English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Russian → Turkish / [ У ] / Улицу

Улицу translate Turkish

3,450 parallel translation
А в доме через улицу кто-то перекопал лужайку и построил хижину.
Sokağın karşısındaki bir evde biri bahçeyi kazıp kulübe yapmış.
И больница находится через улицу, что идеально подходит для нее.
Ve evi hastanenin tam karşısındaki caddede oturuyor ki onun için çok uygun bir yer.
Они и не знают, что все, что им нужно сделать, чтобы их желания исполнились, прийти сюда, на улицу 9 Ворд и заплести косички.
Dileklerinin gerçekleşmesi için buraya, Ninth Ward'a gelip saçlarını ördürmelerinin yettiğini bir bilseler.
Как дети, мы научены не говорить с незнакомцами, не выбегать на улицу. не играть с огнем.
Çocukken yabancılarla konuşmamamız sokakta koşmamamız ateşle oynamamamız öğütlendi.
Это Джим Монро, живет через улицу, краем глаза видел преступника.
Bu Jim Monroe, sokağın karşısında oturuyor. Adamı kısa bir süreliğine görmüş.
Может, вы не будете открывать свое окно на улицу, пока не закончите здесь вечером?
Pencerenizi burayı daha kapatmadan neden açtınız?
Я даже вижу ту скамейку на остановке через улицу.
Caddenin karşısındaki otobüs bankını bile görebiliyorum.
Я взял Франсин на Улицу Удовлетворения только вчера вечером.
Francine'i daha dün gece Zevkler Diyarına götürdüm.
Это больше похоже на... Улицу Удовлетворения... смежную.
Daha çok Zevkler Diyarını teğet geçtik diyelim.
С этого момента я постараюсь выходить на улицу в штанах.
Şu andan itibaren dışarı çıkarken pantolon giymeye çalışacağım.
Почему? Лейтенант, вы предложили отправить моего свидетеля на улицу работать приманкой в полицейской операции, и это без моего разрешения?
Anladığım kadarıyla Komiser, benim tanığımı, benden habersiz bir polis operasyonunda yemek olarak kullanmayı teklif etmişsiniz.
Позволь мне спросить, кто-нибудь рассказал тебе откровенно насколько опасным может оказаться твой выход на улицу?
Sana bir şey sorayım. Buradakiler sokakların ne kadar tehlikeli olabileceğini dürüstçe anlattılar mı sana?
На улицу, сейчас же.
Dışarı çıkın, hemen şimdi.
Пацаны, на улицу не хотите сходить?
Çocuklar, dışarıda oynamak ister misiniz?
Полагаю, никто из нас не обладает должным влиянием, чтобы вытащить Маркса на улицу.
Sanırım ikimiz de Marks'ın sokağa çıkmasını sağlayacak kadar önemli değiliz.
Пойдём на улицу.
Haydi çıkalım.
* Полицейский О'Лэри патрулирует улицу *
# Çavuş O'Leary yönetiyor bir birimi #
Нет, давай пройдем до конца хотя бы эту улицу и...
Ama yok... Hadi... Bitirelim şu caddeyi, hadi.
Ну что, выйдем на улицу и глянем на место для костра?
Öyleyse neden gidip ocakbaşına bakmıyoruz?
Улицу определили?
Sokağı geçtik mi?
Мам! Я только выскочу на улицу.
Ben dışarı çıkıyorum.
Запах на всю улицу.
Kokuları sokaklarda dolanıyor.
Если нет, я собираюсь попросить моих агентов препроводить тебя на улицу.
Eğer istemiyorsan, ajanlarımdan sana sokağa kadar eşlik etmelerini isteyeceğim.
Он смог выманить Энди на улицу посреди ночи, это указывает на то, что он обладает навыками общения, или он может знать семью жертвы.
Andy'yi gecenin bir yarısı cezbedebilecek yetenekteydi bu da sosyal olarak yetenekli hatta kurbanın ailesini tanıyor olabileceğini gösteriyor.
Увидев его, Кэм побледнел и вышел на улицу поговорить.
Cam'in yüzü onu gördüğünde sararmıştı. Adamı, konuşmak için dışarı çıkardı.
