English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Russian → Turkish / [ Н ] / Надежду

Надежду translate Turkish

1,687 parallel translation
Я никогда не терял надежду.
- Umudumu hiç kaybetmedim.
Все, кто утверждали, что любят тебя твои друзья, твой брат, даже Билл Комптон, все они потеряли надежду.
Seni sevdiğini iddia eden herkes ; arkadaşların, kardeşin ve hatta Bill Compton bile senden vazgeçti.
Я пытаюсь вернуть надежду на равноправие для вампиров в этой стране после убийства телеведущего, совершённого Расселом Эджингтоном, а ты посылаешь Эрика Нортмана к викканам?
Ben burada, Russell Edgington'ın TV'de bir adamı katletmesinden sonra vampirlerin bu ülkedeki eşitlik haklarını kurtarmaya çalışırken sen Eric Northman'ı cadıların peşine mi düşürüyorsun?
Но Бри принесла надежду...
Ama Bree ona umut getirdi.
Тот кто оставляет надежду, жизни лишается тот.
Umuda teslim olan, hayata teslim olur.
Мы стали терять надежду и забывать, кто мы такие.
... umudumuzu kaybettik, ve kim olduğumuzu unuttuk.
Это место... представляет собой последнюю надежду человечества.
Bu yer insan ırkının son umudunu temsil ediyor.
Кажется пришло время упомянуть о предстоящем прибытии СТ10, транспортера, который несет новую надежду для Фортхевена.
CT10'nun inmesinin an meselesi olduğundan bahsetmek için doğru zamandayız gibi görünüyor. Forthaven için yeni umutlar taşıyan nakliye gemisi.
Ты оставляешь надежду людям.
Umudu arkanda bırakıyorsun.
Я многих их вас знаю, вероятно, большинство. Я разделяю вашу надежду вернуться домой.
Biliyorum ki çoğunuz belki de büyük çoğunluğunuz eve dönme umudunu taşıyor.
Вы дали мне надежду, а потом забрали ее.
Bana umut verdiniz, sonra da geri aldınız.
Но если придётся выбирать между жестокой правдой и надеждой, выбери надежду.
Şayet acımasız gerçek ile umut vermek arasında kalırsan, oyunu umuttan yana kullan.
Если спасем как можно больше детей, то дадим тем людям надежду.
Mümkün olduğunca çok çocuk kurtarırsak, umutlarını canlı tutarız.
- Давайте извлечем старый клапан, перед тем как потерять надежду.
Umudumuzu kaybetmeden eski kapakçığı çıkaralım, olur mu?
Риск велик, но это единственный вариант, который дал хоть какую-то надежду.
Bu uzun bir sürecin parçası. Ama bu özel tedavi yakın zamanda yaptığım testlerde umut vaat etti.
За надежду... что она не умерла.
Bir umut için... Tabii eğer ölmeseydi.
Когда я за рулем... слушаю радио... Я танцую мою задницу выключен, и я втайне надежду что люди, едущие рядом, смотрят.
Araba kullanırken, müzik dinlerim ve kalçamı oynatırım, ve gizlice diğer araba kullananların izlemesini umarım.
Это весьма неожиданно, но даёт мне надежду.
Bu gerçek sevgi değil. Bunlar senin arkadaşların değil, müritlerin.
Я никогда не теряла надежду, что снова увиду тебя
Seni tekrar görebilme umudumu hiç kaybetmedim.
Похоже, что я теряю надежду на то, что ты меня слышишь.
Beni dinlediğine dair umudumu artık kaybetmeye başladım.
Не даришь ли ты Сьюзен и своей матери ложную надежду?
Susan'ı ve anneni boşuna ümitlendirmeyecek misin?
Приходится цепляться за каждую надежду.
Nasıl da umuta kaldık.
Но здесь сегодня мы отмечаем нашу надежду на будущее.
Bugün kutladığımız şey geleceğimizdeki umuttur.
Но я потеряла надежду.
Artık umudum kalmadı benim.
Будто я публично предаю надежду на то, что ты и Том еще живы.
Sanki Tom ve senin hayatından ümidimi kesmişim gibi.
Я не хотел давать им ложную надежду.
