Puts translate Turkish
10 parallel translation
Ты с "Минтос" полон сил.
"Because Mintos puts the fresh in life"
My wife does it. " Они сказали," Хорошо, вы спросите её : когда она бросает этот картон... They said, "Well, you ask her : when she puts that carton down на сушилку раковины, когда она приходит домой, то яйца разбиваются?"... on the drain board when she gets home, do the eggs break? "
Eve dönüp kutuyu tezgaha koyduğunda yumurtalar kırılıyor mu? " dediler.
o / ~ Your face with a luster o / ~ Блеск лица твоего o / ~ That puts gold to shame!
"Yüzün, bir altın gibi" "Parıl parıl parlar!"
Именно поэтому Полсон, бывший глава банка, взял эту роль на себя.
Tabii ki Goldman'ın eski yönetim kurulu başkanı Paulson onlara teklifte bulundu. Puts them on.
Оно кладет лосьон в корзину, а на самом деле, в фильме говорили,
Her şey sıra dışı bir hale büründü. It puts the lotion in the basket. Aslında doğrusu şöyle olacaktı :
Cause, life puts you in a corner that way.
Çünkü hayat bu şekilde seni köşeye atar.
Ben puts down a stand-up at each of them.
Ben hepsinde yapılan konuşmaları kayda alıyor.
That puts you in the classification of criminal we call profoundly stupid.
Bu da seni, bizim katıksız salak dediğimiz suçlular sınıfına sokuyor.
M.E. puts her death at 24 hours ago- - where were you?
O.D. 24 saat önce öldüğünü tespit etti.
All right, rewind it to the point where he puts her up against the tree and then play it back in slow-motion.
Kadını ağaca yasladığı yere kadar geri sar ve ağır çekimle oynat.