English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Russian → Turkish / [ У ] / Утесе

Утесе translate Turkish

71 parallel translation
Его нашли в машине на утесе, с револьвером в руке.
Elinde silah, arabasıyla uçurumdan aşağı attı kendini.
На утесе я об этом не думал.
Uçurumda düşünmedim.
Пожалуйста, простите меня за то, что не рассказала отцу правду о произошедшем на утесе.
Babama söylemediğim için beni affet, uçurumun kenarında olanları.Ben...
Как сосна на утесе.
Bir uçurumun kenarındaki ağaçlar gibi.
Мы лежали в купальниках на высоком утесе и грелись на солнце.
Mayolarımızla büyük bir kayanın üzerine uzanıp güneşleniyorduk.
Я выиграл то кольцо в Галереи "Дом на Утесе" в Сан-Франциско.
Onu, San Francisco'daki Cliff House Oyun Salonunda kazanmıştım.
Знаешь.... про козу на утесе?
Şu, yamaçtaki keçi hikayesini bilir misin?
Козу на утесе?
- Bayırdaki keçi mi?
- Козу на утесе.
- Bayırdaki keçi. Değil mi?
Коза на утесе, помнишь? - Что?
- Bayırdaki keçi, hatırladın mı?
Что за коза на утесе?
Bayırdaki keçi nedir?
- Коза на утесе!
- Yamaçtaki keçi.
Мартин, коза на утесе.
Martine, yamaçtaki keçi.
Я знаю, вы были с Лестером на том утесе.
Uçurumda Lester'ın yanında olduğunu biliyorum.
Здесь есть утес из чистейшего алмаза и, согласно легенде, на утесе есть надпись.
Saf elmastan yapılmış bir uçurum vardır, ve efsaneye göre, yamaçta bir yazı yazar.
- Я просто следовал координатам, указанным на утесе.
- Yamaca yazılmış koordinatları takip ettim sadece.
Итак, мы стояли на прекрасном утесе.
O güzelim kayalıkların tepesinde duruyorduk.
Подожди. Я разговариваю с орком под мостом в Громовом Утесе. он говорит, что если мы заплатим ему, он поможет отследить твои вещи.
Durun, Thunder Bluff'ın orada bir köprünün altında konuştuğum ork ona para ödersek çalınan eşyaların izini sürebileceğini söylüyor.
Да, мы думали сделать это на утесе, с видом на океан.
Evet, okyanusa yukarıdan bakan bir uçurum kenarında yapmayı planlıyoruz.
Знаете, эти ветви, если бы они умели говорить, сказали бы, вероятно, как скучно им здесь жилось 75 лет назад, до тех пор как... здесь, на этом утесе, все началось и люди начали вырубать их.
Eğer konuşabilselerdi muhtemelen 75 yıl öncesine kadar çok sıkıcı olduğunu söylerlerdi. Dağ sırtında bütün o kıyamet kopmadan ve onları kesmeye başlamadan önce.
Только я ошибался, и Сара не хочет дом на утесе
Ama yanilmisim, Sarah uçurum üzerinde bir ev istemiyor.
На утесе была только одна машина.
Kayalıkların üzerinde sadece tek bir araç vardı.
Я вырос на Соленом Утесе, милорд.
Ben Tuzkayası'nda büyüdüm lordum.
Выкована в Утесе Кастерли.
Casterly Kayası'nda dövüldü.
Ты тогда заявила, что ни за что не останешься в Утесе Кастерли.
Hiçbir koşulda
В Утесе мне ничего не нравилось.
Kaya'nın hiçbir şeyini sevmemiştim.
Ты немедленно снимешь белый плащ, покинешь Королевскую Гавань и займешь свое законное место в Утесе Кастерли.
Sen de beyaz pelerinini derhal çıkaracaksın. Kralın Şehri'nden ayrılıp, Casterly Kayası'ndaki gerçek yerini alacaksın.
Дельфы, Кипарисси, есть только что приготовленного осьминога из моря, загорать на утесе.
Delphi'ye Kyparissi'ye gidip denizden yeni çıkmış taze ahtapot yemeleri gerek kavrulacak şöyle taş gibi.
Только подумать эти две женщины, борющиеся на утёсе.
Düşünsenize...
Он упоминал детский крик на утёсе той ночью.
O gece uçurumda ağlayan bir çocuktan söz etti.
Возможно, это объясняет странное поведение Стеллы на утёсе.
Belki Stella'nın uçurumun kenarındaki tuhaf davranışının sebebi de budur.
Уверен, что вы об этом подумали еще там на утёсе.
Eminim, bunu daha uçurumdayken düşündün!
Тогда, на утёсе он разозлился.
Geçen gün kayalıklarda halinden hiç memnun değildi.
" На утёсе жил старик, и носил всегда он креп.
"Burunda yaşayan bir adam vardı." "Kendine krepten elbiseler yapan."
Я видел его со спины, прямо на этом утёсе там и я видел его падение прямо сюда. Ну да, я видел его.
Onu gördüm.
Что они стоят на берегу,... на утёсе над водой. И слышат музыку. Откуда-то слышатся звуки оперы, но они не знают откуда.
... falezlerde..... ve suyun üstünde takılıp,... bazı nağmeler duyarlarmış sanki bir operadan yayılan mırıltı gibi ama nereden geldiğini bilmezlermiş ve Evliyaların mırıldadığını düşünürlermiş bunlar hiç duymadıkları uzayıp giden Aryalarmış ve baban da anneciğine operadaki duyduğu bu büyük aşk masallarını anlatırmış.
Один на утёсе.
Bir tanesi uçurumun yanında.
На утесе.
- Yamaçta.
6600 ) } на утесе 6600 ) } Grohotun пока вода голуба больше никогда не сможешь получить
- Küçük Deniz Kızı Ponyo - Çeviri : Gülfem Aybike
который живет на утёсе.
Bu güzel gemi Lisa'nın oğlu, küçük Sosuke'ninmiş demek.
Я потеряла равновесие на утёсе и шлёпнулась в воду.
Tutunamayıp, suya düştüm.
Значит, ничего подозрительного на утёсе не произошло?
Yani tekne olmadığı halde oraya gidince... -... kayalıklardan düşen bir şey olmadı? - Tekrar ediyorum.
Да, на утесе...
Evet, uçurumdayım.
Ты сказал ему, что я велела своей страже избить ту служанку на Бобровом Утёсе.
Casterly Kayası'nda, hizmetçi kızı muhafızlarıma dövdürdüğümü söylemiştin.
Вы говорили, что Марк Латимер не чинил прорванную трубу в том домике на утёсе.
Mark Latimer'ın o kulübede patlak bir boru tamir etmediğini söyledin.
- Вы сказали мне заткнуться? В коттедж на утёсе было незаконное вторжение.
Efendim, kayalığın tepesindeki kulübeye izinsiz giriş yapılmış.
В коттедж на утёсе было незаконное вторжение.
Kulübeye izinsiz giriş yapılmış.
Я была не на утёсе.
Kayalıklarda değildim.
Можем встретиться на стоянке на утесе в 7-30? АРобак95 :
ARoebuck95 :
На утёсе.
Uçurumun orası.
В Бобровом Утёсе меня ничто не манит.
Casterly Kayası'nda bana bir şey kalmadı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]