English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Russian → Turkish / [ Д ] / Дуба

Дуба translate Turkish

323 parallel translation
Он возле большого дуба.
Meşe ağacının altına.
Однако вы утверждаете, что проходя мимо двери из цельного дуба толщиной в 4 дюйма, вы слышали голоса и готовы поклясться, могли различить голос... обвиняемого Леонарда Воула.
Ama yine de mahkemeye 10 santim kalınlığında meşe ağacından yapılmış bir kapı önünden geçerken içeriden ses duyduğunuzu söyleyebiliyorsunuz. Ve bu sesi de açıkça ayırt edebildiğinizi söylüyorsunuz. Mahhum Leonard Vole'un sesini.
Было у дуба 77 корней и 77 ветвей. На 77 корнях стояли 77 драконов. на 77 ветвях сидели 77 воронов.
Bir zamanlar, bir kral vardı.
У тебя есть хороший гроб из дуба, старый, который я припас для себя.
Kendim için düşündüğüm... meşeden tahtalar var tavan arasında.
Оно крепче дуба.
Ve sözüm sözdür.
Что случилось с твоим "словом", которое покрепче дуба?
Çünkü halen bana söylemiş olduğun "sözüm sözdür" lafını unutmadım.
Молодое деревце не может вырасти в тени могучего дуба, Франциск.
Bir fidan yüce bir meşenin gölgesinde büyüyemez, Francis.
Крепче дуба
# Bu işi üstlenmekten daha korkunç olan #
Видимо, для старого мудака пришло пришло время дать дуба.
Yaşlı domuzun zamanı doldu herhalde.
ќн фактически сказал, когда € врежу дуба. " спортил мне последние годь.
Herif bana ne zaman öleceğimi söyledi yahu! Kalan yıllarımın içine etti resmen.
Нет, ты с дуба упал!
Hayır, giderek salaklaştın!
Какого дуба он упал?
- Bu aptal hangi daldan düştü?
Ты с дуба рухнул?
Sen deli misin?
- Луиза, ты с дуба рухнула?
Louise, sen uçtun mu?
... чёртов Тутанхамон дал дуба прямо в моих объятьях!
Tutankamon, kollarımın arasında can verdi.
Ты чуть дуба не врезал.
Ölüyorsun.
Я слышал, старик Фишер дал дуба.
İhtiyar Fisher'ın öIdüğünü duydum.
Мы все разлетаемся врозь, как листья с однажды зеленого дуба ".
Tıpkı bir meşeden düşen yapraklar gibi farklı yerlere sürükleniyoruz.
Из-за вашей отопительной системы мы зимой чуть дуба не дали в монастыре.
Manastırda korkunç bir kış yaşadık sizin ısıtma sisteminizden dolayı.
Этот чувак рухнул с дуба.
# Bu herifler ciddi olamazlar. # Burada yanımda küçücük kaldı.
Значит, в 7.30 у старого дуба?
Sabah 7.30'da meşenin orada diyelim mi?
Вы приготовитесь к отправке в Дубай и вылетите через 2 часа.
İki saat sonra Dubai'de olacağız, bir sonraki aşamaya geçeceğiz.
В Дубай летят три группы.
Üç. Dubai için üç takım.
Ребята полетят в Дубай?
- Dubai'ye gittiler mi? - Nerden bilebilirim?
У неё было два мужа, оба дали дуба, и меня не покидает ощущение, что это место преступления.
İki kocası varmış, ikisi de nalları dikmiş. Olay yerinin burası olduğuna dair içimde bir his var.
Эй, с дуба рухнувший.
Oh, salak dallamalar.
Ребята, вы знаете, что такое имя существительное? Если не знаете, то дуба дадите.
Burada gördüğünüz gibi İngilizce'de 5 tip isim vardır.
Ты с дуба рухнул?
Sen kafayı mı yedin?
Кто не даёт дуба прямо в скорой?
Hastane yolunda kalbi durmayanlar?
Она дала дуба, ты села на первый же рейс, - Киф сменил планы, ну и вот. - Простите.
O ölünce sen ilk uçağa atladın, Keefe planlarını değiştirdi ve işte buradayız.
- и твой член обретет крепость дуба.
- Penisine meşe odunu koyacaktır.
Ну, я просто пытаюсь подготовиться ко дню когда ты дашь дуба и я получу все.
Ben sadece senin nalları dikeceğin güne kadar hazır olmaya çalışıyorum, böylece her şey benim olacak.
С дуба рухнул?
Deli misin?
Я что, с дуба рухнул? !
Sence, ben deli miyim?
Под листьями дуба Я сушился,
Bir meşe ağacının yaprakları altında... kurulandım...
Мягкий, солено-сладкий, с привкусом ореха и оттенком дуба.
Kaymak gibi, tuzlu, baştan çıkarıcı bir lezzet.
Мускусный, с нотками дуба.
Meşe kokusu katılmış mis gibi.
Весь Авентин, что выше дуба Персефоны - теперь моя территория!
Aventine'in üzerinde, Persephone Meşesi'nin üzerinde kalan her yer artık benim alanım.
- Палуба из дуба?
- Güverte meşe mi?
Пару месяцев назад, я слетал в Дубай.
Birkaç ay önce Dubai'ye gittim.
Поясничная поддержка, удобные подлокотники, цвета темного дуба.
Bel desteği, konforlu kollar, diğer yerleri meşe kaplı.
С дуба рухнул?
Sorunun ne senin?
Послушайте, я приехал в Дубай немного раньше.
Bakın, Dubai'ye biraz erken geldim.
Аэропорт Дубай.
Dubai Havaalanı.
Ты чё с дуба рухнула?
Kafayı mı yedin?
Локк с дуба рухнул, мужик.
Locke hepten çıldırdı.
- с котятами... - Чувак, ты с дуба рухнул?
Neler oluyor?
Шон, это Шевон Дубай.
Shawn, bu Shevonne Dubai.
Американское консульство, Дубай, День независимости, 2003.
Amerikan Konsolosluğu, Dubai, sen ve ben, 4 Temmuz 2003.
Ваши фотографии со словами : "Рэй, а ты расскажешь нам про Дубай?"
"Evet Ray, Dubai hakkında söylemek istediğin bir şey var mı?" demelerini bekliyordum.
Ты с дуба рухнул?
Neyin var senin?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]