English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Russian → Turkish / [ Е ] / Еду

Еду translate Turkish

9,073 parallel translation
Забирай свою еду! Мне это не нужно!
İstemiyorum!
Всем подадут эль и еду. Всем. - Отец!
- Herkese yetecek kadar ale ve yiyecek...
Он посыпал тальком всю свою еду, а потом везде носил с собой в кармане мертвую бабочку.
Yediği her şeye pudra dökerdi ve her gittiği yerde cebinde ölü bir kelebek olurdu.
Я еду.
- Tamam. - Hemen geliyorum.
- Китайскую еду.
- Çin yemeği. - Çin yemeği.
Повара сами разносят еду.
Aşçılar yemeği ayaklarına götürüyor.
Я ношу вашу одежду, ему вашу еду.
Sizin kıyafetlerinizi giyiyorum. Yemeklerinizi yiyorum.
Тогда я еду.
O zaman ben ordayım.
Никогда не соглашусь заказывать еду из фургона.
Yemeği bir araçtan almaya karşı çıkmışımdır hep.
Держи. Можете забросить еду сюда?
Yemeği buraya atabilir misin?
Еду к Доминику Бэрону.
Dominic Barone'u görmeye gidiyorum.
Луис, уже поздно. Я еду домой.
Hayır, düşmanımızın sağ kolunu bizim tarafımıza çekmek istiyorum.
Пока будут носить посланнику еду и воду.
Özel kişiye yiyecek ve su vermeye devam ettikleri sürece.
Давайте покажу, где мы запираем нашу еду.
Size yiyecekleri nereye kilitlediğimizi göstereyim.
Мы запираем всю нашу еду с тех пор, как она начала исчезать.
Yiyeceklerin bazıları ortadan kaybolduğundan beri onları kilitliyoruz.
Он удивил Мерфи, увидел еду, выстрелил.
Murphy'yi şaşırttı, yiyeceği gördü ve ateş etti.
Мы знали, что кто-то ворует еду. Но мы думали, что ее съедают.
Birinin yiyecek çaldığını biliyorduk ama çalıp yediklerini sanıyorduk.
Получается, что один из нас действительно крадет еду.
Şu an emin olduk ki içimizden biri yiyecek çalıyormuş.
Я не крал эту еду!
- Bu yiyecekleri ben çalmadım.
Охраняйте еду на кухне.
Mutfaktaki yiyeceği emniyete al.
Тот, кто зарезал Вашингтона - украл еду.
Yiyecekleri Washington'u bıçaklayan kişi çalıyor.
Еще раз спасибо за еду.
- Yiyecek için tekrar sağ olun.
Давай запихаем в тебя еду.
Biraz yemek ye.
Прежде чем мы примемся за еду, я подумала, будет славно, если мы поговорим и скажем друг другу, за что мы благодарны, или что-нибудь другое, что мы бы хотели рассказать семье и друзьям, так что давайте делиться.
Yemeğe başlamadan önce bence minnettar olduğumuz şeyleri sırayla paylaşsak ne güzel olur. Veya ailemiz ve arkadaşlarımızla paylaşmak isteyeceğimiz başka şeyler de olabilir. - Hadi söyleyelim!
Кто-то подложил его в еду.
Birisi yediği şeyin içine karıştırmış.
Хорошо, я еду.
Pekala, anladın.
Хэй, хочешь заглянуть и помочь мне доесть всю еду в холодильнике пока она не испортилась?
Bugün gelip, bozulmadan önce buzdolabındaki yemeklerimi yememe yardım eder misin? Elektrik gelmedi daha.
Ну знаешь, парень ложится под нож, чтобы спасти ребенка, и последнее что я могу сделать, так это убедится, что он получит достойную еду.
Adam oğlunu kurtarma için ameliyat oldu. En azından düzgün bir yemek yediğinden emin olayım dedim.
Я еду. Я разберусь.
Ben hallederim.
Я оставляю еду и белье возле двери в его жилище.
Yemeğini ve çamaşırlarını evinin kapısına bırakırdım.
Как вы могли забыть ту вкуснейшую еду?
O kadar lezzetli yemekleri nasıl unutursunuz?
Так я еду в Лос-Анджелес?
Los Angeles'a mı gidiyorum?
– Поняла, уже еду.
- Tamam, hemen geliyorum.
Куда я еду?
Nereye gideceğim?
Это просто последняя мода на еду в городе, вот и все.
Meyveye güvenmiyor musun? L.A.'deki son yiyecek çılgınlığı o kadar.
Я еду с вами.
Seninle geliyorum.
Я никогда не знала куда еду или что мне придётся делать, пока не оказывалась там, но... Подразделения А.В. есть по всему миру.
Asla nereye gittiğimi yada ne yapmam gerektiğini bilmedim ta ki yapıncaya kadar, ama demek istiyorum ki, H.W.'nin bütün dünyaya yayılmış bölümleri var.
Я в Тусоне Я уже еду, Фил, я еду!
Geliyorum Phil, geliyorum!
Я еду в машине за 50 километров, непонятно куда, в поисках тебя.
Arabamda oturup 35 mil hızla gidip cehennemin dibinden seni bulup çıkarmama? Ne dersin buna? Annene yalan söyleme konusuna ne diyeceksin?
Я уже еду.
Geliyorum.
У неё благотворительный вечер в пять часов, но они не подают еду. - Преследовательница.
Saat 5'te bir yardım kampanyasına katılacak ama yemekli değilmiş.
Я немедленно закажу еду.
Hemen yemek istiyorum.
Миа, раз ты предпочитаешь пресную еду, я угощу тебя стряпней моей матери.
Mia, tatsız tuzsuz bir yemek istiyorsan, annemin yemeklerinden verebilirim.
Это принесли еду для нас с тобой.
Bu ikimiz için olmalı.
Ну что ж, друзья мои, мне пора попрощаться с вами, потому что я еду в Вашингтон с моим будущим вице-президентом.
Pekâlâ arkadaşlarım, şimdi sizlere elveda demeliyim. Çünkü yol arkadaşımla birlikte, Washington'a doğru yola çıkıyorum.
Прекрасное место, чтобы выжать из себя всю съеденную вами говнючую еду.
Keyfini çıkardığınız bütün boktan yemekeri, çıkarmanız için harika bir ortam.
Ненавижу здоровую еду.
Bu sağlıklı şeylerden nefret ediyorum.
Еду только я.
Sadece ben varım.
От тренера до работников спортзала, тех, кто работает в раздевалке, тех, кто работают по дому, готовят правильную еду...
Koçtan spor salonunda çalışanlar kostüm departmanında ve evde çalışan yemek yapan kişilere kadar herkes iyi iş çıkarıyor.
- Мы найдем еду.
- Yiyecek buluruz.
Знаете, Майк Росс всегда приносит мне еду.
Ne? Diyorum ki, Michael ne zaman iyilik istese...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]