English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Russian → Turkish / [ Т ] / Тонет

Тонет translate Turkish

273 parallel translation
Она тонет!
Dibe batıyor.
Но стоит погрузиться на пару футов их мир исчезает и тонет их злоба.
Ama yüzeyin sadece birkaç metre altında, saltanatları bitiyor kötülükleri boğuluyor.
Помогите, кто-то тонет!
Yardım edin! Birisi boğuluyor!
Женщина тонет!
Kadın boğuluyor!
ѕосмотрю, как тонет этот раб.
Sanırım gidip kölenin boğuluşunu seyredeceğim.
Насчет него не знаю, но этот город тонет.
Şey, dikkati çekerek bakma ama, bütün kent battı bile.
- Она не тонет.
- Batmıyor.
... как будто бы идет все время в гору,.. ... вниз, как будто тонет,.. ... и ничего у нее нет...
Eğimli bir yerden aşağıya doğru kayıyor gibi hissediyormuş neredeyse boğulacakmış gibi oluyormuş sanki kimse yardım etmeyecekmiş gibi.
- Земля тонет. - Точно!
Burada toprak su altında kalmış.
У них не хватит денег. Либо мы реставрируем её, либо она тонет.
Ya taklit olanı restore edeceğiz ya da denize gömülecek.
Действительность и прошлое, существующие в нашей памяти, освещены, при том, что будущее тонет в темноте.
Şu an ve geçmiş hafızalarımızda mevcutken gelecek bilinmezin içindedir.
зайду кто в последнее время умер. а член водной комиссии тонет.
Geçerken de şöyle bir kim nalları dikmiş göz atayım dedim. İşe bak, kuraklığın ortasında boğulma olayı ve boğulan da Sular İdaresi Baş Mühendisi.
Осените себя крестом. Она тонет.
Artık onu göremeyeceğiz!
Если бы мы четверо шли домой через мост и там кто-то тонет, хватило бы у нас мужества...
Eğer biz dördümüz bir köprünün üstünden geçerken, suda buğulan birini görseydik,..... cesaretiniz olur muydu?
Не тонет.
İşini bitirelim.
Он тонет!
Batıyor!
О, нет! Он тонет!
Oh hayır, Batıyor.!
Ты сказал, что видел, как он тонет. Нет, нет. Его отец хотел, чтобы он пошел играть в хоккей.
Babası onu Hockey oynamasını istiyordu.
И увидела, как тонет корабль со всеми людьми.
İçinde insanların el salladığı bir gemi gördüm.
Любая бюрократия, которая работает тайно, с неизбежностью тонет в коррупции.
Gizlilikle yürütülen tüm bürokrasiler bozulmaya mahkûmdurlar.
Когда корабль тонет цены взлетают под потолок.
Karı ölünce, fiyatı tavan yapacak. - Hadi oradan.
И поэтому ты ныряешь в море, в теле, которое тонет как топор?
İşte bu aklı olmasa vücudun suda batacağını göstermez mi?
Я больше ничего не скажу, но не хватайся за того, кто тонет сам.
Batan bir adama aşık olamazsın. - Pratik ol. - Pratik mi?
О! Как будто маленький человечек тонет в твоём супе.
Sanki minnacık bir insan gevreğinde boğuluyormuş gibi.
Я бы стоял на месте, и смотрел, как она тонет.
Orada durur ve düşünürdüm.
Корабль тонет, черт бы его побрал! Пропустите вперед женщин.
Kadınları ön tarafa gönderin.
- Хорошо, пой, пой Рене, но та женщина тонет.
Sen şarkı söylemeye devam et. Ama Renee o zavallı kadın boğuluyor.
- Кто тонет?
Kim boğuluyor?
Ты поёшь, а женщину бросили в океан, она падает в бездну, запутывается в водорослях и тонет!
- Okyanusa fırlatılan o kadın! Sen de kızak zilleriyle, kapı zilleriyle, şinitzel ve erişteyle ilgili bir şarkı söylüyorsun ve bu beni hasta ediyor.
Они думали, судно тонет, и поэтому смылись.
Buldum dostum.Geminin battığını zannettiler ve gemiyi terk ettiler
Потому что он тонет, вот почему
Çünkü boğuluyor. Sebebi bu.
Почему она не тонет?
Hey, o batmıyacak mı?
Он тонет.
Yıkılıyor...
А я слышала, что он тонет.
Ben battığını duymuştum.
Если он тонет, то невиновен.
Eğer batarsa, masumdur.
Потом наступает тот день на берегу океана, сестра, увидела какие-то сокровища, тонет в океане.
Kız kardeşi suda yüzen değerli bir şey fark ediyor. Kendi boğulmasını. Ama şimdi burada, büyük bir fark var.
Я сымитировать будто кто-то тонет в фасоли.
Fasulyelerin içinde boğulan bir adam gibi yaptım.
"Корабль, начавший плавание либо плывёт, либо тонет".
"Yelkenlerini açan gemi ya ilerler, ya da batar."
Новая жизнь рождена, А другая тонет...
Cevap mücadelemin altında yatıyor.
Думаю, не лишне заметить, что наша дружба тонет, как топор.
Sanırım arkadaşlığımızın bozulduğunu söylemek yanlış olmaz.
У меня машина тонет!
Minibüsümü kaybediyorum.
- Джеки, это у тебя машина тонет?
- Jackie, minibüsünü kaybediyor musun?
Ух ты, смотрю я как тонет машина Келсо, и мне уже не важен размер моей ноги.
Kelso'nun minibüsünün batışını seyretmek, ayaklarımın büyüklüğünü önemsizleştirdi.
хороший капитан всегда тонет со своим кораблем.
İyi bir Kaptan gemisini asla terk etmez.
Он тонет.
Batıyor.
Тонет..
Batıyor....
Он тонет..
Batıyor....
Он тонет!
- Hızla batıyor!
Тонет!
- Hayır, dostum.
Корабль тонет!
- Dikkat et!
... какЛиз тонет в воде...
Eğer Liz'in boğulduğunu görseydim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]