Наяву translate Turkish
248 parallel translation
Я узнаю, правда ли то, что сомнамбулу можно заставить совершать поступки, которые он никогда бы не совершил наяву и которые были бы ему отвратительны.
Sonunda bir uyurgezerin uyanma halindeki davranışlarının gerçekten kontrol edilip edilemediğini öğreneceğim. Eğer bu gerçekse ona cinayet bile işletebiliriz.
Будто одержимая злым духом и во сне и наяву - она не могла справиться с таинственной привычкой жечь спички.
Bu kadın, Şeytan tarafından ele geçirilmiş bir cadı gibi yarı uyur yarı uyanık haldeyken gizemli bir arzunun fitili ateşlemesine dayanamıyor.
Сон наяву. Я так долго мечтала об этом.
- Bu senin için iyi olmaz.
Это было наяву.
Bir ülkeydi.
Я вот вижу, как наяву : седые волосы, покрытое морщинами измождённое лицо.
Onu görebiliyorum. Ak saçlı, lavanta ve eski dantel.
Она сказала то, о чём обыкновенно умалчивают наяву, в этом я уверена.
Söylemese daha iyi ederdi söylediklerini.
Но, несмотря ни на что, она по-прежнему осталась такой же доброй и ласковой, и каждое утро рождало для неё новую надежду, что когда-нибудь... её сладкие сны воплотятся наяву.
Yine de, bütün bunlara rağmen, Külkedisi nazik ve iyi huylu kalmayı başarmıştı. Her gün doğumunda, günün birinde mutluluk hayallerinin gerçekleşeceğini düşünerek yeni bir umut buluyordu.
* * Наяву
Gerçekleşecektir
* * Наяву
Gerçekleşecek
* * Мечту воплотить наяву
Dilediğin bu hayal gerçekleşecektir
* * Мечту воплотить наяву!
Dilediğin bu hayal
Как она там... Грезит наяву.
Rüya görmenin dışında ne yaptığını merak ediyorum.
- И все это наяву.
- Ve hepsi gerçek!
куда людскою рекой нас принесло. Мне сладок мой сон наяву, я завтрашний день не зову -
Gitarımın tellerinden geleceğin bir gün olacak.
Ни в мечтах, ни наяву. Каждый раз, идя по аллее, я чувствовал тошноту, как при головокружении.
O sokağa her gidişimde, başım döndü, sanki kusmak istedim.
И я до сих пор не видела то место или женщину, наяву.
Ne kadını ne de mekanı daha önce hiç görmedim.
Просто я грежу наяву.
Eh, düşlerimi uyanıkken görüyorum.
Вам что-то пригрезилось, леди. Да, мне всё время что-то грезится, даже наяву.
Ben hep rüya görüyorum, uyanık olduğum zaman bile.
Когда раствор попадает в кровь, вызывает реалистичные галлюцинации. Кошмар наяву.
Kana karıştığı anda zehir, kurbanın gerçek dışı, kabus gibi halüsinasyonlar görmesini sağlardı.
"Зная, что это всё наяву"
* Ama, biliyorsun ki rüya görmüyorsun, bayım. *
Это всё было наяву? Я не могу поверить.
İnanmıyorum gerçekten öyle mi oldu?
Все было, как во сне... Но она была наяву...
Bir rüya gibiydi.
Во сне? Нет, всегда наяву.
Hayır, daima uyanığım.
Она увидела как наяву странный сон о том дне, когда она родит ребенка.
Ve çocuğuna gebe kaldığı gün gördüğü bir rüyayı hatırlar.
Когда-нибудь вспомнит. Наяву или во сне.
Sadece rüyalarında olsa bile.
Кошмарный сон наяву!
Olamaz! Aynı gördüğüm kabuslara benziyor!
[Skipped item nr. 35] грезить наяву.
Tek yapmam gereken Lisa gibi fantazilerime dalmak.
Мы живем наяву. Молодец, Дин!
Biz gerçeğini yaşıyoruz!
Не могу поверить, что всё это происходит наяву. - А где Пелайо?
Sadece bunun gerçek olduğuna kendimi inandıramıyorum.
Но при расстройстве психики мозг наяву действует, как во сне. Какой бред!
Düzensizlik nedir biliyor musun?
Это было наяву.
Tamamen gerçekti.
Это было наяву.
Evet, gerçekti.
Это какой-то бред наяву!
Ben... Bunu nasıl anlatacağımı bilemiyorum.
"Я своё наяву время переживу!" - Заявляет толстяк впопыхах.
Bunlar kediler arasında En yiğit olanın sözü
- Господи! Словно наяву.
O kadar gerçekti ki.
Это было как наяву.
Bu, çok gerçekti.
Вижу как наяву предков моих, всех до единого.
'İşte orada halkımın ataları, başlangıça dönüş.
Пока мы с Самантой обсуждали теорию изменений Миранда испытывала ее наяву.
Samantha'yla ben değişim teorisini tartışırken, Miranda bunu yaşıyordu.
Увидеть сон наяву.
Orada rüya göreceksin.
И все это было как наяву, как будто на самом деле.
Ve her şey, sanki gerçek gibiydi.
Он случился наяву.
Gerçekten gördüm.
Оно было похоже на сон, только наяву.
Rüyamdaki gibiydi. Ama gerçekti.
И моя жизнь наяву - только воспоминания о ней.
Uyandığım hayat onun anılarıymış gibi.
А для сознания секунда во сне... бесконечно длиннее, чем секунда наяву.
Ve 1 saniyelik rüya bilinci de uyanıklık durumundan sonsuzluk kadar uzundur.
... обезумевшие черви жуют мои кишки древняя традиция колдунов, шаманов и других ясновидящих, которые развили и усовершенствовали искусство путешествия во снах, так называемое состояние осознанного, "прозрачного" сна, в котором, намеренно управляя сном, ты способен обнаружить вещи, лежащие за пределами понимания наяву.
Blonde Bee, Firefly, Praying Mantis deli, korkak, muhallebiciler, bununla büyücülerin, şamanların ve diğer bilicilerin saygıdeğer gelenekleri berrak rüya durumu denilen düşte yolculuk sanatını geliştirip kusursuzlaştıranlardır bilinçli olarak düşlerini denetleyip uyanıkken sahip olduğun anlama yetinin ötesindeki bazı şeyleri keşfedebilirsin.
Смотри, в мире наяву нервная система убавляет яркость воспоминаний.
Bak, uyanıkken sinir sistemi anıların canlılığını engeller.
Для функциональной системы нервной деятельности, которая формирует наш мир, нет никакой разницы между восприятием и действием во сне и восприятием и действием наяву.
Dünya algımızı oluşturan işlevsel sinir sisteminin rüyadaki algı ve hareketiyle, uyanık durumdaki algı ve hareketi arasında gerçekten de bir farklılık yoktur.
- Мне плевать, это было как наяву.
- Umurumda değil, çünkü gerçek gibiydi.
Это было, как наяву!
Hepsi bu. Ama çok gerçekçiydi.
Всё это наяву. Думаешь?
Ve bu gerçek.
Это было как наяву.
O kadar canlıydı ki.