Йим translate Turkish
62,478 parallel translation
Кажется, мы узнали, для чего им части тел.
Sanırım vücut parçaları ile ne kadar yakın olduklarını bulduk.
Скажи им, что мы разберёмся.
Onları halledeceğimizi onlara bildirin.
Гриммы на юге использовали её чтобы выманивать из болот чешуйчатых и отрубать им головы.
Güneydeki Grimms bunu kullanıyordu. Bataklıklardan Galençidaları yemlemek için, Ve onları yakalayıp başlarını keserdi.
Не нам. Им.
Aslında biz değil de Onlar konuşacak.
Моя мать скрывала меня им, когда я был ребёнком.
Evet, annem bunu bir kereden fazla kullandı ben çoçukken.
Им же и поджарил другую жертву.
Muhtemelen diğer kurbanı onunla kızdırdığı şey budur.
- Джордж, вели им поставить меня обратно!
- George, onlara beni indirmelerini söyle!
Куда еще им идти?
Nereye gitmeliler?
Нужно отдать им дом!
Bence onların olsun!
Я дал им четко понять, что за серьезное преступление пощады не будет.
Net bir mesaj verdim. İşledikleri suç ağırsa, merhamet görmeyecekler.
Они настаивали, что Фрэнсис обещал им землю.
Francis'in mülkü onlara verdiğinde ısrar ediyorlar.
- Я тоже им это твержу, но все ценят Дуайта, и они оба рвутся ему на помощь.
- Bunu ben de onlara defalarca söyledim. Fakat Dwight'a büyük sevgi besliyorlar ikisi de ona yardım etme fırsatı üzerine seve seve atladı.
Им предоставили выбор - гнить в тюрьме или драться за роялистов против республики.
Onlara tek bir seçenek sunulacak burada hapishanede kalmak veya Kraliyet yanlıları adına Cumhuriyetçilerle savaşmak.
Если я подарю им землю, у них хотя бы будет еда.
Araziyi onlara hediye edebilirsem, en azından yemek yiyebilirler.
Дядя Джордж выставил охрану на всю ночь, и им всё равно не удалось тебя поймать!
George Amca tüm gece adamlara nöbet tutturdu yine de seni yakalayamadılar!
Нанять стряпчего, выяснить, кто еще на скамье судей, чтобы сдаться им на милость.
Kürsüde başka kimin olacağını öğrenmek için bir avukatla görüşmeye böylece kendimi onların merhametine bırakabilirim.
Я пришел в ясли поздороваться, но им нужен ты или Алекс, чтобы забрать его.
Günaydın demek için kreşe uğradım ama Alex'le ikinizden birinin gitmesi gerekiyor.
Да, им понравилось печенье.
Kurabiyelere bayıldılar.
Он хочет не обманывать людей, а помогать им.
İnsanları kandırmaya değil ; onlara yardım etmeye çalışıyor.
И когда вы собирались сказать им правду?
Peki tam olarak ne zaman bunu onlara söylemeyi planlıyordun?
Потому что скрывая это, вы им не помогаете.
Çünkü onlardan saklayarak iyilik yapmıyorsun.
Я пытался им всё объяснить, но они... стоят на своем.
Durumu onlara açıklamaya çalıştım ama dinlemediler.
Я пытался им всё объяснить, но...
Durumu anlatmaya çalıştım ama -
И я буду бороться, чтобы они остались в своём доме, и не боюсь им это обещать.
Evlerinde kalmalarını sağlamak için savaşacağım ve bunu söylemekten çekinmiyorum.
Если ты много им наообещаешь и подведёшь, то сделаешь их более уязвимыми перед дерьмовым предложением.
Eğer çok vaatte bulunup azını verirsen onu boktan bir teklife karşı zayıf hale getirirsin.
Так что держи свою премудрость при себе, потому что я здесь, чтобы помогать людям, а не напоминать им, как жесток мир вокруг нас.
Aklını kendine sakla çünkü ben insanlara yardım etmek için buradayım dışarıda zalim bir dünya olduğunu söylemek için değil.
Передай им, что у меня дела в Нью-Йорке.
New York'ta işlerim olduğunu söylersin.
Я тут подумал : почему они так хотят выселить того, кто может им заплатить?
Düşünün bakalım, parayla çıkıp gelen birini tahliye etmek için neden bu kadar acele ediyorlar?
Нет, мистер Росс, вы ничего им не покажете.
Hayır, Bay Ross, hiçbir şey sunamazsınız.
В болезни виноваты они, и если у нас есть шанс изменить его жизнь, мы должны им воспользоваться.
Ona bunu yaptılar ve onun hayatını değiştirme fırsatımız varsa bunu değerlendirmeliyiz.
Теперь я стараюсь отплатить им, прислуживая медсестрой.
Şimdi hemşirelik yaparak minnet borcumu ödemeye çalışıyorum.
Меньшее, что я могу... помочь вам править им.
En azından bunu yürütmene yardım edebilirim.
Им нужна чья-то помощь. Не занимаемся, потому что у нас нет ни времени, ни ресурсов тягаться с гигантом вроде Велосити.
Bu yaptığımız bir şey değil çünkü Velocity gibi dev bir şirketi alt etmek için ne zamanımız ne de yeterli çalışanımız var.
Они просто не хотят привлекать внимание, но можете им позвонить.
- Dikkati üzerine çekmek istemediklerinden.
Оливер тоже заметил, и мне приходится врать им обоим, чтобы скрыть это.
Oliver da fark etti ve anlamasın diye yüzüne yalan söylemek zorunda kaldım.
И я им ответил : " Послушайте вы!
Ben de onlara dedim ki "Kulağınız açın beni dinleyin."
Им пришлось.
Öldürmek zorundaydılar.
Хорошо, мы им все расскажем, как только найдем хоть какой-то выход.
Düzgün bir çözüm bulduğumuz an insanlara hakikati açıklayacağız.
Кто я вообще такая, чтобы отдавать им приказы?
Ben kim oluyorum da onlara emir veriyorum?
Им правил чип.
- O da çipin etkisi altındaydı.
Я не запрещал им работать.
Durmaları için ben zorlamadım.
Вперед, расскажи им правду!
- Niye millete doğruyu söylemiyorsun?
Позволь им решить, как прожить свои последние полгода.
Son altı aylarında ne yapacaklarına bırak onlar karar versin.
Мы пока не можем предложить им выход.
Bir çıkar yol olmadan gidemeyiz.
Скажи это им.
Git anlat onlara o zaman.
Звони им снова.
Onları tekrar ara.
Как будто им плевать на малый бизнес.
Sanki küçük şirketleri hiç önemsemiyorlar.
- Джаред, им нет дела до малого бизнеса.
Jared, küçük şirketleri önemsemiyorlar.
Ну конешно, иногда ты следуешь им слишком хорошо.
Evet, bazen bu konuda fazla iyi oluyorsun.
Помоги мне объяснить это им.
Açıklamama yardım et.
Я сказал им, что Коулсон отдал вам книгу.
- Onlara Coulson'ın kitabı sana verdiğini söyledim.