English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Russian → Turkish / [ Г ] / Гнетёт

Гнетёт translate Turkish

49 parallel translation
Меня гнетёт дремота,
Şunu da al.
- Это и гнетёт больше всего, что, так сказать, в лучшем возрасте.
Beni üzen de o, bunlar hayatımın en güzel yılları.
И, вообще, там на поле тебя не гнетёт страх?
Oynarken korku ve heyecan hissediyor musun?
— Меня гнетёт эта постройка.
- Tüm bu olanlar üzücü.
Интересно, что гнетёт их сегодня.
Bugünkü dertleri nelermiş, çok merak ediyorum.
Нет. Сегодня мало кого что-то гнетёт.
Bugün çok fazla insanın derdi yokmuş.
Что гнетёт их сегодня?
Bugün dertleri nelermiş?
Скажи мне, что тебя гнетёт, Спок.
Aklından geçeni söyle, Spock.
" Как больно сердцу : песнь твоя гнетёт
İçim sızlıyor bir hissizlik uyuşukça...
" Как больно сердцу : песнь твоя гнетёт Все чувства, точно я цикуту пью,
İçim sızlıyor bir hissizlik uyuşukça Kaplıyor beni sanki içmişim baldıran...
Расскажешь, что тебя гнетёт.
Dertlerini paylaş.
Это гнетёт меня не меньше, чем тебя, но у нас нет выбора.
Bu senin kadar benim de canımı acıtıyor ama başka bir seçeneğimiz yok.
кого гнетёт жестокость...
"Gelin buraya yorgunluğunuzla argınlığınızla."
Что-то гнетёт вас, дорогая?
Seni rahatsız eden bir şey mi var tatlım?
- Меня кое-что гнетёт...
- Üzerimde öyle bir yük var ki...
Отдайте мне всех тех, кого гнетёт, кого гнетёт жестокость
Bana yorgun, ver birbirine sokulmuş zavallı,...
Отдайте мне всех тех, кого гнетёт,
" Birbirine sokulmuş kitleleri özlem nefes bedava,
Мне было интересно, может, вы могли бы мне что-то сказать, мне кажется, вас гнетёт какая-то тайна.
Sen bana bir şey söyleyebilirsin belki diye düşünüyordum ama işin doğrusu bana bir sırrın sorumluluğunu yüklenmiş biri gibi görünüyorsun.
Тебя гнетёт потеря, боль рвёт сердце на части.
Hala onun kaybını acıyla ve midende bir taş varmış gibi hissediyorsun.
Это гнетёт меня изнутри.
Bunu biliyorum, ve bu beni pis ve kötü hissettiriyor.
Ты выглядишь как-будто тебя что-то гнетёт.
ve şimdi her zaman baktığın o bakışla bakıyorsun.
Ты знаешь, в чём её печаль? Что её гнетёт?
İntikam mı istiyor peki?
Это давно уже гнетёт меня, так что я просто всё выложу, ладно?
Bu bir süredir içime dert oluyor, bu yüzden her şeyi anlatmalıyım, tamam mı?
Скажи мне, что гнетёт тебя?
Seni huzursuz eden şeyi söyle.
Не хочу быть назойливым, но похоже, что вас что-то сильно гнетёт.
Burnumu sokmak istemem ama sanki bir şey seni çok rahatsız ediyor gibi geldi.
Отдайте мне всех тех, кого гнетёт жестокость вашего крутого нрава, - изгоев, страстно жаждущих свобод.
'Bana bezginleri gönderin ve yoksulları, özgür soluk almak isteyen üst üste kalabalıkları, kalabalık sahilinizdeki o sefil artıkları.
Спокойный красавчик, но что-то его гнетёт.
Suskun, yaralı, ateşli çocuk bu.
Да. Меня это гнетет, потому что на самом деле я люблю свою семью.
Bu konuda üzgünüm çünkü ailemi çok seviyorum.
Меня гнетет моя одна черная стена.
Siyah duvarlarım beni hasta ediyor.
Не страх тебя гнетет.
Saygı sizi bağlamasın.
Когда я сказала на том сеансе, что ты сделал меня убийцей, я имела в виду бедную Бланш, чья смерть вечно гнетет меня.
O kötü karşılaşmamızda beni katil ettiğini söylediğimde ölümü bana her gün azap çektiren zavallı Blanche'dan söz ediyordum.
Господин, наших воинов что-то гнетет.
Efendim... askerlerimizi düşündüren bir mesele var.
Людей гнетет громада вечности.
Sonsuzluğun enginliği insanları rahat bırakmaz.
Бремя, которое тебя гнетет, ты можешь разделить со мной.
Üzerinde taşıdığın sorumluluk başkalarının da taşımasına izin verebilirsin.
Это настолько меня гнетет, что я не могу дышать.
... nefes alamayacak kadar içimi dolduruyor.
как будто его что-то гнетет. и на душе сразу становилось тревожно.
Ve içinden çıkılamaz bir durumda olduğundan onun hakkında endişeleniyordum.
В последнее время вас что-то гнетет.
Son günlerde endişeli görünüyorsun...
Его это гнетет.
Onu yiyip bitiriyor.
Он — наша единственная связь с армией, которая нужна нам, чтобы победить Анну. Тебя все еще гнетет утрата.
Hâlâ kaybının yasını tutuyorsun.
И заодно даст тебе понять, что это гнетет его.
Bunu hayır için yaptığını belirtir ama.
Что-то гнетет тебя, Беннет.
Seni rahatsız eden bir şey var, Bennet.
Нас не было рядом когда ты росла, Эмма, и это гнетет нас.
Senin büyümeni kaçırdık Emma. Bu bizlere her gün musallat oluyor.
Но меня гнетет то, что я не могу спасти всех.
Aklımdan çıkmayan şey kurtaramadığım dostlarım.
Вас чтο-тο гнетет, Отче. Мοй вам сοвет : бегите οт всегο.
Endişeli görünüyorsun Peder Tavsiyem kanun kaçağını benimsemen.
Что тебя гнетет? Работа.
- Aklında bir şey mi var?
Та хибара, которую ты зовёшь домом, гнетет дух, высасывает душу.
O ev dediğin barınak ruha eziyet ediyor ruhu boğuyor.
Что же вас тогда гнетет, сэр?
- Öyleyse niye üsteliyorsunuz efendim?
- Разобраться с тем, что меня гнетет.
- Üzerimdeki baskıyı kabullenmem konusunda.
- Гнетет?
- Ne baskısı?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]