English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Russian → Turkish / [ Б ] / Бритву

Бритву translate Turkish

129 parallel translation
Спасибо за бритву.
- Ustura iyiymiş. Teşekkürler.
Мадам взяла бритву из Вашей комнаты и перерезала вены.
Hanımefendi odandan jileti alıp bileklerini kesti.
В будущем, используйте электрическую бритву.
İlerde elektrikli tıraş makinesi kullan.
Тащи бритву.
Jilet getirin.
Сержант, принесите сюда бритву и воду.
Çavuş Fredericks, Jilet ve şu getir.
Одолжить у мистера Фэннинга бритву и перерезать глотку.
Bay Fanning'in usturasını alıp boğazını kesmek için!
Не смог найти бритву.
Jilet bulamadım.
Я также нашла бритву.
Ayrıca bir jilet buldum.
- Дадите мне вашу бритву?
- Tıraş bıçağınızı ve jiletlerinizi verir misiniz?
Они сказали мне отдать вам вашу бритву.
Usturanı iade etmem söylendi.
Вы взяли его бритву и не вернули.
Jiletini almışsınız geri vermemişsiniz.
Достал бритву.
Ustura.
Он продолжал двигать бритву, словно пилил дерево.
Ama o bir ağacı keser gibi ileri geri hareket etmeye devam etti.
Это Пэтти пытается подключить свою бритву для ног к одной из безбожных чехословацких розеток.
Ve bu da Patty... ağda makinasını takmaya çalışıyor şu kafir Çekoslavakların prizlerine.
Только Рокси применила не свадебный подарок, а папину бритву.
Roxy doğumgünü hediyesi değil, babasının usturasını kullanmış.
Он бьет тебя вот этим, шестидюймовым втягивающимся когтем, похожим на бритву, который находится между пальцев.
Seni deşer. Orta parmağındaki bu 15 santimlik, jilet gibi keskin pençeyle deşer.
Кто взял мою бритву?
Benim tıraş takımım kimde?
Он продолжал двигать бритву, словно пилил дерево.
Agaç keser gibi ileri geri hareket etmeye devam etti.
Бритву и зубную щетку.
Bir tarak ve diş fırçası.
А я – бритву.
Ben de usturamı almıştım.
Я использую свою бритву.
Usturamı kullanırım.
Она сказала, что ты дала ей бритву.
Bana senin usturanı verdiğini söyledi.
Вчера Рейчел нашла твою бритву у нас в ванной.
Rachel dün banyomuzda senin jiletini buldu.
А тебе нужно, завести безопасную бритву или отпускать бороду.
Sana gelince. Ya bir tıraş bıçağı al ya da sakal bırak.
В ванной нашли окровавленную бритву.
Jileti tuvalette bulduklarını duydum...
Тогда знаете что, я ему соберу хорошую маленькую сумочку на ночь, его вещи, бритву, зубную пасту, смену белья...
Buldum. Ben de ona küçük bir gece çantası hazırlarım. Jilet, diş fırçası, iç çamaşırı gibi şeyler koyarım.
Не забьıл утром одолжить ей свою бритву?
Tıraş makinanı o mu ödünç aldı?
Бритву.
Bir traş bıçağı.
Нет смысла нам обеим брать зубную пасту или бритву или... ватные палочки или мыло для рук.
İkimizin birden diş macunu ya da epilatör götürmesine gerek yok ki ya da makyaj pamuğu veya el temizleyicisi. Al?
Думал побриться. Но не смог найти бритву.
Jilet bulamadığım için tıraş olamadım.
Он испортил день благодарения, он использовал мою бритву для ног, чтобы почистить себе морковки!
Şükran Günü'nü mahvediyor, havuçlarını soymak için bacak traş bıçağımı kullanıyor...
Она взяла бритву и перерезала глотки самым популярным девочкам в школе.
Bir jilet aldı ve okuldaki en popüler kızların boğazlarını kesti.
- Принеси мне бритву.
Bana tiras biçagi getir.
Там, э, аптека через дорогу. Не могли бы 20 баксов купить мне бритву?
Sokagin karsisinda bir eczane olacakti.
Кто покупает бритву без кремя для бритья?
Kim tiras köpügü almadan biçak alir ki?
Ремни, полотенце, расчёску, бритву, нож, свечи, и ножницы.
Kayışlar, havlu, tarak ustura, bıçak. Mumlar.
- Милая, я положил бритву?
- Tatlım, tıraş makinesini koymuş muydum?
Возьми эту чертову бритву! И прикончи этого русского!
Al şu usturayı ve şu Rus'un işini bitir!
Скоро мне придется отдать тебе свою бритву.
Yakında sana kendi tıraş bıçağımı ödünç vermek zorunda kalacağım.
Сид, ты не мог бы мне бритву одолжить?
Sid, ödünç alabileceğim bir jiletin var mı?
! Просто подними чуток бритву и сбрей вот так!
Biraz ucundan al demek istedim.
Неси бритву!
Sıçtığım çaylak, şimdi yandın. Ustura ve jilet!
- Бритву! - Сейчас мы ему яйца побреем!
Taşaklarını tıraş edelim!
! - Бритву!
Ustura!
Так что я сунул в рот бритву и сделал вот это себе.
O yüzden ağzıma bir jilet soktum ve kendimi bu hale getirdim.
Купила тебе бритву.
Sana jilet aldım.
Вы хотите, чтобы я Вам принесла бритву?
Jilet getirmemi ister misiniz?
Эй, не смей брать мою бритву!
Beni jiletimi kullanma!
Мы дали ему бритву и помыли.
Tıraş ettik ve temizledik. Şimdi, bizden biriymiş gibi görünüyor.
Ты случайно не брала мою бритву?
benim güvenlik usturamı ödünç aldın mı?
Я оставил вам бритву.
Masanın üstünde bir ustura var.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]