English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Russian → Turkish / [ Е ] / Ежедневник

Ежедневник translate Turkish

124 parallel translation
А ему в камин подложили ежедневник Стивенса, в котором были записи мошеннических сделок синдиката, включая ваши комиссионные.
Ve şöminesine Stephens'in içinde şebeke ile ilgili bilgiler ve senin aldığın rüşvetin kayıtları bulunan defterini koydun.
Один бумажник с четырьмя тысячами франков, один ежедневник.
İçinde 4 bin frank olan bir cüzdan. Bir ajanda.
КРАСНЫЙ ЕЖЕДНЕВНИК "Рабочие бьют тревогу!"
KIZIL GÜNLÜK! İşçiler Alarm Veriyor!
Мисс, вы забыли ежедневник.
Bayan, bayan, kitabınızı unuttunuz.
Ты забыла свой ежедневник.
Tess, defterini unuttun.
Она убрала их в ежедневник.
El çantasının içine koydu.
– Ежедневник или сумку?
- El çantası mı yoksa askılı çanta mı?
Позволь мне спросить, когда ты попадаешь в такое место ты берешь с собой ежедневник?
Sana şunu sorayım, böyle bir yere geldiğinde el çantanı yanında getirir misin?
Ты возьмёшь диадему, думая, что это ежедневник.
Eline almak üzere olduğun şey bir taç, Ama sen onun bir randevu defteri olduğunu sanıyorsun.
- Ежедневник Энн Чилсен, за три недели до её убийства.
Ann Chilsen'ın randevu defterinde bir not var.
Хорошо. Подойдите к компьютеру, найдите ежедневник.
Tamam, bilgisayarını al, Ajandanı al
Его ежедневник, последний день Шарля Ламберта был загруженным.
Onun ajandası. Charles Lambert'in son günü yoğundu.
Его ежедневник.
Onun günlüğü.
Ты говорила, что это твой электронный ежедневник.
Elektronik ajanda olduğunu söylemiştin.
Проверяю мысленный ежедневник...
Programımı düşünürsek...
Найти ежедневник твоей мамы.
Annenin ajandasını almalısın.
Красивый ежедневник, свечи с запахом капучино
Çok güzel bir ajanda.
Я случайно увидел твой ежедневник, и обратил внимание, в этот вечер ты работаешь няней.
Senin haftalık planına bir gözattım. Ve senin bakıcılık işin o akşama denk geliyor
Можете добавить эту цитату в свой ежедневник
Onu not edip gündeminize eklemelisiniz.
- Не доставайте свой дурацкий ежедневник.
- İbne ajandanı çıkarma.
... Приеду поболеть! Уже записал в ежедневник!
- Çoktan planlarım arasına dâhil ettim.
Куда ты дел ежедневник, который я тебе посылала?
Organize olmadığın için böyle oluyor. Sana gönderdiğim ajandayı attın mı?
Да, просматривал тут её ежедневник, проверял, с кем она общается.
Telefonunu karıştırıp kimlerle konuştuğunu araştırıyorum.
Это ежедневник?
Ajanda defteri.
Не могли бы вы только... не вешать трубку одну минутку, пока я беру свой ежедневник.
Tabii ki. Biraz bekler misin, ajandama bakayım.
Я заглянул в твой ежедневник.
Randevu defterini kontrol ettim.
Я не взял ежедневник.
- Ajandam yanımda değil...
- Я не взял ежедневник.
- Ajandam yanımda değil...
Нельзя вламываться в его кабинет и чатить его ежедневник!
Gizlice ofisine girip özelini okuyamazsın! - Meyilli olabilir mi?
Мой ежедневник под замком.
Beni günlüğüm kilit altında.
Ежедневник, неплохо.
A'dan Z'ye, çok havalı.
Ежедневник доктора не было.
Doktorun randevu defteri ortadaydı.
У вас есть ежедневник?
"Bugünün kelimeleri" bölümünün olduğu takvimlerden falan mı var sende?
Я запишу в ежедневник все наши встречи.
Tüm randevularını defterime ekliyorum.
Запиши в ежедневник ещё обед на двоих.
Öğle yemeği rezervasyonu yap, sadece sen ve ben.
Второй этап - я уже начинаю проверять свой ежедневник.
İkinci aşama. Ajandamı kontrol ederim.
Опа, его ежедневник.
Bak, fikir defteri.
Но кто сказал, что я не записал адрес в свой ежедневник?
Ama kim demiş o adresi ajandama yazmadığımı yani?
Позвольте я возьму свой ежедневник.
Randevu defterimi alayım.
Мы нашли ежедневник с визиткой некого Джесси Мэндалэй.
Boş bir ajanda ve Jesse Mandalay adında birinin kartviziti.
Ну, когда она уходит пописать на наших занятиях, я просматриваю её ежедневник.
Ne zaman tuvalete gitmek için seansa ara verse,... gidip randevu defterine bakıyorum.
Ежедневник "Танцы-шманцы".
Müthiş defterim?
- Когда-нибудь я сожгу твой ежедневник.
Biliyor musun o defteri yakacağım. Buldum!
Мне надо посмотреть ежедневник Фостер.
Foster'ın ajandasını görmem lazım.
Так ты проник в мой ежедневник.
Ajandama ulaştın yani.
Дайте-ка я гляну в свой ежедневник.
Randevu defterime bir bakayım.
После того, как ты копался в моих вещах и украл мой ежедневник?
Eşyalarımı karıştırdıktan ve yapılacaklar defterimi çaldıktan sonraki mi?
Где мой ежедневник?
Defterim nerede?
Ты достал свой ежедневник?
Ajandan yanında mı?
- Вот его ежедневник.
Randevu defterini buldum.
( читает ежедневник ) "Что Кэти сделает завтра..." - Привет.
- Merhaba.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]