English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Russian → Turkish / [ У ] / Уверял

Уверял translate Turkish

60 parallel translation
- Ты же уверял, его не будет.
Erteleme olmayacak demiştin.
В прошлый раз ты уверял, что с Торри всё будет в порядке.
En son bunu tartıştığınızda, Torrey yaşıyordu.
Уверял его, что никому не скажу, Полагаю, он не послушал.
Hiçbirşey söylemeden ona durumunu anlamasını sağlamaya çalıştım, fakat sanki beni dinlemiyor gibiydi
{ C : $ 00FFFF } И ты уверял, что на войне мы разбогатеем.
Midemi bulandırıyorsun. Sen de savaşta büyük paralar kazanacağımızı düşünüyordun.
Он уверял нас, что это легко.
Bizi kandırmak istedi. "Basit bir numara" dedi.
Он уверял меня, что ничего не будет вырезано.
Hiçbir kesinti olmayacağını garanti etti.
Ты уверял меня, что все пройдет гладко.
Herşeyin sorunsuz olacağına dair beni temin etmiştin!
Он столько времени уверял меня в моей слабости и глупости... что я... сам в это поверил.
Zayıf ve aptal olduğumu bana ikna etmek için çok zaman harcadı. Ben de ona inandım.
Когда я с Питцем работал, он меня уверял, что Редут Китнербоя не сломаешь.
Cezaevinde onunla birlikteyken, Redoubt'un açılamayacağını söylemişti.
Еще при мне Уверял своих единоверцев Каша и Тубала, Что предпочтет фунт мяса должника
Evden ayrılmadan önce Tubal, Cush ve diğer arkadaşlarına Antonio'nun etini, kendisinden alacağı miktarın yirmi katına tercih ettiğini söylediğini duydum.
Он уверял, что у меня прекрасный голос и я мечтала стать певицей
Beni sesimin güzel olduğuna inandırmıştı ve şarkıcı olmayı hayal ediyordum.
Ты говорил с той же надменностью, когда уверял всех в безопасности своего устройства.
Makinende hiçbir arıza olmadığına yemin ettiğin zamankiyle aynı kibir mi bu?
Поднимай его, действуй. Я бы хотел увидеть долбозвона, который уверял, что на вершине чисто.
Dağların tepesi güvenli diyen piçle konuşmak isterdim.
Король Франции, наш союзник, уверял меня, что ни при каких обстоятельствах он не станет заключать мир с императором.
Fransa Kralı'ndan garanti aldım. Hala müttefiğiz ve hiç bir koşul altında İmparator ile barış yapmayacaklar.
Вдовец с тремя детьми, что я мог поделать? Я уверял себя, что ничего.
3 çocuğumla tek başınaydım ve kendime elimden hiçbir şey gelmediğini söylüyordum.
Он уверял, что утром у него была встреча в ресторанчике Миккис.
Mickey'in restoranında kahvaltı ettiğini söyledi.
Он уверял меня, что она такая же, как мы покупаем обычно.
Alıştığımız markanın tadında olduğuna yemin etti.
- Он уверял, что он больше не...
- Bir daha yapmayacağına dair -
Он уверял, что это надёжный способ заработать нам с ним на стороне. А я, как дура, ему поверила.
Biraz ek kazanç sağlamak için iyi bir yol olabileceğini söylemişti, ben de bir aptal gibi ona inandım.
При этом он уверял, что не был намерен причинить вред Джулии...
Ama yine de Julia'ya hiç zarar verme niyeti taşımadığını iddia ediyor...
В правой руке. И он уверял, что не пьет - не так ли?
Kendisi ise içki içmediğini iddia etti, doğru mu?
он уверял нас, что обожает его и хочет заняться с ним сексом.
Bize diziye bayıldığını söylemişti. Diziyle sevişmek istediğini söylemişti.
- Марк уверял, все твердо решено.
Aslında Merc bize, bu işin taş kadar sağlam olduğunu söylemişti.
Мне также известно, что Бобби уверял Вас в том, что клуб отомстил за смерть Луанны, но...
Ayrıca Bobby'nin size, kulübün Luann'in öcünün alındığını söylediğini de biliyorum.
Ты помнишь, когда я встречался с Клэр Седгли, ты постоянно меня уверял, что она мне не подходит, хоть я и слушать ничего не хотел?
Claire Sedgely ile çiktigim zamani hatirliyor musun? Sen de ben her ne kadar duymak istemesem de onun bana göre olmadigini söyleyip duruyordun.
