Недоверие translate Turkish
166 parallel translation
Но ваше постоянное недоверие заставляет меня сомневаться в себе.
Bunu kendime belki de yüzden fazla söylemişimdir ama senin sürekli beni engellemeye çalışıp geri çağırman kendimden şüpheye düşmeme sebep oluyor.
Мне очень печально, что через 48 лет совместной жизни между нами появилось недоверие!
Ne yazık, 48 yıl evlilikten sonra..... aramızda güvensizlik var.
Осторожность и недоверие.
Güvensizlik ve ihtiyat.
Ну как я могу вести с вами переговоры, испытывая недоверие?
Güvensiz bir ortamda iş görüşmesi yapamam.
- Они извиняются и просят простить их за недоверие.
Özür diliyorlar ve size güvenmedikleri için affetmenizi istiyorlar.
Если бы я строил предположения, я бы сказал, что вы, шеф, воплощаете мои сомнение и недоверие.
Tahmin etmem gerekirse Şef,... sen benim karasızlığımı ve güvensizliğimi temsil ediyorsun.
Впервые я ощутил понимание своего народа - их недоверие к твердым... и готовность пойти на всё ради своей защиты.
İlk kez, halkımı anladığımı hissettim. Katılara olan güvensizliklerini kendilerini korumak için her şeyi yapmaya hazır olduklarını.
Но для нужд этого кино, Вы должны отложить недоверие.
En azından bu film için bu düşünceyi bir kenara bırakın.
Где-то, вероятно, есть недоверие к собственной профессии. По крайней мере к уверенности, что смерть наступила.
Sanırım ölüm teşhisine olan güvensizlikle bir ilgisi var.
Многие описанные вами события вызывают недоверие.
Raporunuzdaki birçok hâdise akıl almaz.
Он вызвал у меня недоверие.
Bana garip bir titreşim verdi.
Любить не означает преодолевать боль и недоверие.
Birini sevmek, acıyı ve şüpheyi unutmak anlamına gelmiyor.
Я бы не сказала "ненавидит" Недоверие, очень не любит...
Nefret ediyor diyemem, fakat güvenmiyor, beğenmiyor yada asılı bırakmak istiyor.
- За недоверие к тебе.
- Çünkü sana güvenmedim.
Ненависть и недоверие между Апофисом и Гер-уром длится довольно долго.
Heru-ur ve Apophis arasındaki güvensizlik ve nefret çok daha eskilere dayanır.
Джон Доггетт, сомнение, наше недоверие друг другу.
FBI, John Doggett, şüphe, güvensizlik.
Твоё недоверие омрачает мне сердце, Ти'Грет.
Şüpheciliğin yüreğimi karartıyor, T'Greth.
Лгать и сеять вокруг себя недоверие станет он сейчас.
Yalan, ihanet güvensizlik yaratmak onun işi artık.
С той самой минуты, как я увидела вас, вы мне внушили недоверие. Я почувствовала, что вы притворщица и обманщица.
Seni ilk gördüğüm anda, yalancı ve sahtekar bir insan olduğunu anlamıştım.
Меня направили 9 лет назад в отдел Секретных материалов.. чтобы шпионить за агентом Малдером... чьи методы внушали недоверие ФБР.
9 yıl önce X-Files'a Ajan Mulder'ın FBI yöntemlerini kullanmadığı şüphesi üzerine onu gözetlemek için atandım.
ћы надеемс €, что мы сможем восстановить любое недоверие, которое, возможно, возникло между нами, что позволило бы нам рассчитывать на длительную дружбу между нашими народами ещЄ очень долгое врем €.
Umudumuz şu ki halklarımız arasında oluşmuş olması muhtemel bir güvensizliği onarabilir, ve aramızda uzak geleceğe kadar uzanan uzun süreli bir dostluk kurabiliriz.
Подозрение и недоверие, вот чему меня научила воинская жизнь.
Şüphe ve güvensizlik. Askeri hayat böyle değil mi?
На приступ, мистер недоверие.
Göster onlara Bay Johnson.
Полное недоверие может принести много одиночества.
Hiç güvenmemek de yalnızlığı doğurur.
Опасение, недоверие, огромный парк машин.
Korku, şüphe, muhteşem otomobiller.
Я только надеюсь, что его недоверие не помешает вашим поискам Звездных Врат.
Tek umudum onun güvensizliğinin sizin Yıldız Geçidi arayışınıza engel olmaması.
