Обидишься translate Turkish
63 parallel translation
Ты не обидишься, если мы тебя оставим?
Seni yalnız bıraktığımız için bağışla bizi.
Тогда ты не обидишься, если я побегу, а то он уже заждался?
Eğer istediğin hiçbir şey yoksa o zaman bağışla beni, çünkü gidiyorum.
Надеюсь, ты не обидишься на мои слова?
Bunu söylememde sakınca yok, değil mi?
Не обидишься, если я задам вопрос?
Bir soru sormamın sakıncası var mı?
- Ты не обидишься, если я захочу вернуться домой пораньше?
Eve erken dönmek istesem çok kötü olur mu?
- Но обещай, что не обидишься.
- Ama kızmayacağına söz vermelisin.
Слушай, надеюсь ты не обидишься, но у меня был очень напряжённый день и у меня нет сил на светские разговоры.
Umarım kırılmazsın ama çok stresli bir gün geçirdim. Gevezelik yapacak enerjim yok.
Я не планировала приглашать тебя, но если ты обидишься, я могу потесниться.
Seni çağırmayı düşünmüyordum, ama duyguların incinecekse, sana da bir yer ayarlayabilirim.
Не обидишься, если мы еще раз перенесем?
Başka zaman gidelim mi?
Элли, признайся. Ты не в восторге от дня рождения, но если мы не отпразднуем его, ты обидишься.
Ally, bununla yüzleş.Otuz yaş açıkça görülüyorki senin için çok önemli bir şey. ama eğer bunu kutlamazsak,
Ты не обидишься, если я удалюсь?
Üzgünüm, yalnız başına yiyeceksin!
Я так извиняюсь. Я и не думал, что ты так обидишься.
Özür dilerim, bu kadar canını sıktığını tahmin edememiştim.
Ты не обидишься?
İyi olacak mısın?
Ты не обидишься, если я откажусь?
Hayır dersem kırılır mısın?
- Ты не обидишься?
- İdare edersin, değil mi?
- Слушай, ты не обидишься, если я попрошу тебя помыть фасоль?
- Biraz çalı fasulyesi ayıklamanı istesem kızar mısın?
Если я спрошу кое-о чём, ты не обидишься?
Eğer sana bir şey sorarsam üzülür müsün?
Не обидишься, если мы уйдём?
Gidersek aldırmazsın değil mi?
И ты не обидишься?
Yani sorun değil mi?
Я скажу на что ты действительно обидишься.
Neye alındığınızı söyleyeyim.
Да я на минуту зашёл, думал, обидишься, если не покажусь после освобождения.
Öyle bir merhaba demek için uğramıştım.
Ты же не обидишься, правда?
Anlayışlı ol.
Если я кое-что скажу, ты не обидишься?
Bir şey söyleyebilir miyim?
Я подумала, ты не обидишься.
- Ve ben de kızmazsın herhalde dedim.
Не обидишься, если я мы поменяемся?
Yerimi geri almamın bir sakıncası var mı?
Я хочу начать с довольно откровенных вопросов, надеюсь, ты не обидишься
Wendy çok doğrudan bir soru ile başlayacağım umarım bundan dolayı kırılmazsın.
Надеюсь, ты не обидишься, но всё-таки паршиво, что ты голубой.
Umarım bunu söylememde sakınca yoktur ama homoseksüel olman çok yazık.
Если скажу, что ты фигуриста ты на меня обидишься?
Çok güzel bir vücudun olduğunu söylesem, onu bana karşı kullanmak ister misin?
Я замер, вдруг обидишься... или уйдешь.
Daha dikkatli olmalıydım. Belki de sen bana doğru kaymışsındır.
Не обидишься?
Sorun olur mu?
А если ты обидишься на него из-за милой речи про Бобби, то сначала он будет чувствовать себя паршиво, а потом и ты.
Mm-hmm. Ve onu Bobby için yazdığı güzel konuşması için suçlarsan, Berbat hissedecek, ve sende öyle hissedeceksin Mm.
Ты, конечно, обидишься, но я считаю тебя последним падонком за то, что ты не женился на ней.
Bunları duymak istemediğini biliyorum,... ama yemin ederim bence sen onunla evlenmediğin için tam bir salaksın.
Ты обидишься, если не пойдёшь.
Kalırsan da ona öfkeleceksin ama.
Ты не обидишься, если я начну наши отношения с просьбы об услуге?
İlişkimize bir iyilik isteyerek başlasam bana kızar mısın?
Джулс? Ты, ты правду говорила, когда сказала что ты не обидишься на то, что мы работаем с Таном?
Jules Thane ile çalışırsam bunu kişisel olarak almayacağını söylerken ciddi miydin?
Надеюсь, ты не обидишься, если я скажу...
Ama umarım dediklerimden rahatsız olmuyorsundur.
Ты не обидишься, если я попрошу номер твоего телефона?
Senden numaranı istesem çok mu yanlış olur?
- Ладно. - Ты не обидишься?
Benim gitmem gerek.
Ты... ты ведь не обидишься, если я продолжу работать?
Acaba şey... Çalışmaya devam etsem kızar mısın?
- Я боюсь, что ты обидишься на меня,
- Bana öfke duyacağından korkuyorum...
Ты не обидишься если я спрошу, но.. Вы со Скарлетт живете вместе, сочиняете вместе, выступаете вместе.
Umarım sormamda sakınca yoktur Scarlett'la birlikte yaşıyorsunuz beraber söz yazıp birlikte sahneye çıkıyorsunuz.
Надеюсь, ты не обидишься, но когда мы встретились, я не очень хорошо о тебе подумала.
Umarım alınmazsın ama tanıştığımızda senin hakkıda pek de iyi düşünmüyordum.
Могу я тебя спросить, и надеяться, что ты не обидишься?
Sana bir şey sorabilir miyim, umarım gücenmezsin?
Не обидишься, если не поверю тебе?
Sözüne inanmazsam, bozulmazsın, değil mi?
И вообще это пустяк, и ты, наверное, обидишься, что я даже предположила, что тебе не все равно, но...
Ve muhtemelen çok büyük bir şey değil, ve sen de muhtemelen kendini aşağılanmış hissedeceksin ilgilendiğini düşündüğüm için, ama...
Ты не обидишься, если я отлучусь на секунду?
Bir saniye bana izin verir misin?
Ты не обидишься, если на день благодарения нельзя будет приехать домой?
Yani Şükran Günü'nde eve gelmemeyi sorun etmiyor musun?
Не обидишься, если это будет наша последняя встреча?
Bu akşamdan sonra birbirimizi hiç görmesek sorun olur mu?
Но ты не обидишься, если я сегодня не останусь у тебя ночевать? Нет. Я просто...
Hayır ama bu akşam sana gelmesem sorun olur mu?
Ты не обидишься, если я скажу, что вид у тебя не очень?
Neden?
Не обидишься?
- Üzülmez misin? - Hayır, söyle bakalım.