Генри напрасно уверял, что полинезийский червь не заразен.
Henry, Polinezya kurdunun bulaşıcı olmadığını savundu.
Майк уверял меня, что у тебя есть опыт работы с картелями.
Michael, karteller konusunda tecrüben olduğuna beni inandırmıştı da ondan diyorum.
Но ты ведь сам уверял нас, что больные прозопагнозией могут различать людей по голосам, по позам, по чему угодно.
Ama sen yüz körlerinin seslerinden ve tavırlarından insanları teşhis edebileceklerini kanıtladın.
Кажется, что только вчера, Ты заглядывал ей под постель каждую ночь. Уверял ее, что монстров не существует.
Yatağının altını her gece kontrol etmen canavarların gerçek olmadığına dair ona garanti vermen daha dün gibi sanki.
Ты же сам всех уверял, что в Даунтоне теперь двоевластие.
Herkese Downton'ın İkili Monarşi ile yönetildiğini söylüyorsun.
И тот, кто уверял тебя в обратном, ненавидит тебя так же, как нас.
Sana bunun dışında kim ne dediyse bizden ettiği gibi senden de nefret ediyor.
Тренер в Мичигане уверял меня начать.
Michigan'ın antrenörü... beni alacağına söz vermişti.
После того, что ты уверял все это время что ты просто парень, который проездом здесь, и никогда не был в Честер'c Милл или где-то поблизости?
Chester's Mill'e daha önce hiç gelmediğini, sadece öylesine geçtiğini söyledikten sonra?
Дункан уверял меня, что к этому моменту президент будет мёртв.
Duncan, beni Başkan'ın şimdiye kadar öleceğine dair inandırmıştı.
Он уверял, что Вы могли забеременеть во время кампании.
Seçim kampanyası sırasında hamile olabileceğini iddia etti.
Ты уверял меня, что всё улажено, что моё время не будет потрачено зря.
Her şeyin yolunda olduğuna ve zamanımın boşa gitmeyeceğine dair güvence vermiştin.
А он уверял, что это был его начальник, сэр Уолтер, который настаивал на моем участии.
Benim dahil olmam için ısrar eden onun amiri Sör Walter'mış demek.
Ты уверял меня на каждом этапе планирования, что все уже решено, что твой отчет позволит начать работу над проектом Отеля Ледника.
Planlamanın her aşamasında raporunun Buzul Otel projesinin geliştirilmesine izin verilmesinde kaçınılmaz sonuç olacağına dair bana güvence verdin.
Говорю тебе : он уверял, что без тебя никак.
Sana söylüyorum, sensiz yapamayacağını söyledi.
Коллис Хантингтон сидел за моим столом и уверял меня в том, что Солт-Лейк-Сити станет его конечной станцией.
Collis Huntington yemek masamda karşımda oturdu ve Salt Lake şehrinin son durak olacağına söz verdi.
Последний раз ты уверял меня, и я потерял хороших людей на Кольском полуострове.
Sana son güvendiğimde Kola Peninsula'da bir sürü iyi adamımı kaybettim.
Если бы кто-то уверял меня, что вы скажете такое, я бы поставил всё на то, что он не прав.
Bak, eğer birisi bana senin bunu söylediğini söyleseydi yanıldıklarına dair her türlü bahse girerdim.
Мой адвокат уверял меня, что я невиновен, пока не доказана вина
Avukatım bunun garanti olduğunu söylüyor... Suçluluğu kanıtlanana kadar masum.
Ты уверял меня, что не было плана по свержению Башара Аль-Ассада.
Beşşar Esad'ı koltuğundan etme planı olmadığını bana söylemiştin.
"Тебе нечего бояться," — уверял он меня, совершенно не считаясь с угрозой собственной жизни.
Kendi hayatını hiçe sayarak bana "korkacak bir şey yok" dedi.
Но еще месяц назад ты уверял, что здесь стало здорово.
Geçen ay konuştuğun tek şey, bu kasabanın ne kadar mükemmel olduğuydu.
-... потому что он уверял, что целью станет Евро-Атлантический...
Atlılar, Avrupa-Atlantik yatırım zirvesine gidecekler. Kanıtım var.
Ваш совет уверял нас в этом.
Garanti verdiniz.
Как, ты же уверял меня, что нанял до тридцатого.
Yine bir hata mı?
Пока ты рулил в кабине, он уверял ее, что он не тот парень.
Sen tırı sürerken hep ben Nick değilim deyip duruyordu.
Он уверял, что здесь проколов не будет. Он ошибся.
Yanılmış.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]