Я перекрываю главную улицу для автотранспорта с этого момента.
Ana caddeyi şu andan itibaren taşıt trafiğine kapatıyorum.
HR патрулируют улицу.
HR, gangsterlerle sokakları kontrol ediyor.
Мы бежим на улицу с криком : "Пожар", а когда они выбегут за нами, мы рванем обратно и запрем дверь.
Yangın diye bağırarak kapıya doğru koşacağız onlar da bizimle beraber dışarı çıkacak sonra geri dönüp kapıyı kilitleyeceğiz!
Группа снайпера будет искать быстрый выход на большую оживлённую улицу.
Keskin nişancılar kalabalık caddeden hızlıca kaçabilmek için bir çıkış yolu arayacaktır.
Если мы хотим взять этого парня, нужно вернуть деньги на место, а мне нужно вернуться на улицу, пока он не заметил мое отсутствие.
Bu adamı yakalamak istiyorsak, parayı geri koymalıyız ve yokluğumu fark etmeden sokağa geri dönmeliyim.
На улицу.
Sokağa doğru.
В прошлой жизни я уходила на уроки плетения или на завтрак с друзьями, но нам с тобой придётся просто выйти на улицу и смотреть, как бывший зек подтягивается на фонарном столбе.
Eskiden olsa, spinning dersim var veya arkadaşlarla yemeğe gidiyorum derdim ama şimdi seninle sokağa çıkıp hapisten yeni çıkan adamın ışık direğinde barfiks çekmesini izleyeceğiz.
Вам туда, через улицу.
Sokağın karşısındaki gibi mi?
Вы двое идите на улицу и убедитесь, что вокруг никого.
Siz ikiniz dışarı çıkın ve etrafın güvenli olduğundan emin olun.
Я хочу быть впечатлён, потому что я никоим образом не пущу парня на улицу, пока не буду знать, что он собирается сотрудничать со мной на 1000 %.
Etkilenmek istiyorum çünkü benimle % 1000 işbirliği yapacağını bilmeden çocuğun tekini sokağa salmamın imkanı yok.
Издатель через улицу выпускает мой комикс.
Karikatürlerimi basan yayınevi yolun karşısında.
Выходи на улицу.
Dış dünyaya adım at.
Врываешься к ней домой... еще и на улицу выходить заставляешь!
Neden odasına pat diye dalıyorsun? Neden onun düzenini bozuyorsun?
Она живет через улицу и это ее первая встреча с Тэ Чжуном.
Yolun karşısında yaşıyor. Tae Joon'la daha bugün tanıştı.
Я ищу улицу Элдгос.
Eldgos Caddesi'ni arıyorum.
Умник хочет вернуться на улицу и все разузнать.
Dâhi sokağa çıkıp bunu araştırmak istiyor.
"Ты же не выйдешь на улицу с такой прической?"
O üstündekiyle dışarıya çıkmayacaksın, değil mi?
Никто не собирался специально бомбить улицу, названную в честь рая.
Kimse "Cennet" isimli bir sokağı yok etmek istemedi.
Люди вышли на улицу, большинство из них сидели на крыше... Разговаривали по телефону.
Herkes sokaklarda, herkes çatılarında, herkes telefonda.
Я... Я слышал, что в Москве... Есть приличный ресторан, прямо через улицу.
Moskova'da karşı sokakta çok iyi bir restorant olduğunu duydum,
В ресторан, прямо через улицу, напротив его здания.
Restorant bırianın karşısndaki sokakta
Но ты, Хэтевей, дампирская девка, отрезанная от общества, выброшенная на улицу без гроша в кармане и номера социальной страховки.
Sen Hathaway, toplulukla bağları kopmuş bir dampirken, beş kuruşsuz, bir sosyal güvenlik numaran olmadan sokaklarda nasıl hayatta kalacaksın?
Второй этаж, окно на улицу.
İkinci kat, ön cephe.
На улицу.
Dışarı.
Этот парень даже улицу на красный не перешел.
- Adam önünden geçene bile bakmıyor.
Видишь эту улицу?
Bu sokağı görüyor musun?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]