Гудит translate Turkish
126 parallel translation
И воплям скорби вторит свод небесный, Гудит, как будто сострадает горю Шотландии.
Yeni acılar savruluyor göklere çığlık çığlık, aynı sesle ağlıyormuş gibi bütün İskoçya.
Ты возвращаешься домой, голова гудит... в кармане дыра и пустой холодильник
Kafanda çınlama, cebin delik ve buzdolabın bomboş olarak eve gidersin.
Маленький самолет несет тебя к небу. И там гудит и гудит ненависть, чума и трусость.
ufak bir uçak sizi göğe kaçıracak, ve gökte döndürüyor nefret, kara veba, korkaklık.
это твое замешательство, оно гудит в небе той нации, которая черпает свою силу
bir ülkenin göğünde döndürüyor, mütevazisinden güçünü çekiyor,
из смирения. В небе Алжира гудит кризис, порождающий смерть. Ища новую свободу,
ve Cezayir'ın göğünde döndürüyor, yeniden ölümü yaratıyor, yeni bir özgürlüğünün peşinde.
- У меня в ушах гудит.
Kulaklarım uğulduyor.
Мам, свисток гудит!
Anne, düdük çalıyor!
Насколько более вероятно, что Галактика гудит и пульсирует от обилия высокоразвитых обществ.
Peki durum,... ilerlemiş toplumların sesiyle uğuldayan gezegenlerin varlığı şeklindeyse?
Только гудок паршивый нормально гудит.
Çalışan tek şey lanet olası korna!
Ангарад, это ветер гудит или же яростная досада?
Angharad, rüzgârdan mı yoksa öfkeli bir kızgınlık mı?
Оно гудит у меня.
Çınlıyor.
Гудит одиноко туманный рожок...
Yalnız sis borusu üfleniyor.
Гудит?
Duman çıkarır mı?
- Гудит.
- Vızıldıyor.
Весь университет гудит.
Kampüste herkes bunu konuşuyor.
Ну, как все мы знаем, университет просто гудит из-за известия о безвременной кончине Наоми Престон.
Hepimizin bildiği gibi, kampüs, Naomi Preston'ın aramızdan zamansız ayrılmasıyla çalkalanıyor.
У меня гудит в голове.
Titreme var.
Первые, что услышали как земля гудит и послали человека.
Atalarımızın olduğu yer... toprağın ağladığı ve bir adam gönderdiğini ilk duydukları insanlar.
Где-то. Знаете, это место на одну часть гудит, и на две части - опасно.
Adamım, Uğultuların yarattığı ahenge bak.
Весь ЛА гудит.
Bütün LA çalkalanıyor.
Это место гудит о вас.
Herkes sizden söz ediyor.
Вся школа гудит о вашем конфликте на заседании совета, вашей стычке в буфете и перепалке в офисе школьной газеты.
Okul sizin öğrenci birliği toplantılarındaki kavgalarınızla kafeteryadaki atışmalarınızla, okul gazetesi odasındaki bağrışmalarımızla çalkalanıyor.
Чувак, это гитарообразное бревно гудит.
Şuradaki gitara benzeyen odun parçası iyi çıtırdıyor.
У меня и впрямь гудит в ушах.
Kafamın içinde gerçek bir ses var.
- О тебе действительно все гудит.
- Hakkında çok şeyler duyuyorum.
Улей гудит, работа кипит.
Burada her şey tıkırında.
Гудок не гудит больше.
Korna artık ses çıkarmıyor.
Башка гудит.
Kafam patlıyordu
У меня голова гудит.
Kafam çok dolu.
Голова гудит.
Başım zonkluyor.
А когда мне было 15, я понял, что корабль гудит, когда прибывает на место.
Gemilerin her iskeleye aborda oluşlarında düdük çaldıklarını 15 yaşında öğrendim.
Если что-то из ваших слов и правда... Вас сбила машина, голова немного гудит, но в остальном с Вами все в порядке.
Gerçek ne peki diye soruyorsan eğer sana bir araba çarptı, biraz afalladın ama genel olarak iyisin.
Не очень то верится, когда у тебя так гудит в голове.
Kafan bu halde ve etrafa saldırırken yakınında olmak pek akıllıca değil.
Голова немного гудит, но я справлюсь.
- Başım birazcık zonkluyor, ama idare ederim.
... у меня ниже пояса уже все гудит.
Ayaklarım epey yoruldu.
Весь участок гудит.
Herkes bunu konuşuyor.
Похоже ваш муж там намутил такое... что весь персонал об этом только и гудит.
Kocan, orayı biraz karıştırmış gibi tüm hastane hala onun yaptığı şeyi konuşuyor.
Ничто не гудит так, как киловольт.
Elektriğin vızıldaması gibisi yoktur.
— Что это так гудит?
- Bu gürültü de nedir?
Сержант из восточного говорит, уже весь департамент гудит.
Doğu yakasından bir çavuş tüm departmanda fısıltılar dolaştığını söyledi.
Интересно, как у неё сирена гудит.
Acaba nasıl bir siren sesi çıkıyordur?
Вся округа только и гудит о том, что приключилось вчера с Феликсом.
Tüm mahalle, dün Felix'e olanları konuşuyor.
Мир духов просто гудит, и мое экстрасенсорное чутье говорит... нет, даже настаивает, что Ласситер не стрелял в Шавеза.
Ruh dünyası çok hareketli ve benim psişik titreşimlerim gösteriyor ki, hatta o kadar ısrar ediyor ki, Lassiter, Chavez'i vurmadı.
Как гудит!
Çınlıyor.
Да. В клуб, где атмосфера просто гудит.
Evet klübe biraz takılıcam orda
* И гудит мне *
* Kornasını çalıyor *
( толпа гудит ) видишь, что происходит, когда я правильно поступаю?
Doğru olanı yapınca ne olduğunu gördün mü?
Месть гудит в небе,
intikam gökte döndürüyor.
Оно все еще гудит в небе! Франция,
Fransa... senin kafa karışıklığın,
Включено? Не гудит.
Açılıp kapandıklarında gıcırtı yapıyor mu, yapmıyor mu.
( ТОЛПА ГУДИТ ) прошу тебя.
Yastığı indir, sana yalvarıyorum.