Унылое translate Turkish
62 parallel translation
Унылое веселье, жалкий разврат.
Üzücü bir zafer... Acınası bir hovardalık...
Какое унылое место.
Ne kadar da ıssız bir yer!
Мой дом в горах, там, где резвятся олени и антилопы, где редко услышишь унылое слово.
"Evim, çayırlardaki evim" Geyik ve ceylanların oynadığı yerde " " Hayal kırıklığının yaşanmadığı yerde "
Унылое страшилище.
- Zavallı biri, biliyorum.
Пройдёт неделя, и на его месте возникнет что-то безликое серое и унылое.
Bir hafta içinde çok kötü şeyler olacak tıpkı ölen dükkanlar gibi.
Что за унылое говно?
Ne kadar acıklı bir durum!
- И все равно, Мэд, он унылое говно.
Çok gıcıktı.
Я - парень, который отвечает за твоё будущее, которое в настоящее время унылое.
Geleceğinden sorumlu kişiyim. O da şu anda oldukça bulanık görünüyor.
Ну, ты выглядишь как унылое гавно.
Berbat görünüyorsun. Her zaman ki gibi ileri görüşlüsün..
К чему такое унылое лицо?
Neden surat asık?
" унылое... в хорошем смысле.
ve durağan... yani iyi anlamda.
А по мне так - дерьмо унылое.
Ben kokuyor düşünüyorum.
Эта фоновая музыка - дерьмо унылое.
Şu sahte video klip saçmalığı.
Завершаю своё унылое предложение.
Bu zavallı konuşma bu kadardı.
Это было унылое собрание.
Kasvetli bir meclisti.
Хорошая фраза, но интересно действительно ли это избитая банальность, или унылое чувство узнаваемости.
Güzel bir söz. Ama merak ediyorum. Acaba bu aslında klişeleri tekrarlamak alışılmışın verdiği o sıkıcı hissi yaşatmak anlamına mı geliyor.
Эта станция - унылое говно.
Evet, biliyorum. Bu radyo istasyonu berbat.
Станция - унылое говно.
Bu radyo istasyonu berbat.
Да, мы унылое говно.
Berbat durumdayız.
Ты все равно мелкое унылое говно.
Her halükarda bodur, küçük nonoşun tekisin.
Серьёзное лицо... немного унылое... грустное даже... Можно сказать грустное, намёк на грусть.
Ciddi ifadeli bir yüz biraz umutsuz hatta hüzünlü hüznün kederini gösteren, bir ipucu diyebilirsiniz.
Один фанат берет унылое фантастическое шоу 60-х годов и добавляет туда немного реализма. Конечно же, убирает космический корабль.
Aptalın teki 60'lı yılların bilimkurgu dizisini alıp... onu daha gerçekçi bir hale getiriyor, uzay gemisini saymazsan tabii.
Тиффани о Ранкл ты самое унылое гавно, которое я когда-либо видел ( а ).
Tiffany. Runkle. Sen gördüğüm en ağlak adamsın!
Значит, унылое убийство-ограбление?
- Yani sadece senin bahçe varyeten, cinayet ve soygun gibi, huh.
Унылое времяпровождение.
Hepsi zaman geçirmenin sıkıcı yollarıydı.
Это похоже на самое унылое место в мире.
Dünyanın en hüzünlü yeri gibi gözüküyor.
- Детский сад - унылое одинокое место для старых игрушек, у которых нет хозяина.
- Kreşler, sahibi olmayan işi bitmiş oyuncaklar için hüzünlü ve yalnız bir yerdir.
Говоришь, унылое одинокое место?
- O kadar da üzücü ve yalnız bir yer değil.
Почему всё твое дерьмо такое унылое?
Neden hiçbir çektiğin komik değil?
Не все мое дерьмо унылое.
Bazıları komik.
Не хотелось шокировать тебя, но примерка купальника самое унылое и угнетающее занятие для всех женщин.
Seni kırdığım için kusura bakma ama mayo deneme depresyonu tüm kadınlar için ömür törpüsü ergenliğe geçiş dönemidir.
Господи, ты сделал самое великое дело в нашей округе, а на самом деле ты унылое ссыкло? Господи.
Tanrım, bu civarda gerçekleşmiş en harika şey oldu ve sen sadece taşakları sarkmış bir ödlek misin?
Гей, который ненавидит танцевать, обречен на унылое и одинокое существование.
Dans etmeyi sevmeyen bir eşcinsel üzücü ve yalnız bir dünyada yaşar.
Я сказал, что оно всё такое унылое типа.
Söylediklerim gri falan olduğuydu.
Далия Ройс, не окажешь ли ты нам честь и прочитаешь нам своё стихотворение "Унылое лицо СПИДа" перед всем классом?
Dalia Royce, "AİDS Çatık Kaş" şiirini sınıfa okuma lütfünde bulunur musun?
Угу, и ничего не нужно для того, чтобы знать - ты унылое говно, а не полевой агент, Сирил.
Evet ve senin de sahada berbat olduğunu bilmek için başkasına gerek yok Cyril.
Что за унылое лицо?
Neden yüzünü asıyorsun?
просто унылое клише, но я собираюсь попробовать.
... hep düşünmüşümdür. Ama bunu yapacağım.
БРЮС : Клиффорд Блэйдс, присяжный бухгалтер, а, следовательно, унылое чмо.
Clifford Blades, sözleşmeli bir muhasebeci.
Тогда бы это было такое же унылое шоу, как и моя жизнь!
Kimse seyretmezdi, Çünkü sıkıcı olurdu, tıpkı hayatım gibi!
И на мою свадьбу мне не сошьют нечто столь же унылое.
Benim düğünüm için bu kadar soluk bir şey yapmazlar.
Le Bon Marche такое унылое место без твоего красивого лица.
Yakışıklı yüzün olmadan Le Bon Marche'nin tadı tuzu yok.
- А не это твоё унылое дерьмо.
- Bu boktan oyundan iyi olacağı kesindi.
Унылое, тоскливое, отвратительное
Sıkıcı, kasvetli, iğrenç.
Бесперспективная работа, жены нет, унылое будущее, и этот несчастный засранец всегда улыбается.
" Geleceği olmayan bir iş, eş yok, umutsuz bir gelecek ama yine de zavallı puştun yüzü hep gülüyor.
Такое унылое место.
Çok ıssız bir yer.
Мы унылое сборище, да?
Acıklı bir grup olduk, değil mi?
Они заставили меня проснуться, чтобы изменить свое унылое существование и вступить в новый этап радостного процветания.
İşaret niteliğinde oldu. Vahim görünüşümü değiştirip neşeli günlerime adım atmamı sağladı.
- Унылое барахло.
Elimizde ne varsa, ondan tutuklarız.
Наоко-сан, ну что за унылое лицо?
Bazen, keşke müdürün bir klonu olsaydı diyorum. Ne? Yoksa klona bile razı mısın?
Унылое место для безнадежных стариков
UMUTSUZ YAŞLI İNSANLAR İÇİN HÜZÜNLÜ BİR YER