Nt translate Turkish
22,739 parallel translation
Удивительным образом распадается туманность, оставляя после себя живое кольцо свех-горячего материала.
Nebulanın kalıntıları yüksek sıcaklıktaki malzemelerin oluşturduğu muhteşem bir görsel şölen ile dairesel bir iz bırakarak ayrışır.
Похоже, сенатор, что Вы звонили Клодии Монарх за 5 часов до того, как она сделала репортаж по утечке.
Senatör, sızıntı haberden beş saat önce Claudia Monarch ile görüşmüşsünüz.
И хочет правды, не просто найти утечку.
Doğruları istiyor. Sızıntı dememize gerek yok.
И Вы предлагаете мне закрыть глаза на утечку ради этого?
Bu sebeple, sızıntının üzerine gitme mi diyorsun?
Ого, ты выглядишь так, словно что-то случилось.
Bir sıkıntı var gibi görünüyorsun.
Ну же, мы должны найти того, кт слил информацию.
Haydi, sızıntıyı bulmamız gerekli.
Звонил Кейхил. Сказал, что есть проблемы с твоим освобождением.
Salınmanla ilgili bir sıkıntı varmış.
Всё будет хорошо.
- Sıkıntı yok.
Здесь лишь одна проблема, Уильям.
Şöyle bir sıkıntı var William ;
Майк, мне сейчас не до цитат из фильмов.
- Mike şu an film alıntılarına vaktim yok.
Я ничего не цитирую, Рейчел.
- Alıntı yapmaya çalışmıyorum Rachel.
– Это цитата из "Несколько хороших парней".
- "Birkaç İyi Adam'dan" alıntı yapıyor.
Проблемы на шоссе жизни?
Yaşam Otoyolu'nda sıkıntı mı var?
Мы должны быть смелыми и достаточно умными, чтобы сформировать наш новый мир на обломках старого.
Sadece eski dünyanın yıkıntıları üzerine bu dünyayı kurarken yeterince zeki ve cesur olmalıyız. Sadece eski dünyanın yıkıntıları üzerine bu dünyayı kurarken yeterince zeki ve cesur olmalıyız.
Да, всё нормально.
Evet bir sıkıntı yok.
Я занялась проектом "Невиновность", чтобы отвлечься от наших проблем.
Sıkıntılarımızdan uzaklaşmak için bir Masumlar Projesi davasını üstlendim.
Майк, серьезно, у тебя что-то случилось?
Mike gerçekten, bir sıkıntı mı var?
Теперь, когда у меня есть дело, которое отвлечёт меня и одновременно свяжет с тобой, да, у нас всё отлично.
Artık kafamı sıkıntılarımızdan alacak bir işim olduğu için ve aynı zamanda da seninle birlikte yapabileceğim için iyi demek az kalır.
И что именно я должна сделать в этой ситуации?
Senin takıntın varsa ben ne yapabilirim?
Если нет, тогда с тобой что-то не так.
Eğer değişmezse, sende bir sıkıntı var demektir.
Я бы пожелал вам удачи с КЦБ, Уильям, но это было бы неискренне.
SPK sıkıntılarınla ilgili iyi şanslar dilerdim William, ama içimden gelmedi.
Я не могу разглашать подробности федерального расследования.
- Federal bir davanın ayrıntılarını paylaşamam.
Скажем так : я его сильно выручил.
- Onu bir sıkıntıdan kurtardım diyelim.
– Что происходит?
- Bir sıkıntı mı var?
У тебя же не получалось его расколоть.
İçini dökmesinde sıkıntı yaşayan sendin.
– Да, но проблема в том, что нужно найти трейдеров, готовых субсидировать этого сукиного сына, учитывая его репутацию.
- Evet ama tek sıkıntı namından dolayı pisliği finanse etmek isteyecek birilerini bulmak zor.
Ничего. Я знаю, кому он не откажет.
Sıkıntı değil, kime evet diyeceğini biliyorum.
Это не те документы, которые мне нужны.
Sıkıntı yok çünkü aradığım kayıtlar onlar değil.
– А в чем проблема?
- Senin için ne sıkıntısı var?
Я направил его к вам.
- Onu sana ben sürükledim, sıkıntım bu.
Она говорила, что он волшебный... что это может перенести тебя в другой мир... и ты убежишь от своих проблем.
Sihirli olduğunu söylerdi. Seni başka bir dünyaya götürürmüş ve bütün sıkıntılarından kurtulurmuşsun.
Мне приходит конец.
Sıkıntılar yakın.
Не важно, что разрушило отношения, вы нужны друг другу.
İlişkiniz ne kadar sıkıntılı olsa da. Birbirinize ihtiyaç duyarsınız.
Доктор Кушель понимает, что с ним происходит?
Dr. Kushel sıkıntısının ne olduğunu biliyor mu peki?
Ешь давай.
Sıkıntı yok.
Но прежде чем радоваться, что рекорд был побит, попробуйте представить себя на его месте.
Fakat buna sevinmeden önce kurtarma çalışmalarındaki sıkıntılara bakmamız lazım.
Иногда добыча была скудная, и мы сами выбирали ей жертву.
Bazı yıllar tedarik sıkıntısı olduğunda kurban için ona yardım ediyoruz.
Можно сказать, ты стала одержима.
Sanırım takıntılı hâle geldiğini söylemek yanlış olmaz.
Я позвоню из машины, чтобы узнать подробности.
Arabadan arayıp ayrıntıları bildiririm.
Не... не надо мне цитировать чертового Бульвера-Литтона.
Bulwer Lytton'dan alıntı yapma bana.
Это все из-за твоей одержимости этой чертовой книгой.
Bütün bunlar o kahrolası kitaba olan takıntın yüzünden.
Мы на территории ночных кошмаров.
Kâbus mıntıkasına doğru gidiyoruz.
Мы здесь как в ночном кошмаре.
Kâbus mıntıkasına doğru gidiyoruz.
за исключением землетресения.
Sarsıntılar dışında.
Предоставьте это мне, хорошо?
Sarsıntıları bana bırak tamam mı?
Мы не справимся с еще одним таким же толчком.
Bu tarz bir sarsıntıyı daha kaldıramayız.
Это не проблема.
Bu çok sıkıntı olmaz.
Нет, Харви, это серьезно.
Hayır Harvey sıkıntı olur.
– Опять ответный зов!
- Alıntıladım!
– Отличный ответный зов!
- Harika bir alıntıydı!
{ \ pos ( 664,689 ) } люди провели под завалами рекордные 69 дней. Но их было 33 человека.
Üstelik yiyecek sıkıntıları yoktu.