Измождённый translate Turkish
16 parallel translation
У вас измождённый вид, Ваша Милость.
Oldukça yorulmuş olmalısınız, Efendimiz.
Вид у них довольно измождённый, сказались все сегодняшние переживания.
Hiç kimsenin yaralanmadığını söyleyebiliriz ama hepsi çok yorgun gözüküyor. Çok zor bir gün geçirmiş olmalılar.
У вас измождённый вид.
Bitkin görünüyorsun.
Её измождённый вид вызвал у него отвращение, и принц не пустил женщину в замок.
Kadının perişan görünüşünden tiksinen prens onu geri çevirmiş.
Как во сне, он показывает ей куда-то за дерево, слышит как сам произносит, "Вон, я оттуда..." и проваливается, изможденный.
Adam, rüyadaymışçasına, ağacın ötesinde bir yeri işaret ederek, içinden "Oradan geliyorum", der ve bitap düşerek çekilir.
Попал в больницу, изможденный эмоционально.
Hastanede kontrol ettirdim, duygusal olarak tükenmiş.
Поднимаюсь наверх и изможденный падаю на кровать.
Doğruca yukarıya çıktım, yatağa devrildim.
Он. Ответил всадник, изможденный дорогой.
"Benim" dedi atlı, kemik kadar sert.
Я. Ответил всадник, изможденный дорогой.
"Benim" dedi atlı, kemik kadar sert.
И среди них есть человек, старый человек, изможденный, почти ослепший
Aralarında yaşlı bir adam vardır, Bitkin, Neredeyse kör.
Мой брат умер так, изможденный, кожа да кости.
Erkek kardeşim bu yüzden öldü.
Поздно приходишь, рано уходишь, вид изможденный.
- Keş gibi yaşıyorsun. Geç geliyorsun, erken gidiyorsun, yorgun ve bitkinsin...
Изможденный, с мерцающими глазами Люцифера во плоти.
Kupkuru, çakır gözlü, şeytanın ta kendisi.
У тебя очень изможденный вид.
Biraz kötü göründüğünü söylemeliyim.
У тебя изможденный вид. Иди домой, поспи.
Epey tükenmiş görünüyorsun, eve gidip yat istersen biraz.
Немного изможденный, возможно.
Belki birazcık sıskasın.