English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Russian → Turkish / [ Т ] / Тронут

Тронут translate Turkish

517 parallel translation
Я тронут возможностью представить вам по сему счастливому случаю сердечные поздравления от всей компании.
Bu mutlu olay üzerine tüm şirketimizin en saygı dolu tebriklerini size iletmekten büyük bir kıvanç duymaktayım.
Я очень тронут твоей заботой, но мы бы хотели пообедать, если ты не против.
İlginden dolayı duygulandım, ama sakıncası yoksa, öğle yemeğimizi yemek istiyoruz.
Сегодня утром, получив прелестную маленькую ёлочку,.. ... которую вы мне послали,.. ... я был глубоко тронут.
Bu sabah bana gönderdiğiniz küçük Noel ağacını aldığımda gerçekten çok duygulandım.
Т.С. дал мне слово, что вас не тронут.
T.C. ye söz verdirdim size dokunulmayacak.
Ты дал мне слово, что их не тронут.
Hayır! . Söz vermiştin.
Тронут, что вас беспокоят мои чувства, но волноваться не о чем.
Duygularım üzerine düşünmenden etkilendim ama belli bir amaca göre hareket etmiyordum.
Хотел ли он помириться с нею или был тронут ее безрассудным поступком так или иначе, он женился на ней.
Hatasını telafi etmek istemesinden mi yoksa bu çılgınca eylemin onu etkilemesinden mi bilinmez onunla evlenmişti.
Его не тронут.
İhtiyarlara dokunmazlar.
Он польщен и тронут, он сейчас растает.
Aynı zamanda da dalkavukluk kurbanı, minnettar ve çocuksu derecede alıngandır.
Не правда ли? Теперь его не тронут.
- Artık ona dokunamazsın.
Оставьте меня в покое и Вас не тронут.
Bana bir şans ver, ben de sana vereyim.
Ты ревнуешь. Мне кажется, я тронут.
Cidden bu halin bana çok dokundu.
Тайник не тронут.
Her şey yerli yerindeydi.
Мигель очень тронут! Уж поверьте!
Miguel işinin hakkını veriyor.
И именно потому, что клан был тронут его искренностью, Дом Сенгоку взял его к себе на службу.
Aynen öyle, çünkü samimiyeti onları o kadar etkilemişti ki Sengoku evi onu arka oda uşağı olarak almaya karar vermişti.
Он очень тронут вашим решением и желает встретиться с вами.
Kendisi, isteğini oldukça hayranlık verici buldu ve görüşmek için bir an önce huzurunu götürülmeni istemekte.
Я так благодарен и тронут, что я не могу подобрать слов, чтобы сказать, как я благодарен.
Gerçekten çok etkilendim ve müteşekkirim sizlere ne kadar minnettar olduğumu ifade etmeye kelime bulamıyorum.
Но поверьте я очень тронут, что вы меня вспомнили.
Üzgünüm. Beni düşündüğün için sağol.
Я тронут.
Oh, çok ilgimi çekti.
Сергей Эйзенштейн был тронут игрой актеров в "Нетерпимости", фильме американского империалиста Гриффита.
Sergei Eisenstein'in derinden etkilendiği intolerance filmi ile, Amerikali bir emperyalist Griffith'in çalismasi.
Ноктюрн и вальс не тронут вас, Когда хоть раз
Kim uzun saçlarıyla bir at arabasını ya da eşyayı kazar.
Не думаю, что они тронут тебя, Керолайн.
Seni pek taktıkları yok sanki.
- Не могу передать, как я тронут.
Beni pek duygulandırdı.
Не волнуйся, его не тронут. Клянусь здоровьем моих детей.
Çocuğumun üzerine yemin ederim, Mike.
- Они их не тронут.
- Onları incitmeyecekler.
Шевалье был весьма тронут тем, что обнаружил соотечественника.
Şövalye, vatandaşlarından birini karşısında bulduğu için çok duygulanmıştı.
Сиди тихо, и тебя не тронут.
Kıpırdamadan otur, yaralanmayacaksın.
Чёрт возьми! Сегодня утром я говорил с Джоном Уиллером... и он меня заверил, что отдел теленовостей не тронут.
Lanet olsun, bu sabah John Wheeler ile konuşmuştum ve ve bana haber bölümünün emin ellerde olduğunu söylemişti.
Они больше никого не тронут после того, что я с ними сделаю.
O iki puştu gördüğümü ve artık karıncayı bile incitemeyeceklerini söylerim.
Мои дорогие, мои драгоценные друзья, я страшно тронут!
Sevgili... çok sevgili dostlarım. Duygularım öyle yoğun ki, anlatamam.
Я не могу помочь, но я тронут.
- Hala hayattayım.
Ребята, не стоило провожать меня, но я очень тронут.
Beyler, beni uğurlamanıza gerek yoktu ama çok duygulandım.
Я тронут.
Çok duygulandım.
— Я тронут.
İncindim.
Я всё повторяю : " Они меня не тронут.
Kendime diyorum ki bana dokunamazlar.
Я тронут, но не стоило, господин комиссар.
Gerek yoktu müfettiş.
Пока я с тобой, они тебя не тронут.
Eğer arabada seninle olursam, sana zarar veremezler.
Если они тронут меня, я отдам приказ убить ее.
Yaklaşmayın! Eğer bana dokunurlarsa, öldürme emrini veririm.
Нам нужно держать язык за зубами. И нас не тронут.
Ağzımızı hiç açmayalım, o zaman bize dokunmazlar.
- Я тронут.
Minnettarım.
- Андрис, мой брат... - Я бьıл тронут...
- Andries, kardeşim...
Если не будешь их трогать, они тебя тоже не тронут.
Eğer onları yalnız bırakırsan, onlar da seni yalnız bırakırlar.
После сна, который я видел три года назад, я был глубоко тронут тяжёлой долей тибетсого народа и полон желания помочь им.
Üç yıl önce bir rüyanın peşinden giderek Tibetlilerin kötü durumundan çok etkilendim ve onlara yardım arzusuyla yanıp tutuştum.
Клянусь Богом, её не тронут.
Tanrı şahidim olsun ki onun ayağını kesmeyeceğiz.
Мы договорились, если я уеду быстро, они не тронут твою теплицу.
Bir anlaşma yaptık. Hemen gidersem seranda kalabileceksin.
Громилы не тронут его, мы и так подставили себя, разыскивая его.
Goon'lar ona dokunamaz. Onu biraz hırpalayacağız diye kendimizi harap etmiş oluruz.
я восхищаюсь вашей чувствительностью, я тронут.
Duyarlılığına hayranım.
Я сказал что был тронут Вашим текстом.
Dedim ki şiirle birlikte akıyorum.
Я был тронут.
Hali bana dokundu.
- Дона, я очень тронут!
Dawn, çok duygulandım.
Я был так тронут той историей, когда на глаза твоего отца навернулись слезы. Сейчас самое время.
- Bence bu harika bir zaman.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]