Под дождём translate Turkish
412 parallel translation
Он брёл под дождём без пальто и шляпы, как побитый пёс.
Hasta bir köpek gibi, paltosuz yağmur altındaydı.
Я пою под дождём, Просто пою под дождём
# Şarkı söylüyorum yağmur altında Yalnızca şarkı söylüyorum yağmurun altında #
И пою, я пою под дождём.
# Şarkı söylüyor yalnızca # # Şarkı söylüyorum yağmurda #
Спрашивали, не выходила ли я вчера без туфель, прогуляться, под дождём!
Dün akşam ayakkabısız dışarı çıkıp çıkmadığımı sordular.
Под дождём без туфель?
Ayakkabısız dışarı çıkmak mı?
Да, или посидеть в летнем кафе. Побродить вдоль витрин. Прогуляться под дождём.
Köşedeki kaldırım kahvesinde oturmak, vitrinlere bakmak, yağmurda yürümek.
Шейн, не стойте под дождём.
Yağmur altında durma.
Если б Вы только видели бедных сироток, спящих на полу, под дождём.
Ama o zavallı yetimlerin yağmurun altında sokaklarda uyuyuşlarını bir görsen.
Там я встретил свою жену, в Испании, под дождём, на равнине.
Karımla İspanya'da tanıştık. Yağmurda, ovada.
Мы окажемся под дождём.
Yağmur yağacak.
Она намокла под дождём и теперь не снимается.
Yağmurda ıslandı ondan çıkmıyordur.
Стою тут под дождём разговариваю сам с собой.
Burada yağmurda durmuş kendi kendime konuşuyorum.
Может, одолжишь нам накидки, чтобы мы не мокли под дождём?
Yağmurdan korunacak bir şeyin var mı?
"Я пою под дождём..."
Yağmurda şarkı söylüyorum.
"Просто под дождём..."
Sadece şarkı söylüyorum.
"Просто петь..." "... Под дождём "
Sadece yağmurda şarkı söylüyorum.
Маврикий здесь, под дождём, ждёт вас.
Maurice dışarıda, yağmurun altında,... sizi bekliyor. - Maurice! O iyi gerçekten.
O, очень мил, только такси не пойматть под дождем.
Çok güzel fakat yağmurda taksi bulamadığım zamanlar hariç.
Я бы бродил по полям, нюхал цветочки, скакал под дождем.
Zamanımı geçirirdim Çiçeklerle konuşarak Yağmura danışarak
Думаешь, я позволю им заставлять тебя стоять под дождем, чтобы нельзя было остановиться?
Babamı yağmur altında köpek gibi bekletmelerine göz yumup...
Парень стоит на вокзале под дождем, с идиотским выражением лица, потому что внутри у него всё разрывается.
Yağmur altında, bir peronda bekleyen, yüreği tekmelenmiş, komik suratlı adamı.
Вдобавок ты заставил меня ждать два часа под дождем.
Ayrıca beni o yağmurda 2 saat beklettin.
- Я не смотрела на тебя косо. Если девушка ждет парня два часа под дождем, она будет косо смотреть.
Dinle, bir erkek için yağmur altında 2 saat bekleyen her kadın erkeğine pis pis bakar.
Вы собираетесь ехать под таким дождем.
Bu yağmurda yola çıkmayı kastetmiyorsun herhalde.
Поём под дождем Поём под дождем
# yağmurda şarkı söylemek yağmur yağarken yalnızca şarkı söylemek #
И поём, мы поём под дождем
# Ve şarkı söyleyerek şarkı söyleyerek yağmur altında #
Я пою под дождем,
# Şarkı söylüyorum yağmurda #
Просто пою под дождем,
# Yalnızca şarkı söylüyorum yağmur altında #
Я пою под дождем.
# Şarkı söylüyorum yağmurda #
Танцую под дождем,
# Dans ediyorum yağmur altında #
И танцую под дождем!
# Ve dans ediyorum yağmurda #
Я танцую и пою под дождем.
# Dans ediyorum # # Ve şarkı söylüyorum # # Yağmur altında # #
Потому что всё, что этот парень делал, подозрительно : Прогулки ночью под дождем, ножи, пилы, перевязанный сундук, а теперь и жена исчезла.
Çünkü adamın bütün davranışları şüpheli yağmurda gezinmesi, bıçaklar, testereler, iple bağlı bir sandık ve ortadan kaybolan karısı.
Люби меня под дождем...
# Benim küçük sırılsıklam aşkım #
И что же мне торчать на улице под дождем?
Yağmurda kalmama izin mi vereceksin?
Каждый день под солнцем и дождем! Знаете, сколько лет у моего мужа нет работы?
Kocam ne zamandan beri işsiz, biliyor musunuz?
С хождениями ночью в парк под проливным дождём.
Geçen gece, o deli gibi yağmurda parka gittikten sonra.
Здесь, даже под дождем меня преследует твой запах.
Burada, yağmur altında bile Kokun peşimde, sanki biraz Esterelle
Пойте под солнцем и под дождем.
- Geceleri dansla #
Она наверное идет под дождем. Бедняжка.
Yağmur altında yürüyor olabilir.
Снимайте! Почему вы не снимаете под дождем?
Çekmeye devam edin!
Я хочу сказать, что если бы не ты, я бы утонула под этим дождём.
Yani, sen olmasaydın, yağmurda, sırılsıklam olacaktım.
Вчера вечером я мокла под дождем и мне негде было спать.
Dün gece, o yağmurda, uyuyacak bir yerim yoktu.
Дай я сяду. Я тут под дождем стою.
Bırakın gireyim, yağmur da kaldım.
На площадях, проспектах, в парках и на бульварах, деревьях и оградах, в мужчинах и женщинах, детях и собаках, в толпе, в очередях, в автомобилях и в витринах магазинов, на зданиях, фасадах, колоннах, капителях, на тротуарах, в водостоках, на плитках тротуаров, серых под моросящим дождём.
Meydanlar, caddeler parklar ve bulvarlar, ağaçlar ve korkuluklar erkekler ve kadınlar, çocuklar ve köpekler kalabalıklar, kuyruklar taşıtlar ve vitrinler binalar ve cepheleri sütunlar ve sütun başlıkları kaldırımlar, oluklar yağmurda parıldayan kumtaşından gri kaldırımlar.
Cтоять под дождем?
Yağmurda kalsan ve soğuk alsan.
Не стойте под дождем.
Yağmurda durma.
Хочешь под дождем драться?
Ne yapmamı bekliyorsun? Bu açık hava ringi. Yağmurda mı dövüşmek istiyorsun?
Однажды я играл под дождем.
Babam, "Lanet olsun, gir içeri," dedi.
- Не стой тут под дождем.
- Orada yağmurda durma.
Он, как мокрая крыса под дождем...
Yağmurda kalmış ıslak bir sıçan gibi.