Hastaya boş umutlar vermek istemedim.
Я продаю надежду.
Ben insanlara umut satıyorum.
Ты вселил в меня надежду.
Bana umut veriyorsun.
Ваш воротничок священника дает мне надежду, что мое сердце в безопасности.
Papaz yakalığınız, gönlümün güvende olduğu umudunu aşılıyor bana.
Ты вселил в нас надежду.
Bize umut verdin.
И я должен верить, что всё получится, поэтому, пожалуйста, не отбирай у меня надежду.
Ve ben bunun olacağına inanmalıyım o yüzden lütfen izin ver inanayım.
Это дает надежду всем нам.
Bu hepimize umut verdi.
Он дал мне надежду. А ничего не изменилось.
Bana umut verdi ama hiçbir şey değişmedi.
Я думаю, мы можем отправить несколько мальчиков, подающих надежду.. .. из нашей школы.
Şimdi, düşünceme göre yetenekli birkaç öğrenciyle bizim okulumuzda katıImalı.
Ты дашь этим людям надежду, а потом ты возглавишь следующую битву и все битвы после.
O insanlara umut ver. Ondan sonra bir sonraki çarpışmaya ve ondan sonrakine liderlik yapabilirsin.
Оставь надежду всяк сюда входящий.
Buraya giren tüm umutlarını kapıda bıraksın.
Музыканты переговариваются о том, что после потери нужно сохранять надежду, о вере в возможность чего-то лучшего.
Bu müzisyenler, kayıptan sonra Umutlu kalma mücadelesi hakkında, Daha iyi bir şeyin her zaman Mümkün olduğuna inanmak Hakkında birbirleriyle konuşuyorlar.
Я дала Генри эту книгу, чтобы он нашел то, что нужно всем без исключения... Надежду.
Bakın, Henry'ye o kitabı verdim çünkü bir insanın hayatındaki en önemli şeye sahip olmasını istedim bir umuda.
И, когда ты прошел через них, ты сказал, что это ожерелье олицетворяет надежду.
Ve dedinki ne zaman kötü bir şey olsa bu kolye umudu temsil ediyor.
Много лет назад, когда на БлуБелл обрушился ураган, и люди потеряли всё, многие из них потеряли надежду.
Yıllar önce BlueBell'de yaşanan kasırga sonrasında sular altında kaldığında ve insanlar evlerini kaybettiğinde bir çoğu umutlarını kaybetti taşınmaktan, şehri boşaltmaktan ve her şeye yeniden başlamaktan bahsediliyordu.
Я был расстроен после смерти Ника, но я нашёл этот кристалл, и он даёт мне надежду, что всё можно вернуть в прежнее русло.
Nick'in ölümünden sonra altüst olmuştum. Ama kristali ben buldum ve bazı şeyleri rayına oturtmak için bana umut veriyor.
Проникая в самые глубины души, она пробуждает надежду даже в убежденных циниках.
En büyük kötümserin bile umuttan vazgeçmediği yerde benliğinin idealistik merkezine dokunuyor.
Никогда не теряй надежду.
- Asla umudunu yitirme.
Я не буду рассказывать вам сказки о лучших ангелах этого прекрасного города, предлагая им надежду, а не страх.
Sana burada bu şehir için daha iyi, korkusuz ve umut dolu meleklerin olduğu hakkında peri masalı anlatacak değilim.
Я создал "Пасседжвэй", чтобы сохранить надежду на будущую жизнь, после смерти.
Ben Passageway'i gelecekteki hayat için umudumuzu korumak için yarattım, ölümden sonrasını.
Не теряй надежду.
Umudunu kaybetme.
Конечно, вы обманули меня. Но вы дали мне надежду.
Beni aldattın, bu gerçek ama aynı zamanda umut verdin.
Ты дал ей надежду.
Umut vermişsin.
Я не дал ей надежду.
Umut falan vermedim.
Я просто не хочу, чтобы Вы теряли надежду.
Seni boş yere umutlandırmak istemiyorum.
Я не хотела давать Луи надежду, пока не уверено, что все хорошо.
Eğer bir sorun varsa Louis'in ümitlenmesini istemedim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]