English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Russian → Turkish / [ М ] / Моргает

Моргает translate Turkish

56 parallel translation
Он даже не пускает слюну, не шевелит губами и почти не моргает.
Kılı kıpırdamıyor dudakları bile oynamıyor gözünü zor kırpıyor.
Позднее, я отметил кое-что странное в том, как она моргает.
Daha sonra göz kırpmasında bir tuhaflık fark ettim.
А пока, он только стоит там и моргает светодиодами.
Şu an sadece orada duruyor ve ışıkları yanıp sönüyor.
Сообщение моргает.
Mesaj ışığı yanıyor.
Глазами моргает.
Az önce göz kırptı. - Onun öldüğü belgelendi.
Она слишком часто моргает, когда лжет и знает об этом.
Haberin yalan olduğunu bildiği zaman gereğinden fazla gözünü kırpıyor.
Это даже не моргает.
Göz bile kırpmıyor.
- Человек не моргает, мама.
Adam göz kırpmıyor anne.
Человек не моргает.
Adam göz kırpmıyor.
Он моргает один раз - "да", моргает два раза - "нет".
Gözünü evet için bir, hayır için iki kez kırpıyor.
Только вот моргает всё время и улыбается.
Ağlamayı kesti. Göz kırpıp gülümsüyordu tekrar tekrar kırpıyor ama ağlamıyordu.
Я его бью, у него лицо в крови, а он моргает и улыбается.
Yüzü tamamen kan olmuştu ama gözlerini kırpıp gülümsemeye devam etti.
Моргает и улыбается.
Gülümsüyor, göz kırpıyor.
И моргает так.
Ve göz kırpıyordu.
Моргает, моргает часто-часто.
Kırpıyor, sürekli kırpıyor...
Из шкафа его достал, прижал к себе, он ко мне так прижался, смотрит на меня, улыбается, моргает и правую руку вот так вот за спину прячет.
O da sıkıca sarıldı. Bana baktı, gülümsedi ve göz kırptı, arkasında bir şey saklıyordu.
Вот эта вот бабуля, которая не моргает?
Kılı bile kımıldamayan hani?
Она постоянно моргает.
Sürekli göz kırpıp duruyor.
Ёто именно им удаЄтс € оказатьс € на том самом уличном углу " ель-јвива, когда взрываетс € пиццери € и по дороге катитс € оторванна € голова и моргает.
Şanslı olanlar Tel Aviv'de, pizza dükkanı havaya uçurulduğunda ve hala göz kırpmakta olan bir insan kafası kopup caddeye düştüğünde orada, o sokak köşesinde bulunan insanlardır.
Погодите, камера в детской моргает.
Bekle biraz, çocuk odası kamerası düzgün çalışmıyor.
Он моргает.
Göz kırpıyor.
Моргает?
Kırpıyor mu?
Он моргает.
Kırpıyor.
Знаешь, когда мы этим занимаемся, она моргает и хохочет.
Göğüslerine, yüzüne boşal, göz ardı eder ve gülmeye devam eder.
Он.. он даже не моргает.
Gözünü bile kırpmıyor.
Она моргает "нет" морзянкой
Mors alfabesiyle "Hayır" demeye çalışıyor.
Он дважды моргает.
İki kez göz kırptı.
"моргает 15 раз"...
" 15 kez göz kırpma...
О чудесно, мой свидетель-эксперт моргает, когда нервничает.
Ne güzel, uzman tanığım gerildiğinde göz kırpıyor.
Проповедник моргает.
Vaiz göz kırpıyor.
У него вновь начались эти нервные тики, покашливания. И моргает постоянно.
Sonra bu garip tikleri başaldı.İkide bir öksürmek, her zaman göz kırpmak gibi.
Половина из них не двигается. А другая только моргает.
O insanların yarısı hareket dahi etmiyor diğer yarısı ise sadece göz kırpıyor.
Он не моргает...
Göz kırpamıyor.
А другая только моргает.
Ama anlamıyorum.
* Город моргает бессонным глазом, *
* Görürsün ki bütün şehir ayakta * * Duyarsın gürültüsünü *
Она моргает, мам.
Gidip geliyor anne.
Он никогда не моргает!
Hiç göz kırpmıyor!
Может он моргает когда ты моргаешь?
Belki sen göz kırptığında o göz kırpar.
Оно просто моргает. Стоп, стоп, стоп.
Tamam, kestik, kestik!
Он никогда не моргает.
Adam hiç göz kırpmıyor.
Даже когда она не спит, она все равно лежит там, уставившись в никуда и только моргает.
Uyanık olduğu halde yatıyor, gözü seğirene kadar öylece boşluğa bakıyor.
Нужно вырезать эти шесть или семь кадров, где она моргает после того, как должна была умереть.
Öldükten sonra göz kırptığı altı-yedi kareyi çıkarmanız lazım.
"Так вопрошает последний человек и моргает".
Son adam bunları sordu ve gözlerini kırptı.
Никто не пукает каждый раз, когда моргает... это сумасшествие!
Bu çok saçma, kimse her göz kırptığında gaz çıkarmaz!
Я прошел через это. Знаю, каково это - смотреть в лицо смерти. И быть тем, кто моргает первым.
Ölümle yüzyüze gelip de tir, tir titrediğim olmuştu benim de.
Я хотел, чтобы она видела, как часто она моргает глазами перед камерой. А что?
Kamera önünde ne kadar çok göz kırptığını görmesini istedim.
Ты знаешь, что он моргает каждый раз, когда спускает курок в одном из своих фильмов.
Filmlerinde, tetiği her çekişinde gözünü kırptığını biliyor muydun?
Ты знала, что там есть маячок на верхушке здания, который моргает слово "Голливуд" морзянкой?
Biliyor musun, o binanın tepesinde "Hollywood" kelimesinin Mors koduyla yanıp söndüğü bir ışık var.
И я вот что скажу, этот чувак не моргает.
Ve sana şunu söyleyeyim, o adam gözünü bile kırpmıyor.
Часто-часто так моргает, и главное - не плачет.
Ağlamıyordu.
Моргает и улыбается.
Gözlerini kırpıyor ve gülümsüyordu.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]