yani çok para verdim.
I mean, can you imagine?
Yani inanabiliyor musun?
I mean, even as a baby, he looked gay.
Bebekken bile öyle görünürdü.
I mean, what do you do?
Yani sen ne yaparsın?
I mean, Vincent could've been lying.
Yani Vincent yalan söylüyor olabilir.
I mean, in my own way, I was I was fond of Sarah.
Yani kendimce Sarah'ya düşkündüm.
Yeah, I-I mean, we all wear the uniform, right?
Evet. Hepimiz üniformalılardanız, öyle değil mi?
I mean, that must have been why he was targeted, but, I mean, we never figured out what they were up to.
Neden hedef seçildiğini anladım ama ne ile uğraştıklarını ortaya çıkaramamıştık.
Любая помощь пригодится.
I mean, it takes a village.
No i dont mind, i mean, maybe i should, but i think i'm just too tired to figure that out, so, yeah i'm good.
Hayır, etmem. Belki, etmeliyim ama sanırım bunun için çok yorgunum, o yüzden, evet, sorun değil.
I mean it.
Ciddiyim.
I mean, the feel of that linen-cotton blend тяжело дублировать.
Yani demek istediğim keten-pamuk karışımı hissini vermek oldukça zordur.
I mean, he of all people should have known it didn't fit any ritual.
Herhangi bir ritüele uymadığını herkesten iyi bilmeliydi.
I mean, first she wants you to iron your own shirts, and now she's taking over the closet?
Önce kendi kıyafetlerini kendin ütüle diyor, şimdi de gardırobuna mı el koydu?
Мимо меня проехал гитлерюгендец, насвистывая "It Don't Mean a Thing"
HG yanımdan geçerken ıslıkla It Don't Mean a Thing'i çaldı!
Нет, я никогда не видел Мин Джо Грина голым.
Hayır Mean Joe Greene'i hiç çıplak görmedim.
- Боже, храни Костолома.
- Tanrı Mean Machine'i bağışlasın.
Now, I want you to apologize to each other and mean it.
Şimdi, birbirinizden de özür dilemenizi istiyorum, içten bir şekilde.
Когда ты меня пытаешься злить, я начинаю сам себя бесить. И мой накал выражает все, что я сказал.
Well, when you're mean, I'm a trampoline, ( Tekerleme ) so everything you said goes back and hits your ugly head.
- Извини, я не хотел тебя будить.
- I'm sorry. I didn't mean to wake you up.
В эмоций дебрях новых Понял я, какое
I need to take the stress and throw all away feelings to discover knowing undercover what it is you really mean to me Bütün stresimi atmam lazım. aslında biliyorum.
I didn't mean to come off like a brat back there.
Çocuk gibi davranmak istemezdim.
Does this mean I can leave?
Yani gidebilir miyim?
I get what you're saying, but that doesnt mean i dont want one or more of your fingers in my vagina right now.
Demek istediğini anlıyorum. Yine de, bu parmaklarını vajinamda istemiyorum demek değil.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]