Винил translate Turkish
269 parallel translation
- Мне казалось, ты меня винил... Я тебя винил, говоришь...
- Bunu sen söylemiştin.
- И он винил в этом вас? - Да.
- Ve bu konuda seni mi suçladı?
- Было его дежурство. - Он винил вас...
- Görev listesinin başındaydı.
С точки зрения психологии, возможно ли, что лейтенант Финни винил в этом Кирка?
Doktor, psikolojik olarak Finney bundan Kirk'ü suçlamış olabilir mi?
Я не винил его.
Bu onu çok yıkmadı.
и всегда винил невидимых зверей. как туда слон забежал?
"Aşağıdaki fili gördün mü?" Ağabeyimse fili arayacak kadar aptaldı.
И винил себя.
Ve bu benim hatamdı.
Он винил себя даже во сне.
Rüyalarında bile kendini suçluyordu.
знаете ли Вы,... не винил ли он меня?
Biliyor musunuz...? Beni suçladı mı?
Винил Вас?
Sizi suçlamak mı?
А я его никогда не винил.
Biliyorsun, değil mi?
Знаешь, я во всем винил тебя.
Bense hep seni suçladım. Biliyorum, bebeğim.
А не прочитали бы о том, как Рэй Финкл рехнулся, был заключён в психбольницу... и поступил в полицию под именем пропавшего путешественника, и пошёл вверх по служебной лестнице, придумывая адский план, как свести счёты с Марино, которого он винил за всё!
Ama Ray Finkle'in aklını kaybedip, akıl hastanesine gidip, oradan da kaçtığını, sonra kimliğini değiştirerek bir polis olup, yıllardan beri suçladığı Marino'dan öç almak istediğini hiçbir yerde okuyamazsınız.
Но себя ты не винил, Джефф.
Sen de masuma benzemiyordun ama.
И в этом он тоже винил меня.
Bunun için de beni suçladı.
Сэм не винил Клиффа в том, что случилось.
Sam Cliff'i bu konuda sorumlu görmüyordu.
Он всегда винил себя в смерти моего брата. Если он умрет...
O hep, kardeşimin ölümü için kendini suçladı.
Он винил себя за смерть своего брата и многих других.
Başta kardeşi olmak üzere çok kişinin ölümünden kendini sorumlu tutmuş.
Последние 200 лет я во всем винил своего отца.
Son 200 yıldır, onu babama saplayanın ben olduğum hakkında.
Ее мать сходила с ума, а Морган винил в этом ребенка.
Annesi deliriyordu.
Но он был прав в том, что винил тебя, Уесли.
Fakat seni suçlamakta haklı Wesley.
Объясните это на 96 исках по поводу винил-хлоридного отравления связанные с вашими пестицидными заводами.
Bunu böcek ilacı fabrikalarınız için açılmış 96 vinil klorür zehirlenmesi davasına söyleyin.
Он винил нас в том, что с ним творится, и стал забавляться с нашим сознанием, направляя в наши сознания свои видения и образы.
Durumu için bizi suçladı. Beyinlerimizi oyuncak etti. Görüntülerle ve senaryolarla doldurdu.
Филипп винил себя за бездействие.
Philip, çabuk davranmadığı için kendini suçladı.
О, Китти отпусти его, возможно, он больше ничего не добьется... и я не хочу, чтобы он винил меня в этом.
Kitty, bırak gitsin. Bahisler onun hiçbir şey olamayacağı yönünde. Ve bunun için beni suçlamasını istemiyorum.
Знаешь, я во всём винил тебя, и лишь сейчас понял : виноват не ты, а я.
Eskiden seni suçlardım ama artık her şeyi daha açık seçik görüyorum. Sorun sen değilsin, benim.
Нет, именно пластинки, винил.
Hayır, bildiğimiz plaklar.
Долгие годы я винил себя...
Yıllarca yanında olamadığım kendimi suçladım...
Он во всем винил меня - за каждый срыв, каждый приступ.
Evet. Her sey için beni suçladi. Her kötü gün, her kötü olay için.
- Ты винил в этом его.
- Bu konuda onu suçlamışsın.
Мой отец всегда винил себя в том, что утащил её на дно.
Babam onu mutsuz ettiği için kendini suçladı..
Не могу передать, как я винил его за это, так что я просто его растоптал.
O çocukla yattığı için onu suçlayamam. Demek istediğim onu çok çaresiz bırakmıştım.
Я никогда не винил отца в том, что он так много времени проводит на работе.
Babamı asla çalıştığı ve uzakta olduğu için suçlamadım.
Я все испортил, я во всем винил тебя а ты прощаешь меня... Не задаешь вопросов
İşleri batırdım, ve herşey için seni suçladım, ve sen beni affediyorsun... hiçbir soru sormadan.
Он винил меня за все.
Her şey için beni suçlardı.
Мы потеряли всех друзей, он во всем винил меня.
İnsanlarla görüşmeyi bıraktık, her şey benim suçumdu.
Ты винил меня в развале брака.
Beni evliliğimizi bozmakla suçladın.
Я винил тебя в своих несчастьях много лет.
Yıllardır kendi mutsuzluğumdan dolayı seni suçluyordum.
Почему он винил вас?
"Senin suçun" demekle neyi kastetti?
Винил ли он себя за её смерть?
Onun ölümünden kendini mi suçlamıştı?
Никогда не винил тебя.
Asla sana karşı kullanmadım bunu.
Охрененно люблю винил.
Plâklara bayılıyorum.
Когда мой отец бросил нас, я... Я думал, что я был... слишком медлительным... слишком... толстым. Я винил себя.
Babam çekip gittiğinde kendimi suçlamıştım.
Ммм... Леди Винил.
Lady Vinyl.
Жизнь похожа на винил, когда денег нету Без любви
* Hayat alamadığın bir plak gibidir *
Он винил себя за смерть собаки и только за нее.
"Evet dedim, köpeğinin ölümü için kendini suçluyordu..." "... ama yalnızca buna. "
Со временем, к моему сожалению, Гарри умер от рака легких, за что я винил себя, так как курил рядом с ним.
Maalesef, Gary akciğer kanserinden vefat etti. Onunla sigaralarımı paylaştığım için bu konuda kendimi suçladım.
Кому могло прийти в голову жевать винил?
Kim plak çiğnemek ister ki?
Я винил её во всём.
Her şey için onu suçladım.
Я не винил ее.
Onu suçlamadım.
Но я его за это не винил.
Bu da daha beterdi. Onu suçladığımı söyleyemem..