Though translate Turkish
81 parallel translation
Даже если пройдет вечность
# I'll be back, though it takes forever #
* Будтo мы любили друг друга * Всю жизнь
# It's as though we've been lovers # # all of our lives. #
Though the streams are swollen
Derelerkabarmış ama
She loved him though he was cokey
Kokainman olmasına rağmen onu severdi
# Though you may be afraid
# Korkuyor olsan bile #
Хотя тело шикарное.
Smokin'body, though.
НАПЕВАЕТ : И пусть бесы, захватившие мир,
/ * Şeytanlarla dolu dünyaAnd though the world with devils filled * /
( AIl ) Even though they're dead...
# Benden daha çok parası var...
Though life would still go on, believe me
# Hayat bir şekilde devam edecek, inan bana
Where d'you get a child, though?
Nereden bir çocuk bulabileceğini düşünüyorsun?
И украдкой шепчу я слова
though rarely spoken I know you believe
Я буду в твоей жизни всем
I am everything you'll ever need though rarely spoken we still proceed Ben ihtiyaç duyacağın her şeyim.
* Я был занят смотреть за всеми * * она получила свой номер * * хотя я не могу ее *
# I was just busy watching everyone go by # # she got my number # # though I can't stand her #
It was good to see her, even though she was in Park's body.
Onu görmek güzeldi Park'ın bedeninde olduğu halde.
Real smooth, though, huh? A grown man crying about his mom.
Yetişkin bir adamın annesi için ağlaması.
I try to say good-bye and I choke try to walk away and I stumble though I try to hide it, it's clear my world crumbles when you are not here
Macy Gray - I Try
Старайся верить 54 ) } Though the going gets rough
# Though the going gets rough #
I lied about some aspects of the building. It's still on a bike path, though, right?
Binanın bazı yönleri hakkında yalan söyledim.
It is kind of hot though too... you know, knowing that i slept with a criminal.
Aslında, biraz da seksi. Bir suçluyla yattığını bilmek yani.
It's not just her, though, is it?
Konu sadece o değil, değil mi?
These things happen fast, though, okay, so I'm sure that this whole thing is great, but promise me you'll be careful.
Bu işler çok hızlı ilerler, her şey harika görünüyor olabilir ama bana söz ver dikkatli olacaksın.
Thanks for the offer, though.
Teklif için teşekkürler yine de.
You gotta admit, it felt good though, didn't it?
İtiraf et, kendini iyi hissettin, değil mi?
It wa..., it was good though, huh?
Hiç fena değildi, değil mi?
вот я и ушёл но я рад, что однажды ты была со мной твой голос печален и на сердце тоска
# And though I may be leaving # # I'm still glad # You were once mine
How many Ferraris you sell this month, though?
Bu ay kaç Ferrari sattınız?
I-I don't feel like I'm in on the joke, though.
Ama ben bu işin içinde değilim galiba.
Я думаю с предусмотрительной выгодой для себя, так?
I guess, with the benefit of hindsight though, right?
И всё-таки это паршивый сервис.
Cell service is iffy, though.
But joke's on my mom, though,'cause boots was a lady cat.
Şimdi şaka konusu annem oldu ; çünkü Çizmeli Kedi dişi bir kedi.
- Взаимно. Though I don't know how merry it could be.
Ne kadar mutlu olacağını bilemesem de.
- I have to tell her, though.
- Yine de söylemem lazım ama.
Better you girls know now though, now you're older.
Yine de şimdi öğrenmeniz iyi oldu, biraz daha olgunlaştınız.
He did this though,
Bunu o yaptı ama yine de.
And even though civil unions are legal in Illinois, it isn't enough. Change is possible.
Bu durum her ne kadar Illinois'de yasal olsa da yine de yeterli değil.
You did, though.
- Yaptın ama.
So I heard that from * but it took me forever to find Lobo's ass, even though he's usually always at EMP.
Haberi Nadine'den aldım ama Lobo'yu bulmam çok zamanımı aldı. ... genelde EMP'de takılır.
I don't know if it was the shot, though.
Bunun ateş etme olduğundan da emin değilim.
The question is, though, where is he?
Asıl soru ise : Şu anda nerede?
Hard though this seems, you're gonna have to trust that we'll take care of it.
Zor olsada, bu işi bizim halledeceğimize güvenmen gerekiyor.
Even if the combination of open-airpicnics and after-dinner poker make me feel as though I've fallenthrough a looking-glass into the Dejeuner Sur L'Herbe.
Açık hava piknikleri ve akşam yemeğinden sonra poker geceleri beni aynanın içinden "Kırda Öğle Yemeği" tablosunun içine düşmüş gibi hissettirse de.
I can't be sad, though.
- Yine de üzülmüyorum. - Öyle mi?
I feel bad for Tommy, though, because this was, like,
Gerçi Tommy için kötü hissediyorum, çünkü bu, sanki,
♪ And though it's not right ♪ ♪ I'm too weak to fight it somehow ♪
Savaşmak için çok zayıfım
Though I must tell you, he discerned that I knew about the missing page beforehand.
Ama şunu söyleyeyim, kayıp sayfa olayını önceden bildiğimi fark etti.
I did nothing to dispel that notion, though it may not take him a long time to realize who it was that actually brought me into this.
Öyle düşünmesi için hiçbir şey yapmadım ama beni bu işe aslında kimin soktuğunu anlaması uzun sürmeyecektir yine de.
It does, though, doesn't it.
Ama öyle, değil mi?
The tough part, though, is reconciling this huge thing we want :
- Evet!
Я буду в твоей жизни всем
Sensiz hayat eskisi gibi değil. I am everything you'll ever need though rarely spoken we still proceed Ben ihtiyaç duyacağın her şeyim.
Hardly a common narcotic on these streets, though.
Sokaklardaki yaygın bir uyuşturucu değil oysa. Bu nereden temin edilir?
♪ even though you've had a late night ♪
Gece geç olsa bile