Жаворонок translate Turkish
67 parallel translation
Вот он и приехал, счастливый как жаворонок. Без гроша в кармане.
Zavallı adam olabildiğince mutlu ve meteliksiz bir şekilde çıkagelmişti.
Alouette, gentille alouette / Жаворонок, милый жаворонок
Alouette, gentille alouette
Alouette, je te plumerai / Жаворонок, я тебя ощипаю
Alouette, je te plumerai
Она счастлива как жаворонок.
Bir cırcır böceği kadar mutlu.
Петь бы всю ночь, как жаворонок, что учит молитву.
Dua etmeyi öğrenen bir tarla kuşu gibi Gece boyunca ötmek
Жаворонок-горлодер
Böylesine tiz sesler çıkaran tarla kuşudur ancak.
Я вообще "жаворонок".
Ben de. Kargalardan önce ayaktayım.
- Это не Серебряный жаворонок?
- Dur tahmin edeyim gümüş bir helikopter.
Майор, истинный перченный жаворонок.
Binbaşı, lark'ın gerçek biberi.
партия закончена теперь рассвет ломается, и жаворонок поет
Eğlence artık sona erdi. Şafak söküyor ve tarla kuşları şakıyor..
Тебя не жаворонок всполошил, А соловей. Он по ночам поет... На том гранатном дереве.
Kulağının ürkek boşluğuna işleyen bülbüldür, tarlakuşu değil.
Нет, то был жаворонок,... А он всего лишь... вестник утра...
" Sabahın habercisi tarlakuşuydu öten bülbül değil.
- А ты не жаворонок.
- Hiç erkenci bir tip değilsin.
Ты жаворонок, да?
Sabahları neşeli tiplerdensin, değil mi?
Вы кто, "жаворонок" или "сова"?
Gündüz yaşayan mı, gece yaşayan biri misin?
Я жаворонок, и я сова.
Ben tam bir sabah kuşuyum ve gece de bir baykuş.
Жаворонок.
Lark.
А Уилсон - жаворонок.
Wilson ise erkenci.
Жаворонок с первого этажа уже сдал мне статью.
3. kattaki Larkin, çoktan kendi makalesini teslim etti.
Ничто здесь не поет Даже мой жаворонок
Şarkı söylemez hiçbir şey Tarlakuşum bile
Жаворонок у тебя в груди.
# Göğsünde bir eğlence #
МОЕЙ ДОЧЕРИ АНЕ, КОТОРАЯ ПРИШЛА Жаворонок у тебя в груди. Снова начинать сначала.
Ve doğan kızım Ana için...
Я жаворонок Это не так важно
Uykum çok hafiftir. Büyük bir şey değil.
Алло... Я тебя разбудил, мой жаворонок?
- Kuşumu uyandırdım mı?
Да, жаворонок еще спал.
- Kuşun hala uyuyor.
Потому что скоро снова засияет золотое солнце на небе и жаворонок запоёт свою нежную песню.
Fırtınanın sonunda Altından bir gökyüzü Ve eğlenceli gümüş bir şarkı var
Ты всё время щебечешь как жаворонок
Normalde bir tarlakuşu gibi cıvıl cıvılsındır.
Когда это я щебетала как жаворонок?
Ne zaman tarlakuşu gibi cıvıldadım?
Вы всегда такой жаворонок?
Her zaman böyle erken mi kalkarsınız?
Жаворонок!
Bayan Sabahçı...
Август, 1928 год, очередной выпуск Удивительных Историй первым взбудоражил умы нации, кстати, на обложке был Космический Жаворонок.
İnanılmaz Hikayeler'in 1928 sayısı ulusal hayal gücünü uyandırdı. Kapağında Uzayın Tarlakuşu vardı.
- Ето кто, жаворонок?
Tarlakuşunu duyuyor musunuz?
Жаворонок, нет.
Hayır, tarlakuşu değil.
Жаворонок...
Tarla kuşu!
- Я жаворонок.
- Ben erken kalkarım.
Энди должно быть жаворонок.
Andy de erkenci birisi gibi duruyor.
Элли не жаворонок...
Ellie erkenci birisi değil.
Да, я запомнил название "Жаворонок 2", так что я немного... немного порылся в базе данных насчёт арестов за наркотики.
Skylark II ismini hatırladım. Ben de biraz uyuşturucu baskınları veri tabanına bakındım.
А ты не жаворонок, так, Мэтью?
Sabahları pek neşeli olmuyorsun galiba Matthew?
То есть, я - "жаворонок".
Yani ben erken kalkarım.
Не жаворонок это, а соловей твой робкий слух встревожил.
Az önce işittiğin, o korku dolu kulaklarını delip geçen ses bülbülün sesiydi, tarla kuşunun değil.
Не соловей, а жаворонок пел.
Tarla kuşuydu o, sabahın habercisi, bülbül değildi.
- Жаворонок?
- Tarlakuşu mu?
- Нет, не жаворонок.
- Değil.
"То жаворонок был, предвестник утра, - Не соловей."
"Tarlakuşuydu, sabahı müjdeleyen, bülbül değil."
Чуть в рот мне не залетел. Тут один жаворонок поет каждое утро, когда обстрел, сколько я здесь.
Her bombardıman sabahında, bir tarla kuşu şarkı söylemiştir.
Жаворонок с паштетом...
Yer Mantarı,
Влетает жаворонок и вот, что я услышала Пропел он мне по-птичьи :
Tarla kuşu şarkısına başladığında yatağa yeni girmiştim
Ето все же жаворонок!
O bir tarla kuşu!
Гектор - жаворонок.
- Bütün gece, sabah.
- Полевой жаворонок.
Neredeyse ağzımın içine girdi.