English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Russian → Turkish / [ У ] / Увы

Увы translate Turkish

1,117 parallel translation
Увы!
Ne yazık!
Увы, мистер Французский Рожок, мне нечего вам сказать.
Evet, Sayın Fransız Çöreği, size söyleyecek hiçbir şeyim yok.
Увы, увы.
Maalesef!
В последние несколько поездок в город я очень хотел увидеть, какие окна и двери у них теперь. Но, увы, я не смог их найти. И сейчас я почти перестал их разыскивать.
Şehre en son gittiğimde orada ne olduğunu öğrenmek istedim ama ne yazık ki öğrenemedim ve şimdi onu çok daha az yapıyorum.
Позвольте мне уйти. Увы, это несчастное создание вообразило себе невесть что.
Bu zavallı kadın da yanlış anladı.
Нам придётся, увы, отрезать язык Цицерону, выколоть глаза Копернику и побить камнями Шекспира.
Copernic'in gözlerini oymak ve de Shakespeare'i öldürmek gerekecek.
Увы, ваш мистер Такаги не пошел по этому пути поэтому он не будет с нами всю оставшуюся жизнь.
Bay. Takagi ne yazık ki bir daha göremeyeceksiniz..... öyleki artık aramıza katılamayacak ruhu huzur içinde olsun.
Страсть Генри к живописи подвигла и меня на некоторые опыты с красками. Но, увы, мои желания оказались несоизмеримы с моими талантами.
Henry'nin resimleri bir zamanlar hayalgücümün aleviydi, fakat yazık ki, ressamlığa olan yeteneğim arzumla örtüşmüyordu.
Но, увы, она не умела готовить.
Ama malesef yemek pişirmeyi bilmiyordu.
Увы, она ест не все подряд.
O oldukça zor beğenen biridir.
- Увы, у меня и вправду неприятности.
Allah kahretsin! Şansa bak.
- Увы, нет. - А ты?
- Yok, üzgünüm.
" Закон и Медицина, Теология, увы, все в прошлом.
" Tüm bir Hukuğu ve Tıbbı, Teolojiyi, fakat ne yazık ki, hepsi bu oyuna dahil oldu
Увы, Сара, всё не так просто. Я знаю, как вы умны.
Sarah, sorun şu ki senin ne kadar zeki olduğunu biliyorum.
Польчинелло и Пульчинелла, гротескные и, увы, трагические персонажи, Пьерро и Пьеретта.
Grotesk Punchinello ve Pulcinella ve evet trajik Pierrot ve Pierrette.
Увы, мой друг, убийство - это не повод для развлечения.
Cinayet, gerçek bir cinayet eğlence konusu değildir.
Увы, не знаю.
Ne yazık ki bilmiyorum.
- Увы, это был Крис, мадам.
- Ama öyleydi, Madam Davidson!
Увы!
Evet.
- Увы! - Парень в костюме клоуна.
Palyaço kılığındaki adam.
С ней, увы, всё плохо, да.
Evet, çok hasta.
Увы.
Pek değil.
Увы, навеки.
# Yazık ki sonsuza kadar
Увы.
Öyleydi! Ve cesurca savaştı.
И мы все рады тебя видеть. Но проголосовать ты, увы, не успела.
- Seni görmek de güzel ama ne yazık ki oy kullanmak için artık çok geç.
Увы, нет.
- Yazık ki hayır.
Увы, наш убийца не выкурил экзотическую сигарету, не уронил на пол пепел, не наступил на него ботинком с очень необычной подошвой.
Ne yazık ki katil egzotik bir sigara falan içmiyormuş, ki külü yere düşmüş olsun, o da ona ayakkabısı ile bassın, ve oldukça sıradışı bir iz bıraksın!
Увы, к моей несомненной славе это не имело никакого отношения.
Malesef, benim su götürmez şöhretimle hiçbir alakası yoktu.
Увы, версия о похищении не подкреплена доказательствами.
Ama kaçırılma olayını kanıtlayacak bir delil yok.
Нет, увы.
- Hayır.
Поэтому я приехал сюда как можно быстрее, но, увы, было слишком поздно.
Bu yüzden seni durdurmak için buraya mümkün olduğunca çabuk geldim ama ne yazık ki geç kalmıştım.
- Увы!
- Hayır hep değil.
- Увы, Ваше Величество.
Maalesef Majesteleri!
Да, увы. А вы прелесть!
Evet, öyle.
Увы, да.
Ne yazık ki, evet.
"Увы, за земные грехи мы будем молиться".
"Günahlarımızın bedelini ödeyeceğiz."
"Надо убить его, увы. Погрузить нож в его живую мякоть."
Öldürmek zorundayız kıskançlığı Kıskançlığa batırarak bıçağı.
Увы, злая фея наложила проклятье на учёного... Его принцесса была всего лишь по колено кузнечику.
Ne yazık ki kötü bir genetik perisi öyle bir büyü yapmış ki prenses üç karıştan fazla uzayamamış.
НО, увы. Учёный совершил большую ошибку.
Ama ne yazık ki mucit ciddi bir hata yapmış.
Или вы, увы, придерживаетесь застарелого затворничества, как многие современные англичанки?
Yoksa siz de çoğu genç İngiliz bayanları gibi modası geçmiş kısıtlamaların tutsağı mısınız?
Увы, не могу.
Tekrar anlat! Başka şans yok.
Но, увы, на мне лежит тяжёлое бремя.
Ama ne yazık ki yüküm ağır.
- Хотя сестер, увы, не выбирают.
Fakat kız kardeşleri konusunda yapabileceği bir şey yok sanırım.
Увы вам, да.
İtiraf etmeliyim ki öyleyim.
Но увы.
Maalesef, biriktirmedim.
Увы, мисс Лемон.
Eh bien Eh iyi, Miss Lemon.
Но, увы, он свободен.
Ama böyle.
- Увы, это правда.
- Orası doğru.
- Не вышло, увы... - Пошли пиво пить.
- Gidip bir bira içelim, tamam mı?
Увы мне.
Bunu duyduğuma üzüldüm.
Увы.
Doğru.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]