English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Russian → Turkish / [ K ] / Kan

Kan translate Turkish

68,129 parallel translation
Ему платили.
Para almış ve kanıtım var.
Ты... Подумай, о чём говоришь.
Ağzından çıkanı kulağın duyuyor mu?
– Нет, я... Харви, послушай себя.
Asıl senin ağzından çıkanı kulağın duyuyor mu?
Сантехник берет деньги не за то, что стучит по трубам.
Tesisatçıya tıkanık boruyu açması için para ödemiyorsunuz.
Говорю вам, когда я постучу, вывалится куча дерьма.
Tıkanıklığı açtığımda oradan gelecek boklara hazır olun.
Всё, с меня хватит.
Yeterince dinledim. Bunlar için kanıtın yok.
У нас есть доказательство более дюжины случаев корпоративного шпионажа с твоим участием.
Şirketler arası casusluk yaptığına dair bir düzine kanıt var elimizde.
Да ради бога, но раз Майк идет на это слушание, это значит, что ты тоже что-то сделал.
Mike'ın başta mülakata kabulü senin de masum olmadığının kanıtı.
Вы можете это доказать?
- Bunu kanıtlayabilir misiniz?
Конечно, мы не... можем это доказать.
- Elbette hayır, kanıtlayamayız.
Незнание невозможно доказать.
Olmayan bir şeyin yokluğunu kanıtlamak mümkün değildir.
Испытуемый может представить свидетеля, чтобы опровергнуть обвинение, выдвинутое членом комиссии.
Bir kurul üyesinin ithamı varlığında aksini kanıtlamak amaçlı tanık kabul edilebilir.
Но ты пришел ко мне только сейчас, что означает, что-то случилось.
Bana anca şimdi gelmiş olman bir şeyler döndüğünün kanıtı.
Ты не думаешь, что это показывает только то, что тебе нужно что-то доказать?
Hepsini yıkar geçersin. Bu kendini kanıtlamaya çalıştığın izlenimini bırakmaz mı sence de?
– Я к тому, что они хотели, чтобы мир узнал, что в городе новый шериф, и своим посланием ты не пытаешься что-то доказать.
- Ne demeye getiriyorsun? - Yeni birinin başa geçtiğini herkesin bilmesini istediler. Verdikleri mesaj da kendilerini kanıtlamaya çalıştıkları değildi.
Я хорошо осведомлен о фото, которое вы выслали скорбящему мужу, но фото женщины, где она держит, а не курит сигарету, не доказывает ничего.
Yas tutan bir kocaya göndermiş olduğunuz görselden haberim var evet. Ama sigarayı içerken çekilmemiş olan görüntü hiçbir şey kanıtlamaz.
Если мы докажем, что именно это план компании, и прижмём их.
Bu yüzden eğer bunun şirketin gerçek politikası olduğunu kanıtlayabilirsek onları haklarız.
Может потому что я чувствовал, что должен тебе, или может потому что я хотел доказать миру, что я не Джессика.
Belki senin sahibinmiş gibi hissettiğim için ya da belki de dünyaya Jessica gibi olmadığımı kanıtlamak içindir.
Это может трактоваться дюжинами разных способов.
Peki, bu bir çok farklı şekilde yorumlanabilir. Bir şeyi kanıtlamaz.
Но это доказывает, что теперь мы говорим не только о моём клиенте.
Sadece müvekkilim hakkımda konuşmadığımı kanıtlar.
Как сильно мне нужно будет прижать эти ножницы к ее шее, прежде чем появится кровь?
Kan görmeden önce... makası boynuna ne kadar saplamam gerekir?
Том, что ты... что ты пытаешься доказать?
Tom, sen ne... Neyi kanıtlamaya çalışıyorsun?
Я ничего не пытаюсь доказать.
Hiçbir şey kanıtlamaya çalışmıyorum.
Но без доказательств шантажа или нападений завести дело будет непросто.
Ama tehdit kanıtı yok, taciz yok... bir dava oluşturmak zor olacak.
И у нас есть конкретные доказательства нарушения закона?
