Жмёт translate Turkish
117 parallel translation
- Жмёт как-то.
- Gerçekten çok ağrıyor.
Сначала она жмёт не ту кнопку.
Önce yanlış düğmeye basıyor.
Не жмёт?
Nasıl?
Внутри всё жмёт.
İçim daralıyor.
Слегка жмёт, а?
Biraz dar olmamış mı bu?
Тянет тут, жмёт там, колется...
Dar, rahatsız ve kaşındırıyor
— Ты скажи, если жмёт.
- Uymazsa söyle.
— Не жмёт, не жмёт.
- Uydu, uydu.
Он руку хвостом вам жмёт.
Uzun kahverengi kuyruğunu Sallayarak Görüşürüz demek ister
Слегка жмёт в районе промежности.
Kasık bölümü biraz sıkıyor.
Мужчина заходит в кабинку, кидает деньги в щель танцовщица забирает их на другой стороне Она жмёт кнопка, дверь открывается
Adam kabine girer, parayı delikten verir, dansçı da diğer taraftan alır.
Жмёт жестко, но фабричный лоск ещё не сошёл.
Ayağımı çok vuruyorlar, ama ilk günkü parlaklıkları hâlâ üzerlerinde...
Тогда Коллинз жмёт на газ, машина идет юзом, и задевает заграждение.
Collins gaza basıyor, lastiklerini yakıyor ve arka tarafını yol kenarındaki çite çarpıyor.
А тебе не жмёт?
- Bu iyi, biliyorsun... - Güzel gözüküyor, değil mi?
Жмёт.
Biraz alçakta kaldın gibi.
Немного жмёт в талии.
Buralardan biraz sıkıyor.
- Просто подхожу и говорю всё что в голову взбредёт. - Он клаксон жмёт.
Yanlarına gidip konuşuyorum işte, o an aklıma ne gelirse.
Идёт, ручки жмёт, сучонок.
Beşlikler ne iş?
Он мне жмёт!
Benim için çok küçük bu.
Тут жмет.
Burası biraz sıkı oldu.
В рукавах не жмет?
Nasıl? Kolları sıkmıyor ya?
ќн на них хоть как-то держитс €. " уши не жмет.
Akan ter kulağıma doğru gidiyor.
Тебе эта форма не жмет?
Üniforman fazla mı sıkı geldi?
Вам эта куртка не жмет?
- O ceketle pismiyor musun? - Evet.
А Боб тем временем хорошо прицеливается и жмет на курок но промахивается, такой был пьяный!
Bu arada bizim Bob adamakıllı nişan alıp bir kurşun daha sıktı.
Он жмет на газ.
Çok hızlı gidiyor.
Пояс жмет.
Kemer çok sıkıyor.
Этот костюм так жмет.
Bu kıyafet çok sıkı.
Тебе не жмет, парень?
Senin için sıkı bir şeyim var, ister misin?
Рубашка не жмет? Да нет.
- T-Shirt uydu mu, tamam mı Greg?
Мне жмет ремень!
Emniyet kemeri acıtıyor.
- Он, правда, тебе жмет?
Çok mu sıkıyor?
- Он мне жмет!
Ama çok sıkıyor!
Как Вы думаете, мисс Лемон, пиджак слишком жмет здесь и здесь?
- Bayan Lemon, sizce de bu ceket biraz... şuralarından çekmiş gibi değil mi?
Эта одежда так жмет!
Bu giysiler acayip dar yahu!
Сестричка убегает, превратившись в оборотня, жмет на газ...
Kız bir kurtadamdan kurtuluyor ve gaza basıyor.
Равшет снова жмет Полосика к борту!
Bu pis bir hile! Fazla uzun sürmeyecek.
И если он жмет руки Другим, значит на то у него есть веские причины
Eğer Diğerleri ile el sıkışıyorsa eminim iyi bir nedeni vardır.
Это его фотография, он жмет руку Улису С. Гранту.
Bu da onun Ulysses S. Grant ile el sıkışırken bir fotoğrafı.
Думаю, что он жмет руку Роберту Е.Ли.
Bence yanındaki Robert E. Lee.
Не сильно жмет? - Нет, всё в порядке.
- Çok siki degil, degil mi?
В носках по-прежнему жмет.
Hala başparmakta biraz sıkıyor.
Боже, он жмет им руки. Блядь.
Aman Tanrı'm, el sıkışıyorlar, lanet olsun.
Не доверяю парню, который жмет детям сладости.
Çocuklara şeker vermeyen birine güvenmem.
- Жмёт руку президенту.
- Başkanla el sıkışıyor.
Все по телу? Не жмет нигде?
Çünkü tam oturmuş.
Здесь не жмет, мистер Гекко?
Koltuk altları fazla sıkı mı olmuş Bay Gekko?
Это платье жмет.
Bu elbise sıkıyor.
Корректно ли называть пилотом того, кто жмет на кнопку за 3 тысячи миль оттуда?
4800 KM uzaklıkta bir joystick ile operasyon yapıyorsa ona gerçekten pilot diyebilir misin?
Она в офисе, жмет обновить снова и снова.
Ofisinde "yenile" ye basıp duruyor. Sence şansımız var mı?
- Он не жмёт рук.
O el sıkışmaz.