Кипяток translate Turkish
62 parallel translation
- Дайте мне виски, покрепче. - У нас только кипяток.
- Varsa sıcak viski istiyorum.
Хочешь ледок, хочешь кипяток.
Sıcak, soğuk akar su.
- Кипяток.
- Kaynıyor.
Ваш кипяток, мистер Сми.
Sıcak suyun, Bay Sımii.
Ладно, я пошла. Вон там кипяток.
Ben gidiyorum, orada sıcak su var.
- Так ведь толку не будет, если не кипяток. Подождите.
- Kaynar değilse, işe yaramaz.
- Вода просто кипяток! - Нет.
- Kaynar su!
Кипяток.
Kaynıyor. Ne servis ama.
Ты сам себя суешь в кипяток, Франко.
Franko kendini kaynar suya atıyorsun.
Я не брошу живое существо в кипяток.
Elimde kıpırdanan canlı bir şeyi tencereye koyamam.
Закопал его по шею и вылил кипяток ему на голову.
Köpeği boğazına kadar gömüp başından aşağı kaynar su döktü.
Это Кадзуко вылила кипяток.
Suyu da Kazuko kaynattı.
Этот сукин сын был настолько крут, что если лить ему в глотку кипяток, он ссал бы ледяными кубиками.
Pis serseri o kadar soğuktu ki, boğazından kaynar su boşaltsan - buz taneleri işerdi.
Некоторые наливают кипяток и пьют.
İnsanlar sıcak su ekleyip içiyor.
И я возьму домой, буду добавлять кипяток и пить по утрам
Bunu eve götürüp, sabah sıcak su ekleyip içeceğim.
- "Кипяток ошпарила ребенка"?
- Su! - Sıcak su bebeği yakar mı?
Кипяток ошпарил ребенка. - Я не ошпарился.
- Su, sıcak su bebeği yakar!
- Это кипяток!
- Su sıcak!
Воздух холодный, водичка просто кипяток.
Hava soğuk, su çok sıcak.
Кипяток!
Kaynar!
Что-то вроде посещения противной престарелой родственницы? Или что-то вроде опускания руки в кипяток, чтобы посмотреть, как скоро с нее слезет кожа?
Bayan akrabalarınızın eski tapınakları ziyarete gitmesi gibi bir çile midir,... yoksa, elini sıcak suya daldırmak benzeri bir çile midir, daha çok?
Кипяток!
Haşlandım!
Потянешь, польется кипяток. Попробуй.
Sıcak su için buna asıI.
Она же вылила кипяток ему на это самое.
Orada üstüne kaynar su döktü.
Кипяток обычно приносят с кухни.
Su genellikle mutfaktan geliyor, neredeyse kaynar.
Полотенца, бинты, кипяток.
havlu, bandajlar, sıcak su.
Где нам взять кипяток?
Sıcak suyu nereden bulacağız?
Пусть опускают их в кипяток только чтобы убить - и сразу наружу.
Onları öldürecek kadar kaynatın, daha fazla değil.
Кипяток.
Umrumda değil.
Он сказал, что она совершенно безнравственна, и выплеснул ей в лицо кипяток из кастрюли, чтобы остановить искушение, как он сказал.
Kemp, Marita'ya çok, çok ahlaksız olduğunu söylemiş. Anlayacağın bir demlik kaynar suyu kızın yüzün boca etti dediğine göre onu günahkâr olmasını engellemek içinmiş. Aman Tanrım!
Теплую, горячую или крутой кипяток?
ılık, sıcak veya kaynamış?
ты что задумал? Это же кипяток.
Kız çocuk doğuracağımdan öylesine emindim ki.
Кипяток!
Çok sıcak!
Положа руку на сердце, не чай, а кипяток.
Açıkçası bu çok sıcak.
Осотрожнее, кипяток.
Dikkat et, sıcak.
Да она кипяток просто.
Cayır cayır yanıyor.
Я люблю тебя больше жизни. Но ты кипяток просто.
- Hayatım, seni canımdan çok seviyorum ama geceleri cayır cayır yanıyorsun.
И каждой пролитой слезе. Но, прежде чем погрузишься в кипяток знай, под мое начало тебя привел не инстинкт.
Ama kutsanmadan önce, seni alevime çeken şeyin içgüdülerin olmadığını anla.
Это... это... это кипяток!
Bu... bu... kaynıyor! Öyle mi?
- Закрой! Кипяток! Это чтобы лапшу варить?
Taylandlılar, evli çiftlerin daima birbirinin kollarında uyumasını söylerler.
Она засунула руку в кипяток.
Elini kaynayan fıçıya sıkıştırdı.
Ты выпил весь кипяток из чайника, так наполни его заново.
Bir kâseyi bitirirsen, bir başkasını yaparsın.
Кипяток ещё не остыл.
Daha yeni kaynadı.
Я знаю, почти кипяток.
Biliyorum, resmen ateş gibi.
Кто-то по вечерам подливал в банки кипяток.
Biri gece boyu kavanozlarımıza kaynar su döktü.
Льют на себя кипяток.
VÜCUDUN ÜSTÜNE KAYNAR SU
- Как кипяток.
Kaynar olsun!
Черт подрал, кипяток!
Tanrım, haşladın beni!
Да это кипяток!
Eminim.
Почти кипяток.
Neredeyse kaynıyor.
Кипяток.
Oh, sıcakmış! - Mutlu musun şimdi?