Suistimal için somut bir kanıtımız var mı?
Ты умрешь от кровопотери. Пошла ты.
Kan kaybından ölürsün.
Ты украл необходимые тебе доказательства.
İhtiyacın olan kanıtı çalmışsın.
Ему нужно демонстрировать, что он – альфа-самец, нужно доминировать над вами так, как он себе представляет, роняя своё семя в вашу бездну.
Sürünün alfası olduğunu sana kanıtlama derdinde. Kadınına döllerini akıtarak aklına hükmedebilme peşinde.
- ( анита ) Где же лестница в небеса?
Cennete çıkan merdiven nerede?
- ( адарш ) СофИя, крупному чернокожему человеку сейчас рискованно выходить через главный вход в темноте.
Sophia, karanlıkta ön kapıdan çıkan iri yarı bir siyahın kaderi pek umut verici değil.
Но визитка ничего не доказывает.
Onlar kanıt sayılmaz.
Так, что случилось?
Peki, canını sıkan şey ne?
Ну, то есть, ты в моей квартире, уже утро, а ты провела тут всю ночь, а теперь на тебе моя футболка, пахнет кофе, а я до сих пор не уверена, что проснулась. Я несу какую-то чушь?
Yani, şu an dairemdesin ve sabah ve dairemde uyudun ve şimdi de tişörtümü giyiyorsun ve kahve hazırlıyorsun ve bunun olduğuna inanamıyorum ve ağzımdan çıkan her şey çok klişe.
С анализами всё хорошо?
Kan tahlilinde hiç problem yok.
Все они сдавали кровь прямо перед исчезновением.
Kaybolmalarından birkaç gün önce... hepsi kan tahlili yaptırmış.
Кровь?
Kan tahlili mi?
Мы проводим лабораторное исследование новых для рынка продуктов.
Piyasaya yeni çıkan bir gıda takviyesi üzerinden klinik testler yapıyoruz.
Так, для начала нам потребуется взять у вас анализ крови, после этого вы можете идти, можете даже сразу отправиться в Париж.
Tek yapmamız gereken biraz kan tahlili, ve hemen hallettikten sonra çabucak sizi Paris şehrine göndeririz.
Но, проблема, мы не можем сдать кровь.
Aa, aslında biz kan veremeyiz.
У тебя кровь.
Kanıyorsun.
Я хочу доказать, что спасся не напрасно.
Bir neden için kurtarıldığımı kanıtlamak istiyorum.
Убейте любого, кого найдете.
Karşınıza çıkanı öldürün.
Мы должны доказать миру, что не нужен титул, чтобы быть джентельменом.
Dünyaya asil olmak için ünvanın olmasına gerek olmadığını kanıtlamalıyız.
В общем, твой король сейчас делает все, что я захочу, так что если не хочешь, чтобы он залил весь пол твоей кровью, полагаю, отдашь фрагмент Копья.
Esasen kralınız artık ne istersem onu yapar. Yani kanını dökmesini istemiyorsan, mızrak parçasını vermeni öneririm.
Ничто не заставляет сердце биться так, как воздух из Мелового периода.
Kalbe kan pompalatmak için taze Tebeşir Dönemi havası gibisi yok.
она ради тебя вскрыла вену.
senin için kan verdi.
Я удовлетворю Х'ронмира, Бога Смерти, когда орошу твоей кровью пустующую равнину Т'озз.
Ve ölüm tanrısı H'ronmeer'ı T'ozz'un kurumuş düzlüklerini senin kanınla sulayarak memnun edeceğim.
И если ты не понимаешь этого, то я тебе покажу.
Eğer bunu göremediysen, sana bunu kanıtlayacağım.
Тогда найди что-нибудь, что докажет ее невиновность.
O zaman onun masum olduğunu kanıtlayacak bir şey bul.
Неважно что говорили люди, неважно какие доказательства он видел собственными глазами.
İnsanlar ne söylerse söylesin, kendi gözleriyle ne kanıt görürse görsün.
А за то, что знает, где стучать.
Tıkanıklığın nerede olduğunu bulması için ödüyoruz.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]