Учёбу translate Turkish
698 parallel translation
Моя дорогая Элен, поинтересуйся у матери, довольна ли она, что я плачу за твою учёбу.
Hélène annene sor bakalım okul masrafını ödediğim için seviniyor mu?
Ты бросил учёбу.
Artık ders çalışmayacaksın.
Через две недели заканчиваешь учёбу?
Birkaç hafta sonra mezun mu oluyorsun?
Моя жена вернулась к работе медсестры, чтобы платить за учёбу.
Karım bana yardım etmek için hemşireliğe döndü.
Ачун, если хочешь продолжать учёбу, учись сам.
Chung! Ders çalışmak istiyorsan bunu kendi başına yap.
Пока другие веселились, он каждую свободную минуту тратил на учёбу.
Başkaları eğlence yaparken o boş zamanlarında kitap okurdu.
И всё это время ты мог бы потратить на учёбу, на историю, географию, разве не лучше бы это было?
Neden vaktini coğrafya ve tarih çalışmak için harcamadın?
Ты уже почти закончил учёбу.
- Mezun olmak üzeresin.
Оплати лучше кредит за учёбу.
Bununla okul kredini öde.
Останься с мистером Мияги и начинай учёбу в колледже.
Sen Bay Miyagi'yle kal ve üniversiteye başla.
Амир, Хоссейн и Хусханг окончили учёбу больше года назад. Разве они нашли работу? Амир работал шесть месяцев.
Emir, Hüseyin ve Huşeng mezun olalı da bir yıldan fazla oldu ama sadece Emir, altı aylığına bir iş bulabildi.
Больше времени на чтение и учёбу.
Okumak ve çalışmak için daha fazla zamanım olurdu.
Итак, юноша, ты продолжишь учёбу в одной славной Лондонской фирме.
Evet, genç adam. Londra'da güzel bir şirkete çırak olarak verilmişsin.
На учёбу?
Okumak için mi?
И пока дети играют в пиратов... мамочки и папочки проматывают деньги их чад на учёбу... за карточными столами.
Çocuklar korsancılık oynarken... anne babaları ev taksitlerini ve büyük oğlanın üniversite harcını... pokere yatırıyor.
Я не был бы более счастлив, если бы ты получила их за учёбу.
Gerçek notlara dayansalardı daha mutlu olamazdım. Muhteşem.
На учёбу в Галлодетский университет в Вашингтоне на один семестр.
Bir sömestrliğine Washington'daki Gallaudet Okulu'na gidiyorum.
Он не собрал денег на учебу Гарри, не говоря обо мне, но он помог некоторым выбраться из трущоб.
Harry'yi okula göndermek için para biriktirmedi, ama insanlara sizin bataklıklarınızdan kurtulmak için yardım etti. Sorun ne?
В прошлом году я победил на одном конкурсе, и они дали мне грант на учебу.
Geçen yıl, Hackenwall ödülünü kazanıp yurtdışına gönderildim.
Ты обязан мне за свою учебу! Забыл об этом?
İşinde bu kadar ilerlemeni kime borçlusun sanıyorsun?
Я хотел бы чтобы ты продолжил учебу
Diplomanı alana kadar kalmanı isterdim.
Я знал, что если продолжу учебу... то буду полностью зависеть от денег, которые ты посылал мне каждый месяц.
Akademik hayata devam etseydim, senin parana güvenebileceğimi biliyordum.
С тех пор, как я закончил учебу, мне постоянно хочется всем грубить, понимаешь?
Mezuniyetimden beri hep ahlaksız olmak zorundaymışım gibi bir his var içimde.
- Ты не записан на учебу. - Буду сидеть просто так.
- Sen burada kayıtlı değilsin ki.
Илэйн Робинсон бросила учебу.
Elaine Robinson okuldan ayrıldı.
Но я не люблю учебу.
Hem ders çalışmayı sevmiyorum.
Кем бы ты стал, если бы продолжил учебу?
- Bitirsen ne olabilirdin sanki? Bilmiyorum.
Но я бросил учебу.
- Orada üniversite 1'den terk.
Хорошо, но Вы даете отчет тому, что один раз прервать учебу, потом будет чрезвычайно трудно, чтобы вернуться к ней снова.
Peki çalışmalarını bırakman hakkında memnun musun? Tekrardan işe geri gelmen senin için zor olacak.
Так же, за время моей практики, я не знаю случая, когда кто-то прервал бы учебу, вернулся, чтобы ее продолжить.
Çalışmalarını bırakanları ve daha sonra geri gelip devam ettirenlerin nasıl düşündüğünü akıl sır erdiremiyorum.
Она решила прервать учебу. Да...
Demek son konuştuğumuzda, hamileymiş.
Я чувствую себя ответственной за тебя, за твою учебу, если бросишь, я больше не увижусь с тобой.
Kendimi sana karşı sorumlu hissediyorum. Derslerini bırakırsan seninle görüşmeyi keserim.
- Я не вернусь вообще на учебу.
- Üniversiteye geri dönmeyeceğim.
Там, где мы с моим старшим сыном закончили учебу, вас выгнали бы ко всем чертям собачьим и вы стали бы нулями в море.
Ben ve büyük oğlum katıldığımızda, sen saçmaladın, zayıf biri oldun.
Господи помилуй, да не брошу я учебу!
Ah, Tanrı aşkına, Bırakmak istemiyorum!
Если ты не скрываешь мою учебу от Бога, то почему скрываешь от соседей?
Çalıştığımızı Tanrıdan saklamıyorsak, neden komşulardan saklıyoruz?
Отправляйся на учебу.
- Jeanie, okuluna git.
Но времени на учебу у меня не остается.
Çalışacak çok az zaman bulabiliyorum.
- Мы можем взять из сбережений на учебу.
Peki.
- Мы можем взять из сбережений на учебу.
- Marge, gidip çocukların kolej birikimini getir. - Hey!
Это все наши сбережения на учебу детей?
Yıllardır biriktirdiğimiz kolej parası bu mu?
Он не мог больше писать, не мог продолжать учебу.
Artık yazamıyordu. Ödevini yapamıyordu.
— чЄт на учебу в коледже. я хотел предложить тебе то же самое. — лушай... ќ том, почему € не по € вилс € в тот вечер. я просто...
Okul fonu. Bunu sana kendim anlatacaktım. Geçen akşam neden gelemediğimi.
Хотелось бы за это получить кредит на учебу.
Keşke bu iş için ders kredisi alabilseydik. Tanrım!
Я надеюсь увеличить его объем, когда закончу учебу.
Mezun olduğumda büyütmek istiyorum.
Либо вы отправляете его на учебу, либо будет судебное разбирательство.
Adamını bilgilendir, yoksa yasal önlem almak zorunda kalırız.
А я понял что в колледже ценят усердную учебу и упорную работу.
- Aa. Ben de üniversitenin asıl değerinin iyi çalışmak olduğunu öğrendim.
Нас послали на учебу в ужасно шикарные школы во Франции.
Fransa'daki berbat okullarda okumak için gönderdiniz bizi.
Ты готов приступить к учебу и делать все, как я тебе скажу?
Şimdi bu işi yapmaya ve sana yapmanı söylediğim her şeye uymaya hazır mısın?
Да, и он подарил мне золотую ручку когда я закончил учебу.
Evet, mezuniyetimde bana altın bir kalem vermişti.
Мои связи сосредоточились на баре, где я зарабатывал себе на учебу.
Benim bağlantılarım ise, 3 yıl boyunca barmenlik yaptığım yerlerde sağlanmıştı, böylece okul masraflarımı karşılayabiliyordum.