В посёлке это породит недоверие одного белого к другому это второй вариант.
Kızılderili'lerdense haydutlardan korkmaya ve... birbirlerine şüpheyle bakmaya başlasın. Bu da diğer seçenek.
Извините за недоверие, доктор Вейр.
Afedersiniz Doktor Weir.
... недоверие...
... aldatma...
Я от этого устал, недоверие, подозрения...
Bu beni hasta ediyor! Bu güvensizlik, bu paronoya- -
Мои друзья с Таури в большой степени содействовали освобождению Джаффа... и в благодарность им высказывают недоверие и неприязнь.
Tauri'den arkadaşlarımın Jaffa'nın özgür kalmasında çok büyük payları var ve teşekkür olarak kendilerine güven duyulmaması ve saygısızlıkla karşılaşıyorlar.
Что я сделала, чтобы заслужить такое недоверие?
Bu tarz bir güvensizliği hak edecek hiçbir şey yapmadım.
Хотя соседи описали Чарли Моро, сына Элвиса, как спокойными... Эти события вызвали потрясение и отвращение и недоверие в обществе.
Komşuları tarafından Charlie ve oğlunu tüyler ürpertici, soğuk ve güvenilmez insanlar olarak tanımlanıyorlar.
" Ты вбивала в меня все то же, что твоя мать вбила в тебя - - злобу, недоверие и ненависть к самой себе.
Annenin sana aşıladığı şeylerin aynısını bana aşıladın. Derin öfke, güvensizlik ve kendinden nefret etme.
На лице Жан-Луи читалось недоверие к Альберту.
Bunu Jean-Louis'in yüzünden okuyabiliyorum, Albert'e güvenmiyor.
Спасибо вам за недоверие.
İnanç eksikliğiniz için teşekkürler.
Но недоверие к этой официальной версии — одно, и совсем другое — предполагать эти дикости, намекая, что я какой-то супергерой.
Resmi açıklamayı sorgulamak başka şey, suçlamalarda bulunmak ya da süper kahraman olduğumu ima etmek bambaşka.
У вас было укоренившееся недоверие ко мне еще до этого.
Tabii. Bana güveniniz yok!
И тайный персонаж этих преступных действий пробудил недоверие в фермерах.
Suç taşıyan bu eylemlerin sorumlusu olan gizemli şahıs ise çiftçilerin eski güvensizliklerini su yüzeyine çıkartmıştı.
Ты выказал ему свое недоверие, устроил допрос, давил на него.
Rencide edip, damarına bastın!
Но наши противоречия и недоверие не позволит нам принять это предложение.
Kinimiz ve güvensizliğimiz yüzünden mesajı duyamayacağız.
Знаешь, твое недоверие даже слегка оскорбительно.
Bize karşı güven eksikliğin biraz onur kırıcı bir davranış. Pekala.
Иногда меня разочаровывает ваше недоверие, детектив Дрейк.
Bazen bana olan güvensizliğin beni cidden hayal kırıklığına uğratıyor, DI Drake.
Ладно, даже если отставить в сторону мое недоверие к штукам, сделанным Брэйниаком, чем этот кристалл может нам помочь?
Tamam Brainiac ile ilgili güvenliğimi bir kenara bırakırsak bu kristalin ne yardımı olacak?
Единственная вещь, которую Элли мне должна - это заслуженное недоверие ко мне.
Ellie'nin haklı olarak bana duyduğu tek şey, güven sorunu.
Ссоры требуют затрат времени и энергии. Так что это скорее постоянное недоверие.
Kavga zaman ve enerji gerektirir bu güvensizlik olayının devamı gibi bir şey.
Заставь его отрицать связь, а затем дави на недоверие.
Önce inkâr ettir sonra da üzerine git.
У них здоровое недоверие к правительствам.
Güçlü hükümetine karşı az da olsa bir şüphem olsa da.
Я знаю, но недоверие к официальной версии - одно,... и совсем другое предполагать эту дикость, намекая,... что я какой-то супергерой!
Kafa karıştırıcı olduğunu biliyorum. Ama bir olaya bakıp da benim süper kahraman olduğumu öne sürmek apayrı bir olaydır.
И взаимное недоверие к друг другу.
Ayrıca birbirlerine hiç güvenmiyorlar.
Перебор с эмоциями вызовет недоверие.
Fazla duygusallık onu aciz gösterirdi.