Stay translate Turkish
201 parallel translation
# И я буду в пути #
# And I'll stay on the trail #
"Мама, помой", "не ругайся на меня"
"Anne, bitti! Yatmak istemiyorum" ( "Mamma, clean up", "Let me stay up." )
Should I stay or should I go now
"Şimdi gitmeli miyim yoksa kalmalı mı"
Should I stay or should I go now
"Şimdi kalmalı mıyım yoksa gitmeli mi"
Should I stay or should I go now
Şimdi kalmalı mıyım yoksa gitmeli mi
- Should I stay or should I go now?
- Şimdi kalmalı mıyım yoksa gitmeli mi?
Полон ты идей, смел и весел ты!
"Life is just a breeze when you stay fresh and cool"
"... but I want to know what's gonna happen. "Останется-ли спрос таким-же, понизится, или повысится? " Is it gonna stay the same, go down, or go up?
Aynı mı kalacak, inecek mi, çıkacak mı?
Если мы собираемся остаться там, если мы собираемся пойти на цепь обострений... If we're going to stay in there, if we're going to go up the escalating chain то мы должны пойти и обьяснить это людям, г-н президент. Мы этого ещё не сделали.
Orada kalacak, yükselen bu zincire tırmanacaksak halkı eğitmek zorundayız.
THEY'RE GONNA STAY THERE AND I'M GONNA SAY...
Onlar o pozisyonda dururken, ben diyeceğim ki...
We need you to stay behind the barricade at this time.
Barikatın arkasında kalmanızı istiyoruz.
Everyone, please stay behind the barricade.
Herkes lütfen barikatın arkasında kalsın.
Думаешь, это был только предлог, чтобы остаться дома, потому что её уволили?
You think it was just an excuse to stay home because she got fired?
It's fun to stay at the
Güzeldir kalmak
I wonder why the hell I stay in this town
♫ Şaşarım neden bu şehirde durduğuma?
Where he goes I will stay
Nereye giderse orada kalacağım?
Makes me wanna stay and fight
♫ Kalıp kavga etmeye zorluyor?
Слушай, Марсель, просто не попадайся ему на глаза какое-то время, понял?
Look, Marcel, just stay out of his face for a while okay?
I wonder why the hell I stay in this town
? Neden bu şehirde kalıyorum şaşırıyorum?
Makes me wanna stay and fight
? Kalıp savaşma isteği doğuruyor bende?
Tom, I cannot just stay at home wiping noses.
Tom, evde oturup, gül budayamam ben.
* In your brown eyes * * I couldn't stay *
* Kahverengi gözlerinde * * dayanamazdım. *
Alex, stay with us.
Alex, bizimle kal.
'And all I can do is fight and search and stay alive.
Tüm yapabildiğim savaşmak ve araştırıp hayatta kalmak.
Stay over here and put that gas pump back!
Hepimizi havaya uçuracaksınız.
¶ Before it's done You're gonna beg me to stay ¶
Olmadan önce Kalmam için yalvaracaksınız
Heт, этo нe тaк, Лэндoн.
Öyle değil. Ben de arayıştayım.
Это гонки, парень.
Yarıştayım, lan.
Мы начинаем шестой забег в Бельмонте.
Şimdi de Belmont'ta altıncı yarıştayız.
Источник в счётной палате рассказал нам,.. .. что внутри комитета по переизбранию уже образовалось целое крысиное гнездо преступного дерьма, заполнившего весь комитет.
Sayıştay'dan bir kaynak bize BYSK'nde bir sürü yasadışı iş döndüğünü söyledi.
.. был назначен на время после сегодняшнего переизбрания.
Şu çok inandığınız Sayıştay raporu var ya...
Отчёт счётной палаты.. .. говорит, что в сейфе комитета.. .. по переизбранию президента было $ 350,000.
Sayıştay raporuna göre Başkanı Yeniden Seçtirme Komitesi'nin kasasında 350,000 $ varmış.
Сегодня мы ищем послание со звезд.
Bugün, yıldızlardan gelecek mesajlar için arayıştayız.
Государственная Рада отклонила ходатайство о помиловании.
Danıştay, merhamet gösterilmesini önermemiştir.
Ёй, Ѕроуни!
Endişelenecek bir şey yok. Stay! Brownie!
Вынужден отступать.
Kaçıştayım.
"Настоящий романс"
- U-Stay With Melina ˜ ˜
- Вы ненормальные!
Deli misiniz kıştayız.
Цель? У меня уже есть цель. Вернуть болото себе!
Zaten bir arayıştayım, bataklığımı geri almanın yolunu arıyorum.
Свидетели сегодня доктор Кэтрин Джеймс и главный судья Фрэнк Поллард.
Tanıklarım Dr. Katherine James ve Danıştay Bakanı Frank Pollard.
И снова в путь!
Tekrar yarıştayız!
И снова в путь.
Tekrar yarıştayız.
Чемпионат не закончен.
Hala yarıştayız.
- Я всё слышу!
Bana bakın, ben büyük yarıştayım.
Йо, мы все время в поиске хороших бойцов.
Her zaman iyi adamlar için arayıştayız.
- А то вон зима, снег, топить же надо.
- Kara kıştayız. Kömür toplamam lazım.
Число растёт. Уже около 15 миллионов.
Tırmanıştayız. 15 milyona yakın.
Не могу, у нас тут рабочий процесс.
Gelemem akıştayız.
Мы взмахнули вверх и наши заводы работают намного сильнее чем раньше.
Tırmanıştayız ve fabrikalar da her zamankinden daha fazla çalışıyor.
Тогда я пойду к Генеральному прокурору и к главному судье, если потребуется.
O halde eyalet savcısına giderim, mecbur kalırsam danıştay başkanından ricada bulunurum.
- В платоническом смысле...
- platonik bir arayıştayım...